Medya

’Ticareti Kolaylaştırmak ne kadar kolay?'

’Ticareti Kolaylaştırmak ne kadar kolay?'

  

  1. GİRİŞ

Genel anlamda “Ticaretin kolaylaştırılması” tabiri, malın üretiminden tüketiciye, son kullanıcıya ulaştığı ana kadar olan evredeki tüm işlem ve süreçlerin basitleştirilmesi, uyumlulaştırılması, kolaylaştırılması ve hızlandırılmasını ifade etmektedir.

Dünya Ticaret Örgütü tarafından hazırlanan “Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşması”nda yer bulduğu haliyle de kavram; özellikle ithalat, ihracat ve transit işlemlerinde gümrük idareleri ve dış ticarette rol alan diğer kurum ve kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen uluslararası prosedürlerin basitleştirilmesi, uyumlulaştırılması, standardizasyonu ve otomasyonunu kapsamaktadır. Bu çerçevede, dış ticaret işlemlerinde gereksiz iş ve işlemlerin tekrarların elimine edilmesi; özellikle malların teslimi ve gümrüklemesinde “elektronik ödeme”, “risk yönetimi”, “sonradan kontrol”, “tek pencere”, “varış öncesi işlem”  ve “yetkilendirilmiş yükümlü” gibi modern uygulamaların hayata geçilmesi; işlem maliyetlerinin azaltılması; ticaret uygulamalarında şeffaflığın sağlanması ve güvenilirliğin artırılması; dış ticaret alt yapısının geliştirilmesi; işlemlerde tarafsızlığın sağlanması ve ayrımcılık yapılmaması; sınır otoriteleri arasında etkin işbirliği oluşturulması, anlaşmanın temel hedefleri olarak belirlenmiştir.

Dünyada ticaretin kolaylaştırılması çalışmaları uluslararası ticaretteki büyüme ve çok çeşitlilik, artan ikili ve çok taraflı ticaret anlaşmaları, serbest ticaret anlaşmaları ve gümrük birlikleri, üretim süreçlerine çok sayıda ülkenin dahil olduğu yeni ticari ilişkiler ağıyla birlikte ivme kazanmıştır. 1995 yılında kurulan Dünya Ticaret Örgütü’nün kurulmasıyla birlikte, “ticaretin kolaylaştırılması” bu örgütün en önemli faaliyet konularından birisi olmuş ve 22 Şubat 2017 tarihinde “Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşması”nın yürürlüğe girişiyle birlikte, düşünce düzeyindeki girişimler anılan anlaşma ile vücut bulmuştur.

Yine Dünya Gümrük Örgütü(WCO) de gümrük işlemlerinin basitleştirilmesi ve etkin bir şekilde yürütülebilmesine yönelik çalışmalarını, 1974 yılında yürürlüğe giren ve 1999 yılında revize edilen “Gümrük Prosedürlerinin Uyumlaştırılması ve Basitleştirilmesi Sözleşmesi olan Revize Kyoto Sözleşmesi” ile sonuçlandırmıştır. Revize Kyoto Sözleşmesi 2006 yılında ülkemiz tarafından da imzalanmıştır. Yine gümrük işlemlerinin kolaylaştırılması ve harmonizasyonu için Dünya Gümrük Örgütü bünyesinde başka uluslararası anlaşmalar da imzalanmıştır. Nairobi Sözleşmesi, İstanbul Sözleşmesi, Armonize Mal Tanımı ve kodlama Sistemi Uluslararası Sözleşmesi bu kapsamda sayılan anlaşmalardır. Öte yandan, WCO’da “AEO Programı”, “WCO Data Modeli”, “ICT Rehberi”, “Time Release Çalışması”, “Gümrük Özel Sektör İşbirliği Rehberi”, “WCO Safe Standartlar Çerçevesi,” adlı programlar ve rehberler de geliştirilmiştir.

Türkiye, özellikle dış ticaretin libere edildiği dönemlerde ve AB üyelik sürecine ilişkin görüşmelerin ivmelendiği evrelerde ticaretin kolaylaştırılması çalışmalarına hız veren, döviz ihtiyacı doğan dönemlerde de tabir yerindeyse el freni çekerek ani dönüşler yapan bir dış ticaret politikası izlemektedir.

Ülkemiz, DTÖ’nün Ticaretin Kolaylaştırılması Sözleşmesine taraf olan ülkeler arasında yer aldığı gibi, 1996 yılından beri AB ile “Gümrük Birliği” kapsamında entegrasyon sağlamış durumdadır.  Ayrıca EFTA ve  25 ülke ile Serbest Ticaret Anlaşması (STA) yürürlükte olan, 16 ülkeyle STA müzakerelere devam eden, 3 ülkeyle müzakereleri tamamlayan, 9 ülke için de STA girişiminde bulunan ülkemiz, bu çerçevede geniş bir STA ağını da kurmuş bulunmaktadır.

58’i halen yürürlükte olan 66 ülkeyle Gümrük Konularında Karşılıklı İdari Yardım Anlaşması (KİYA) da imzalayan Türkiye, tüm bu anlaşmalarla temel bir çerçeve çizerek, kağıt üzerinde ticareti kolaylaştırma yönünde bir irade ortaya koysa da bu iradenin sahaya ne kadar yansıdığı hususu tartışmalıdır.

Bu yazımızda, ticaretin kolaylaştırılması uygulamalarını ve Türkiye’nin bu açıdan bulunduğu noktayı değerlendirmeye çalışacağız.

  1. DTÖ TİCARETİN KOLAYLAŞTIRILMASI ANLAŞMASI (TKA) VE BEKLENEN FAYDALAR:

      Doha Kalkınma müzakereleri kapsamında Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) gündemine taşınan ticaretin kolaylaştırılması süreci, yaklaşın 10 yıl süren zorlu müzakereler sonrasında 3-6 Aralık 2013 tarihli 9. DTÖ Bakanlar Konferansı’nda Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşmasının kabulüyle sonuçlanmış; 27 Kasım 2014 tarihli DTÖ Genel Konseyinde de DTÖ kuruluş anlaşmasına, bir mal ticareti anlaşması olarak eklenmesine karar verilmiştir. 22.02.2017 tarihinde anlaşmanın onaylanması için gerekli olan 112 sayısına ulaşılınca anlaşma yürürlüğe girmiştir. Ülkemiz de anlaşmayı iç onay prosedüründen geçirerek 16 Mart 2016 tarihi itibarıyla DTÖ’ye iletmiştir. 2021 yılı itibarıyla halen 155 ülkede “Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşması” (TKA) yürürlüktedir.

      118 ülkeden 50 yıllık dönem (1950-1998) için alınan verilere göre, ticari işlemlerdeki basitleşme ülkelerin ortalama büyümelerine yıllık %1,5 oranında olumlu katkı sağlamaktadır. Yine DTÖ öngörülerine göre, Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşması'nın tam olarak uygulanmasının ticaret maliyetlerini ortalama % 14,3 oranında azaltabileceğini ve küresel ticareti yılda 1 trilyon dolara kadar artırabileceğini ve en büyük kazançların da en fakir ülkelerde olacağını göstermektedir. Bu kapsamda, basitleştirmelerin gerçekleştirilmesi halinde, Afrika ülkeleri ve en az gelişmiş ülkeler (LDC'ler) ticaret maliyetlerinde en büyük ortalama düşüşün yaşanacağı tahmin edilmektedir. Anlaşmanın tam olarak uygulanmasıyla birlikte, ithalat için gereken ortalama sürenin potansiyel olarak % 47 oranında azalacağı; ihracat süresindeki kısalmanın ise daha da dramatik olacağı ve ihracatla ilgili işlem sürelerinde yaklaşık % 91 oranında azalma görüleceği öngörülmektedir.

Ticarette gerekli evrak işlerinin basitleştirilmesi, prosedürlerin modernizasyonu ve gümrük işlemlerinin uyumlu hale getirilmesi gibi ticareti kolaylaştırma çabaları, malları ihraç ve ithal etmek için gereken maliyetleri ve zamanı azaltmaktadır. DTÖ ekonomistlerinin 2015 yılında yaptıkları bir çalışmaya göre, ad valorem tarife esas alındığında,  yüksek gelirli ülkelerdeki bir ürün için % 134, gelişmekte olan ülkelerde ise % 219 oranında bir tarife uygulanıyormuş gibi ek ticaret maliyetleri yaratmaktadır.

TKA'nın, zaman ve maliyet yüklerini hafifleterek, mevcut ticaret erbabının ihracatını artırması ve yeni firmaların da ilk kez ihracat yapmasına olanak sağlaması beklenmektedir. Ayrıca, 2015-2030 ufku boyunca TKA'nın dünya ihracat büyümesine yılda % 2,7 ve dünya GSYİH büyümesine yılda % 0,5'ten fazla artı değer katacağı tahmin edilmektedir. Gelişmekte olan ülkelerin küresel ortalamadan daha büyük kazanımlar elde etmesi de beklentiler arasındadır. TKA'nın hızlı ve tam olarak uygulanmasının yıllık olarak bu ülkelerin ihracatlarını yıllık % 3,5 ve ekonomik büyümelerini de % 0,9 artıracağı öngörülmektedir. Genel olarak, tüm faydaların üçte ikisinin gelişmekte olan ve en az gelişmiş dünyaya gideceği hesaplanmaktadır.

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), değerlendirmelerine göre, ortalama bir gümrük işleminin 20-30 farklı tarafı bulunduğunu; 40 belge, 200 veri öğesi  içerdiğini tahmin etmektedir. Bu verilerin en az 30’u 30 kez tekrarlanarak sistemlere yüklenmektedir. 60 – 70 arasındaki veri ise “yeni veri” olarak tuşlanmakta ve sistemlere kaydedilmektedir. Tüm dünyada gümrük vergi oranlarının önemli oranda düşürülmesiyle birlikte, gümrük formalitelerine uymanın maliyetinin, birçok durumda ödenecek vergi maliyetini aştığı bildirilmektedir.

“Tam Zamanında” üretim ve teslimatın olduğu modern bir iş ortamında, tüccar mallarının hızlı ve öngörülebilir bir şekilde serbest bırakılmasına ihtiyaç duymaktadır. “Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Teşkilatı” (APEC) tarafından yapılan bir araştırma, ticareti kolaylaştırma programlarının APEC ülkelerine GSYİH'larının yaklaşık yüzde 0,26'sı oranında kazanç sağlayacağını; gümrük vergilerinin düşürülmesinden beklenen kazanımları neredeyse iki katına çıkaracağını; bölgede gelişmekte olan ülkeler için ithal ürünlerin fiyatlarında sağlanacak tasarrufun ise ithalat fiyatlarının yüzde 2'sine kadar ulaşabileceğini ortaya koymuştur.

Gelişmekte olan ülke ekonomileri için, gümrük ve ulaşım gibi alanlardaki verimsizlikler, küresel ekonomiye entegrasyonlarının önündeki engeller olarak ortaya çıkabilmekte ve ihracat rekabetçiliğini veya doğrudan yabancı yatırım girişini ciddi şekilde bozabilmektedir. Bu nedenle; gelişmekte olan ülke ihracatçıları, özellikle bugün imal edilmiş mal ticaretinin yüzde 40'ını oluşturan diğer gelişmekte olan ülkelerdeki idari engellerin kaldırılmasıyla giderek daha da fazla ilgilenmektedir.

Genellikle, düzenli olarak büyük miktarlarda sevkiyat yapmayan işletmeler için dış pazarları daha çekici kılmayı engelleyen en önemli unsur işletmenin önündeki idari engellerdir. Analistler, birçok ekonomide üretilen GSYİH’nin yaklaşık yüzde 60'ını oluşturan küçük ve orta ölçekli işletmelerin uluslararası ticarette aktif oyuncular olamamasının nedenini, uygulanan gümrük vergilerinden ziyade, ağır/aşırı bürokrasiye bağlamaktadır.  Bu nedenle, ticaretin kolaylaştırılmasına yönelik uygulamalar çok daha önem kazanmaktadır.

Türkiye için ticaretin kolaylaştırılmasında somut temel hedefleri irdelediğimizde;

Ticaretin Kolaylaştırılması Türkiye Stratejisi ve Beş Yıllık Eylem Planı’nda; kamu, özel sektör ve çeşitli STK’ların temsilcilerinden  oluşan “Ticaretin Kolaylaştırılması Kurulu”nun misyonunun, “Gümrük ve dış ticaret alanında, şeffaflık, öngörülebilirlik ve iş birliğine dayanan etkin kolaylaştırma politikaları geliştirmek” olarak belirlendiği; Ticaretin Kolaylaştırılması Stratejisinde Hedef Performans göstergeleri olarak da;

  • Dünya Bankası “İş Yapılabilirlik Raporu Sınır Ötesi Ticaret Sıralaması”nda ve “Lojistik Performans Endeksi”nde uzun vadede 20 basamak iyileştirme sağlanması,
  • Dış ticaret işlemlerinin kamu hizmetlerinden kaynaklanan maliyetlerin, uzun vadede %20 oranında azaltılması,
  • Dış ticaret işlemlerinde talep edilen belgelerin sayısının, uzun vadede %20 oranında azaltılması,
  • Eşyanın teslim süresinin, uzun vadede %20 oranında azaltılması,
  • Kırmızı hatta yönlendirilen sevkiyat oranının, uzun vadede %20 oranında düşürülmesi,

hususlarının hedeflendiği görülmektedir.

  • DTÖ TİCARETİN KOLAYLAŞTIRLMASI ANLAŞMASINDAKİ (TKA) TEMEL DÜZENLEMELER ve ÜLKEMİZDE MEVCUT DURUM:

TKA, transit mallar da dahil olmak üzere malların hareketini, gümrük işlemleri tamamlanarak serbest dolaşıma sokulmasını ve gümrükten çekilmesini hızlandırmayı amaçlayan hükümler içermektedir. Anlaşma ayrıca, ticaretin kolaylaştırılması ve gümrüğe uyum konularında gümrükler ve diğer ilgili merciler arasında etkili işbirliğine yönelik tedbirleri de belirlemektedir. İlaveten, bu alanda teknik yardım ve idari kapasite geliştirme yönünde de  hükümler içermektedir.

TKA, uygulamayı sağlamaları ve kademeli biçimde anlaşmayı hayata geçirmeleri amacıyla, en az gelişmiş ülkelere ve gelişmekte olan ülkelere bir dizi yardım ve destek sağlanmasını öngörmüş ve bunun için bir mekanizma da oluşturmuştur.

            Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşması hükümlerini ve bu hükümlere ilişkin ülkemizdeki mevcut durumu da ana hatlarıyla şöylece özetleyebiliriz:

            Madde 1: Yayımlama ve Şeffaflık: Üyelerin ticaretle ilgili ithalat, ihracat ve transit prosedürleri, uygulanan tarife oranlarıyla, ücret ve harçlar dahil olmak üzere, tüm prosedür ve düzenlemelerini internetten yayımlamaları ve ticaretle ilgili soruları yanıtlayacak bir bildirim noktası kurmaları öngörülmektedir

            Ülkemiz, bir ulusal bildirim noktası oluşturmamıştır. Bununla birlikte, firmalarımız  Ticaret Bakanlığı Çağrı Merkezi ve web portali “Uzmana Danışın” bölümü üzerinden ve mesai saatlerinde, doğrudan Bakanlık uzmanlarına (teorik olarak) erişim sağlayabilmektedir. 2020 yılında Bakanlık tarafından aylık ortalama 20 adet firma talebi cevaplandırılmıştır. Maddede öngörülen diğer yükümlülükler de ana hatlarıyla karşılanmaktadır.

            Madde 2: Önceden Yayımlama ve Danışma: Üyeler, ticaretle ilgili yeni veya değiştirilen mevzuatı belirli bir süre önceden yayımlayacaklar; ticaretle ilgili yeni ve değiştirilen mevzuata ilişkin olarak ilgili çıkar gruplarının görüşlerinin alınmasına imkan sağlayacaklardır. 

            Ülkemizde ticaretle ilgili temel düzenlemelerde, yayımlama öncesinde ilgili kurum ve kuruluşlar ve STK’lardan görüşleri alınsa da düzenli bir mekanizma henüz kurulamamıştır.

            Madde 3: Ön Karar Mekanizması: Öngörülebilirlik sağlayan “bağlayıcı ön karar” mekanizması kurulacaktır. Tarife sınıflandırılması ve menşede, ön karar verilmesi zorunluyken; gümrük kıymeti, muafiyetler ve tarife kotaları gibi unsurlarda ön karar verilmesi zorunlu değildir.

            Ülkemizde, bağlayıcı tarife ve bağlayıcı menşe uygulamalarıyla, ön karar mekanizması uygulanmaktadır. 2019 yılında 559 adet, 2020 yılında da 503 adet BTB (Bağlayıcı Tarife Bilgisi) verilmiştir. Diğer alanlarda da ön karar verilmesi için çalışmalara ihtiyaç vardır.

            Madde 4: Temyiz/İtiraz Prosedürleri: Ticaretle ilgili otoritelerin karar ve işlemlerine ilişkin tacirlere tarafsız ve şeffaf bir şekilde idari ve adli itiraz hakkı tanınacaktır.

            Ülkemizde bu açıdan gerekli yasal alt yapı ve işleyiş, TKA hükümleriyle uyumludur.

            Madde 5: Tarafsızlık/Ayrımcılık Yapmamayı Güçlendiren Önlemler: Tarım ürünlerinde Avrupa Birliği’nin uyguladığı “erken uyarı sistemi” (rapid alert) benzeri sistemleri disipline etmeyi ve bu sistemlerin ticareti engelleyici olarak kullanılmasını engellemeyi; malların alıkonulması ve test prosedürlerine ilişkin hükümleri içermektedir.

            Ülkemizde, tarım ürünlerine ilişkin bir erken uyarı sistemi bulunmamaktadır. Bununla birlikte, tarım ürünlerinin sınır kapılarında kontrole tabi tutulması uygulaması ciddi bir şekilde yürütülmektedir.

            Madde 6: Ücret ve Harçlar: Ticaretle bağlantılı ücret ve harçların disipline edilmesini; ücret ve harçların verilen hizmetle orantılı olmasını öngörmektedir.

            Ülkemizde ihracatçı birlikleri tarafından ihracat miktarının belli bir oranı olarak alınan harçla, nakliyeciler/acentalar tarafından alınan ordino ücretleri veya geçici depolama yerleri işleticileri tarafından alınan kimi ücretler açısından fahiş uygulamalar ve uyumsuzluk söz konusudur.

            Madde 7: Malların Teslimi ve Gümrüklenmesi:  Madde içeriğinde gümrük uygulamalarında birçok önlem öngörülmektedir.

            Varış Öncesi İşlem, mallar gümrük idaresine henüz gelmeden de gümrük işlemlerinin tamamlanmasını öngörmektedir. Ülkemizde de 23 Nisan 2019 tarihinde yürürlüğe giren Gümrük Genel Tebliği (Varış Öncesi Gümrük İşlemleri) (Seri No: 1) ile uygulaması başlamış, 2021 yılında havayolu için de uygulama genişletilmiş; 2020 yılında toplamda 76 firma 5842 beyannameyi varış öncesi düzenleyerek uygulamadan yararlanmıştır.

            Elektronik Ödeme, ithalat ve ihracat işlemlerinden doğacak vergi, ücret ve harçların elektronik ortamda ödenmesini içermektedir. Ülkemizde halen gümrük vergileri ödemeleri ve fazla mesai ücretleri elektronik bankacılıkla ya da  Gümkart uygulaması ile yapılmaktadır. [1]

            Malların teslimi ve gümrüklemesinin ayrılması, malın tüm gümrük işlemleri tamamlanmamış olsa bile, belli bir teminat mukabilinde ithalatçıya teslimi öngörülmektedir. Ülkemiz gümrüklerinde uygulaması bulunmaktadır.

            Risk Yönetimi, gümrük kontrollerinin risk yönetimine göre gerçekleştirilmesini öngörmektedir.

             Ülkemizde de bu kapsamda BİLGE sisteminin devreye girdiği 2000’li yıllardan beri gümrük kontrolleri eşyanın risk analizine göre yapılmaktadır. Bu bağlamda, risk yönetimi 2000 yılından beri oluşturulmuş durumdadır. 2020 yılında ithalat ve ihracat işlemlerine dönük olarak risk analizi çalışmaları güncellenmiş; merkezi olarak toplamda 321 adet, yerel düzeyde de 540 adet risk profili oluşturulmuştur.

            Ülkemizde risk yönetimi sistemi uygulanmakla birlikte fiziki kontrol oranları ileri ülkelere nazaran çok yüksektir. 2020 yılı itibarıyla ithalat işlemlerinin %13’ü kırmızı hatta, %24,3’ü yeşil hatta işlem görürken %62,7’si ise sarı hatta işlem görmüştür. 2020 yılı itibarıyla ihracat işlemlerinin %3,1’i kırmızı hatta %13,3’ü yeşil hatta, %31,9’u mavi hatta işlem görürken %51,7’si ise sarı hatta işlem görmüştür.

            Sonradan Kontrol, dış ticaret şirketlerinin gümrüklerde yapılacak muayene ve denetimlerinin, uzman kadrolarca belge ve defterler üzerinden gerçekleştirilmesini öngörmektedir.

            Dünyada giderek artan oranda tercih edilen bir denetim sistemi olan sonradan denetim uygulaması ülkemizde de yürütülmektedir. Ancak denetimlerin sık aralıklarla yapılması ve denetimlerin çok sıkı yürütülmesi şikayetlere konu olmaktadır. 2020 yılında yapılan programda toplam 270 firma, plan dışı olarak da 158 firma denetlenmiştir.

            Ortalama Teslim Sürelerinin Ölçülmesi ve Yayımlanması, şeffaflık ve öngörülebilirliğin artırılması amacıyla eşyanın ortalama teslim sürelerinin yayımlanması öngörülmektedir.

            Ülkemizde Ticaret Bakanlığı’nın “Müşteri Odaklı Lojistik Bilgi Sistemi” (MOLBİS) altında “GET-APP Programı” bu konuda anlık takip imkanı sağlamaktadır.[2]

            Yetkilendirilmiş Yükümlü uygulaması, belli mali/fiziki/IT açısından teknik şartları haiz ve gümrük işlemlerinde uygun/olumlu sicile sahip firmalara, gümrük idaresindeki işlemlerinde belli kolaylık ve istisnalar sağlanmaktadır.

            Ülkemizde 2000-2013 yılları arasında Yetkilendirilmiş Yükümlü uygulamasına benzer ancak çok gelişmemiş “Onaylanmış Kişi Statüsü” uygulaması yürütülmüştür. Son olarak Avrupa Birliği ile uyumlu bir şekilde 2013 itibarıyla Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü (YYS) uygulamasına geçilmiştir[3].2020 yılı sonu itibarıyla 38’i taşımacı, 29’u kamu kurumu olmak üzere toplam 538 firma veya kamu kuruluşu yetkilendirilmiş yükümlü sertifikası sahibi olmuştur. 2020 yılında değer itibarıyla ihracatın yaklaşık %29’u, ithalatın ise %35’i YYS sahibi kuruluşlar tarafından gerçekleştirilmiştir. 21.02.2020 tarihinde Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması (GİK) Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle, YYS uygulamasında ihracat ve üretim odaklı ayrıştırma yapılmış; ihracat yapan imalatçı firmalara daha çok kolaylık sağlamak üzere YYS-I ile YYS-II statüleri düzenlenmiştir. Ayrıca YYS başvuruları, 01.09.2020 itibarıyla e-devlet üzerinden elektronik ortama alınmıştır.

            Hızlandırılmış Sevkiyat, belli standartları haiz hızlı kargo taşımacılarınca taşınan mallara gümrük işlemlerinde çeşitli kolaylık ve imkanlar sağlanması öngörülmektedir.

            Ülkemiz uygulamalarında basitleştirme mantığı açısından sorun olmamakla birlikte, ithalatta 0-22 euro arası kıymette olan eşya için de 30 Mayıs 2019 itibarıyla maktu vergi alınmaya başlanmıştır.

            Bozulabilir Ürünler, özel niteliklerinden ötürü bozulabilir ürünler tanımına giren tarım ürünleri ve diğer ürünlerin gümrüklerden daha hızlı geçişlerinin temin edilmesi ve yerinde gümrükleme gibi çeşitli avantajların sağlanması öngörülmektedir.

            Bu maddenin ülkemizce uygulanması için geçiş dönemi talep edilmiştir. Bu aşamada  yerinde gümrükleme ile ilgili hükümlerin yavaş yavaş uygulamaya konuluyor olması önemli bir gelişme olmakla birlikte, bu alandaki yükümlülüğümüz henüz yerine getirilememiştir.

            Madde 8: Sınır Otoriteleri Arasında İşbirliği; üyelerin ülke içlerindeki gümrük noktalarında yeknesak uygulamalara sahip olmalarını; tam bağlayıcı olmamakla beraber, komşu sınır idarelerinin çalışma saatlerinin uyumlulaştırılmasını; ortak kontroller veya ortak prosedür ve formaliteler gibi usullerle işbirliği yapılmasını öngörmektedir. 

            Ne yazık ki ülkemizde hala gümrük noktalarının mevzuat hükümlerini farklı değerlendirmelerinden kaynaklanan farklı uygulama ve yaklaşımlar mevcuttur.  Sınır geçiş noktalarında da karşı ülkelerle işbirliği istenilen noktada değildir. Geçmiş yıllarda başlatılan “Basitleştirilmiş Gümrük Hattı”, “yeşil koridor”, “komşu ülkelerle ortak kapı” uygulamaları uzun zamandır istenilen seviyede geliştirilememiştir.

            Madde 9: İthal Malların Gümrük Kontrolü Altında İlerleyişi (İç Transit) üyelerin ülke toprakları içindeki gümrük noktalarında ve ülke içindeki varış noktalarında gümrük işlemlerinin gerçekleştirilmesine izin vermelerini (iç transit) öngörmektedir.

            Ülkemiz uygulamasında sorun olmamakla birlikte AB Birlik Kodu halen iç mevzuatımıza aktarılamamıştır. Birlik kodunda yer alan merkezi kayıt sistemi uygulaması bu bağlamda önem arz etmektedir. 

            Madde 10: İthalat, İhracat ve Transit ile İlgili Formaliteler; ithalat, ihracat ve transitle ilgili formalitelerin azaltılması yönünde birçok hüküm içermektedir. Bu kapsamda,

            Formaliteler ve Dokümantasyon Yükümlülükleri hükmüyle, formalitelerin ve işlemlerde istenilen belgelerin zamanla azaltılması öngörülmektedir.

            Ticaret Bakanlığı’nın bürokrasiyi ve fiziki belge kullanımını azaltmak amacıyla e-Devlet Kapısı üzerinden sunduğu tekil hizmet sayısı 291’tir. Yine de bu konuda hala çok mesafe alındığını söylemek mümkün değildir. Ticaret Bakanlığı Dış Ticarette  Belge ve Maliyetlerin Azaltılması Çalıştayı Sonuç Raporuna göre(2018); İhracatta 126 adet, ithalatta ise 187 adet farklı belge kullanılmakta, bunların bir çoğunu temin etmek için de önemli miktarlarda ücretler ödenmektedir[4].

            Kopyaların Kabul Edilmesi hükmüyle, sunulan belgelerin kopyalarının da kabul edilmesini ve belgenin orijinalinin kurumda olması halinde tekrar talep edilmemesini öngörmektedir. Ülkemiz uygulamasıyla (Gümrük Yönetmeliği Md. 114) uyumludur.

            Uluslararası Standartların Kullanılması, ticaretle ilgili prosedürlerin hazırlanmasında mümkün olduğunca uluslararası standartların temel almasını öngörmektedir.

            Tek Pencere hükmü, üyelerin tek pencere uygulamasını tedricen hayata geçirmesini öngörmektedir.

            Ülkemizde de tek pencere uygulaması hayata geçirilmiş ve yapılan çalışmalar sonucunda 21 adet kurum tarafından düzenlenen ve gümrük beyannamelerinin ekinde aranan 168 belge TPS’ye (Tek Pencere Sistemi’ne) aktarılmıştır Ancak henüz dış ticarette kullanılan belgelerin tamamı TPS’ye alınamamıştır.

            Sevk Öncesi İnceleme Yasağı hükmüyle, tarife sınıflandırması ve gümrük kıymeti konusunda sevk öncesi zorunlu inceleme uygulaması yasaklanmaktadır. Ülkemizde sevk öncesi inceleme uygulaması bulunmamaktadır.

            Gümrük Müşavirleri hükmüyle, üye ülkelerde zorunlu gümrük müşavirliği uygulamaları kaldırılmaktadır.

            Ülkemizde de gümrük müşavirliği kullanımı zorunlu değildir. Bununla birlikte, ülkemizde 31.12.2020 tarihi itibarıyla sistemde kayıtlı 337 Yetkilendirilmiş Gümrük Müşaviri, 3.587 Gümrük Müşaviri ve 10.574 Gümrük Müşavir Yardımcısı bulunmakta ve gümrük işlemlerinin % 90’dan fazlası müşavirler marifetiyle gerçekleştirilmektedir. Bunun temel nedeni, işletmelerin gümrükleme hizmetini aldığı “third party logistics” (üçüncü el lojistik) işletmesi olarak çalışan ve konuyla ilgili aşırı uzmanlaşmış müşavirlik şirketlerinin daha az hata yapması ve gümrükleme süreçlerini daha hızlı yürütmesidir.

            Ortak Gümrük Prosedürleri ve Yeknesak Dokümantasyon Yükümlülükleri hükmüyle, üyelerin tüm gümrük kapılarında yeknesak formalite ve belge yükümlülükleri uygulamaları öngörülmektedir.

            Bu bağlamda, ülkemizde “Tek Durakta Kontrol Projesi” yürütülmektedir. Ayrıca Gümrük Kapılarında beklemelerin önüne geçebilmek amacıyla, Tarım ve Orman Bakanlığı personelinin gümrük idarelerinin çalışma saatlerine uygun olarak görevlendirilmesi sağlanmıştır. Ülkemizde belgelerde yeknesaklık sağlansa da zaman zaman uygulamalarda idareler arasında farklılıklar görülebilmektedir.

            Reddedilen Mallar hükmüyle, gümrüklerde herhangi bir gerekçeyle reddedilen malların, ihracatçıya iade edilebilmesi öngörülmektedir. Ülkemizde mahrece iade uygulaması mevcuttur.

            Geçici İthalat, Dahilde/Hariçte İşleme hükmüyle, üyelerin geçici ithalat, dahilde ve hariçte işleme rejimlerine ilişkin hususları içermektedir.

            Türkiye’deki uygulamalar, 2000 yılından beri TKA hükümleriyle uyumludur. 2020 yılında 6.308 adet Dahilde İşleme İzin Belgesi (D1), 81 adet Yurt İçi Satış ve Teslim Belgesi (D3) düzenlenmiştir. Diğer taraftan 907 adet Vergi, Resim ve Harç İstisnası Belgesi ve 26 adet Hariçte İşleme İzin Belgesi verilmiştir.

            Madde 11: Transit Serbestisi: Transit trafik üzerindeki düzenlemelerin disipline edilmesi, transit üzerindeki gönüllü kısıtlamaların kaldırılması, transit geçiş üzerinden alınan ücretlerin ve teminatların disipline edilmesi, transitte konvoyların uygulanmasına yönelik hükümlere yer verilmemesi ve ayrımcılık yapılmaması hususları yer almaktadır. Ülkemiz transit serbestisi hükmünün metinde güçlü bir biçimde yer alması için uğraş vermiştir.

            Madde 12: Gümrük İdareleri Arası İşbirliği: Vergi kaybı ve kaçakçılığı önlemek amacıyla gümrük idareleri arasında ikili işbirliği anlaşmalarıyla yürütülen işbirliğinin, bilgi ve belge paylaşımına ilişkin hükümlerinin bu anlaşmaya da taşınmıştır. Ülkemizin 66 ülke ile gümrük konularında karşılıklı işbirliği ve yardım anlaşması (KİYA) mevcut olup, bunlardan 58’i yürürlüktedir.

            Madde 13-22: Özel ve Lehte Muamele: Gelişmekte olan ve en az gelişmiş üye ülkelere tanınan esneklikleri, bu ülkelerin Anlaşmayı ne şekilde uygulayacaklarını içermektedir.

Madde 23-24: Kurumsal ve Son Hükümler: “Ticaretin Kolaylaştırılması Komitesi”, “Ulusal Ticaretin Kolaylaştırılması Komiteleri”, “Anlaşmaya İlişkin Genel İstisnalar ve Anlaşmazlıkların Halli Mekanizmasına Başvuru” gibi diğer yatay uygulama alanları düzenlenmektedir.

  1. TÜRKİYE AÇISINDAN TKA HÜKÜMLERİNİN GENEL DEĞERLENDİRMESİ ve ALMAMIZ GEREKEN YOL:

Türkiye, Anlaşmaya uyum açısından gelişmiş ülkelerle aynı grupta, A sınıfı ülkeler arasında yer almaktadır. Bununla birlikte; teorik olarak Anlaşma hükümlerine bir çok alanda uyum sağlanmış gibi gözükse de sahada, fiili uygulamalarda halen ciddi sorunlar, uygunsuzluklar ve yetersizlikler söz konusudur.

Temel sıkıntıları şöylece özetlemek mümkündür:

  1. Fiziki ve teknik alt yapıdaki yetersizlikler: Yap-İşlet –Devret modeliyle son 20 yılda ana hatlardaki kara gümrük kapıları yenilenmiş olsa da, özellikle iç gümrüklerdeki fiziki koşullar ve alt yapı halen yetersizdir.
  2. Uygulamada farklılıklar: Ne yazık ki gümrük idareleri arasında aynı konuda farklı uygulama ve yaklaşımlar göze çarpmaktadır. Modern ülke uygulamalarında olduğu gibi yeknesak iş yapım kuralları, manueller, iş akım şemaları, kapsamlı görev tanımları, proses ve prosedürlerle ortaya konulmuş yazılı standartlar eksiktir ya da bulunmamaktadır.
  3. Ağır işleyen bürokrasi, yetki kullanmada yaşanan çekinceler: Süreçlerin sağlam ve önceden belirlenmiş kural ve standartlara bağlanmaması, yetki delegasyonlarının sağlıklı ve yeterli açıklıkla düzenlenmemiş olması, mevcut iş yapma alışkanlıklarıyla birleşince, özellikle taşrada ve hatta çoğu zaman merkezi idarede de her konuda Bakanlık talimatı beklenmesi sonucunu doğurmakta; sorunlara vakitlice ve mahallinde çözüm üretilememektedir.
  4. Güven Sorunu: Kamu bürokrasinin özel sektöre güvensizliği, paylaşımcı bir model yaratılmasını engellemektedir. Dış ticaret işlemlerine ilişkin başvurularımızın idarelerce değerlendirilme ve sonuçlandırmasına ilişkin süreler, önceden belirlenmeli ve iş dünyasına ilan edilmelidir. Bu şekilde yeni belirlenen inceleme ve sonuçlandırmaya ilişkin süreler ile zaten var olan sürelerde, belirlenmiş ve ilan edilmiş aralıklara riayet edilmesiyle süreçlerin iyileştirilebileceği düşünülmektedir. Dış ticarete ilişkin mevzuat düzenlemelerinin; mevzuat taslaklarının başta iş sahipleri ve işi yapacak olan taşra idareleri olmak üzere tüm kesimlerle paylaşılarak oluşturulması durumunda, bundan oldukça faydalı sonuçlar elde edilecektir. Böylece hem yapılan düzenlemenin uzun süre değişmeden yürütülebilmesi sağlanacak, hem de bu düzenleme tüm taraflarca kolaylıkla içselleştirilebilecektir 
  5. Yoğun fiziki kontroller: AB üyesi ülkelerde, ithalatta fiziki muayene oranı % 2-3 civarında iken ülkemizde bu oran % 13 civarında gerçekleşmektedir. İthalat işlemlerinde beyanın esas alınması fiziki muayene kriterlerinin makul bir orana çekilmesi, dış ticarette işlemlerin hızlanmasına, emek ve maliyet kaybının azalmasına, dolayısıyla ithalat girdisi kullanılarak üretilen eşya ihracında uluslararası rekabetin ülkemiz lehine gelişmesine yol açacağı değerlendirilmektedir.
  6. Artan ticaret politikası önlemleri ve İGV/EMY uygulamaları :
  • İthalatta haksız rekabetin önlenmesi için dampinge ve sübvansiyona karşı önlemler: Dünya Ticaret Örgütü’nün 30.06.2021 tarihli verilerine göre, Türkiye dampinge karşı alınan önlem sayısı bakımından DTÖ üyeleri arasında ABD ve Hindistan’dan sonra üçüncü sırada yer almaktadır. Ülkemizde 2021 itibarıyla, 185 anti damping önlemi, 1 telafi edici vergi önlemi, 31 miktar kısıtlaması önlemi, 165 teknik engel, 113 sağlık ve bitki önlemi uygulanmaktadır[5]. Anti damping önlemi kapsamı ürün gruplarında gerçekleşen toplam ithalatın değeri 2020 itibarıyla 2,2 milyar dolar seviyesindedir.
  • İthalatta Gözetim Uygulamaları: Ticaret Bakanlığı verilerine göre, 2020 yılı itibarıyla, İthalatta gözetim uygulanmasına ilişkin mevzuat kapsamında, 142 farklı tebliğ ile 3671 adet 12’li bazlı üründe ülke ayrımı olmaksızın ithalata yönelik olarak gözetim uygulaması mevcuttur. Bu kapsamında gerçekleşen toplam ithalatın değeri 2020 yılı verilerine göre 26 milyar ABD doları seviyesindedir.[6]
  • Ürün Güvenliği Denetimleri: 2020 yılı sonu itibarıyla TAREKS üzerinden yaklaşık 5,6 milyar ürün için başvuru gerçekleştirilmiş, 2,1 milyar adet ürün için denetim yapılmış ve denetimler neticesinde yaklaşık 13 milyon ürünün uygunsuz ya da güvensiz olduğu tespit edilerek ithaline izin verilmemiştir.
  • İlave Gümrük Vergileri: Dünya genelinde yaşanılan COVID19 salgınının yerli üreticiye ve ihracatçıya etkisinin azaltılması, yerli üretimin korunması ve rekabetçi yapısının güçlendirilmesi için bazı ithal ürünlere dönük ilave gümrük vergileri (İGV) artırılmış ve 2020 yılı içerisinde 027 adet yeni ürüne de İGV getirilmiştir. 2020 yılı sonunda Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu (GTİP) birleşmeleri nedeniyle daha az GTİP’nun ortaya çıkması sonucunda 5.220 olan İGV sayısı 4.819’a düşmüş, 2020 öncesinde getirilen ve salgın hastalık nedeniyle belirli bir dönem yüksek uygulanan İGV’ler de eski vergi oranlarına dönülmüştür. Sanayi ürünlerinde 5.105 olan sanayi İGV ürün sayısı 4.704’e düşerken, işlenmiş tarım ürünlerinde İGV uygulanan ürün sayısı değişmemiş ve 115 olarak devam etmiştir. Diğer yandan; 31 Aralık 2020 Tarihli ve 31351 Sayılı Resmi Gazete’de (3.mükerrer) yayımlanan 3351 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararıyla; ilave gümrük vergilerine ilişkin uygulamadaki tüm kararlar yürürlükten kaldırılarak tek bir İGV Kararı halinde yayımlanmıştır.
  • Ek Mali Yükümlülükler: Ek mali yükümlülük (EMY), “menşe esaslı” bir uygulamadır. ABD, Fildişi Sahili, Gana, Meksika, Güney Afrika, Bangladeş, Bolivya, Cape Verde, Endonezya, Etiyopya, Hindistan, Kamboçya, Moğolistan, Nepal, Pakistan, Paraguay, Sri Lanka, Ukrayna ve Vietnam menşeli olup, ilgili Karar’ın kapsamına giren ürünlerin AB ülkeleri üzerinden A.TR dolaşım belgesi eşliğinde ithal edilmesi hâlinde, Türkiye aleyhine ortaya çıkan durumun giderilmesi için telafi edici vergi olarak ek mali yükümlülük tahsil edilmektedir.  Alınacak EMY tutarları da, İthalat Rejimi Kararı eki II sayılı listede yer alan gümrük vergisi oranları ile belirtilen ülkelere göre belirlenmiş bulunan “Diğer Ülkeler” (DÜ) gümrük vergisi ve/veya “Gelişme Yolundaki Ülkeler” (GYÜ) gümrük vergisi oranları dikkate alınarak aradaki fark kadar olacak şekilde, ya da ABD EMY Kararında olduğu gibi % 5-70 arasında değişen oranlarda belirlenmiştir.

 

Şu halde, son dönemde artan mezkur ticaret politikası önlemleri ve İGV, EMY uygulamalarıyla ithalat giderek daha da zor ve ağır koşullarda gerçekleşmektedir.

  1. SONUÇ

Ülkemiz DTÖ Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşmasına taraf olmasına ve uyum için gerekli bir çok yasal düzenlemeye de sahip olmasına rağmen, ne yazık ki sahada bir çok sorun varlığını sürdürmektedir.

Toplam bütçe gelirlerinin % 20’sinden fazlasını toplayan gümrük idaresinin hala gelir getirici bir fonksiyon icra ediyor olması ve bu fonksiyonun hemen her dönemde öncelenmesi; yakın geçmişte yap-işlet-devret modeliyle başarıyla gerçekleştirilen fiziki iyileştirmelerin gümrük kapılarıyla sınırlı kalması ve ülkemizdeki dış ticaret işlemlerinin % 70’inin gerçekleştiği Marmara bölgesindeki ve özellikle Erenköy, Ambarlı gibi İstanbul’daki büyük gümrük idareleriyle İzmit’teki gümrük idarelerinin fiziki koşulların iyileştirilememesi; artan iş hacmi karşısında gümrük idarelerinin fiziki alt yapılarının yetersiz kalışı; gümrük idarelerinde teorik olarak kağıtsız işlemlere geçilse bile mantalite olarak hala eski kontrolcü anlayış ve kağıda dayalı işlem yaklaşımının sürüyor olması; acentalar ve geçici depolama işleticilerinin yasal bir dayanağı olmayan haksız ve fahiş ücret uygulamaları; gümrük müşavirliği şirketlerine ön yargılı bakış ve daha bir çok neden ticaretin  kolaylaştırması önündeki engeller olarak karşımızda durmaktadır. Sonuç olarak bu eksiklikler, “Doing Business” raporlarında da ülkemizin notlarını olumsuz etkilemektedir.

Çözüm, başta siyasi irade olmak üzere, bürokrasinin de ticareti kolaylaştırmayı içselleştirmesi ve alınan kararların sahaya da gerçek anlamda yansıtılmasından geçmektedir. Ülke ihracatı ve kalkınması için çaba gösteren tüm aktörlerin hasım değil, paydaş olduğu unutulmamalıdır.

 

[1] Gümrük işlemleri nedeniyle ödenmesi gereken gümrük vergileri ve para cezaları ticari bankalar ve kamu saymanlıkları aracılığı ile veya GÜMKART ile ödenebilmektedir. GÜMKART, ilgili bankanın POS cihazı bulunan gümrük saymanlıklarında, yalnızca bu kartın sahiplerince kullanılabilen ve gümrük beyannameleriyle ilgili vergilerin ve varsa para cezalarının ödenmesine imkan sağlayan bir ödeme aracıdır. Ödemeyi gösteren bilgi Ticaret Bakanlığı’nın bilgisayar sistemine elektronik olarak iletilmekte ve ilgili gümrük beyannamesi, bu beyannameyle ilişkili vergi ve para cezası kararları otomatik şekilde kapanmaktadır.

[2] Müşteri Odaklı Lojistik Bilgi Sistemi (MOLBIS) isimli projede 3 temel hedef vardır: · İthalat ve ihracat işlemlerinin anlık takibi (GET-APP), · İthalat ve ihracat sürelerinin dönemsel ölçümü ve tahmini (SHIP), · Süreçlerdeki aksaklıklarının giderilmesine destek. GET-APP ile ilgili firmalara telefon, mail, e-dilekçe yolları ile teknik destek verilmektedir.

[3] Yetkilendirilmiş Yükümlü Uygulaması (AEO): Yetkilendirilmiş yükümlü, gümrük yükümlülüklerini yerine getiren, düzenli kayıt tutan, mali yeterlilik, “emniyet ve güvenlik – 114” standartlarına sahip bulunan, kendi oto kontrolünü yapabilen güvenilir firmalara gümrük işlemlerinde birtakım kolaylık ve imtiyazlar tanıyan uluslararası bir statüdür.

[4]https://ticaret.gov.tr/data/5d4835c513b8762b40ceae4a/D%C4%B1%C5%9F%20Ticaret%20%C4%B0%C5%9Flemlerindeki%20Belge%20ve%20Maliyetlerin%20Azalt%C4%B1lmas%C4%B1%20ve%20Bu%20Konudaki%20Fark%C4%B1ndal%C4%B1%C4%9F%C4%B1n%20Artt%C4%B1r%C4%B1lmas%C4%B1%20%C3%87al%C4%B1%C5%9Ftay%20Sonu%C3%A7%20Raporu.pdf

[5] https://i-tip.wto.org/goods/Forms/MemberView.aspx?data=default

[6]https://ticaret.gov.tr/data/603918f113b876467cca2101/T%C4%B0CARET%20BAKANLI%C4%9EI%202020%20YILI%20FAAL%C4%B0YET%20RAPORU%2026.02.2021.pdf