HÜSEYİN CAHİT SOYSAL
UGM Yönetim Kurulu Üyesi
2022 ne dünyaya ne de Türkiye’ye yaradı. 2019 sonlarında başlayan Covid-19 pandemisi hala etkisini sürdürüyor ve yeni versiyonlarıyla insan sağlığını tehdit ediyor. Doğal afetlerin yanı sıra, bölgemizdeki Rusya – Ukrayna Savaşı da yaklaşık bir yıldır iki ülkeyi kasıp kavuruyor. Gelişmiş ülkelerin diğer gelişmişlere karşı başlattığı ticaret savaşları, ambargolar ve yüksek gümrük tarifeleri de, küresel ekonomiyi olumsuz yönde etkiliyor. Böyle bir dönemde lojistik sektörü de kendi “yeni normal” süreçlerini yaşıyor.
On yıllar boyunca 2022 gibi bir yıl yaşadığımızı hatırlamıyorum. Mart ayında Japonya’da 7,3 büyüklüğünde Fukuşima depremi yaşandı. Eylül ayında Ian Kasırgası, Küba ve Florida’yı felç etti. Aynı dönemde Pakistan’da sel 1700 kişinin yaşamını yitirmesine sebep oldu. Yaz ayları orman yangınlarından kendimize gelemedik.
BÖLGEMİZDEKİ RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI…
2019 sonlarında başlayan Covid-19 pandemisi hala etkisini sürdürmeye ve yeni versiyonlarıyla insan sağlığını tehdit etmeye devam ediyor. Doğal afetlerin yanı sıra, bölgemizdeki Rusya – Ukrayna Savaşı da yaklaşık bir yıldır iki ülkeyi kasıp kavuruyor. Suriye ve Irak’ta bir türlü sağlanamayan istikrar Türkiye’yi de terör belasıyla meşgul ediyor.
OTOMOTİV VE ELEKTRONİKTE ÇİP KRİZİ…
Bu afetler ve savaşlar yetmezmiş gibi, gelişmiş ülkelerin diğer gelişmişlere karşı başlattığı ticaret savaşları, ambargolar ve yüksek gümrük tarifeleri de, küresel ekonomiyi olumsuz yönde etkiliyor. “Chip (Çip) Krizi” nedeniyle otomotiv sanayi ve elektronik sektöründe üretim düşüşleri yaşanıyor.
Böyle bir dönemde lojistik sektörü de kendi “yeni normal” süreçlerini yaşamaya başladı. Bu alandaki değişimleri şöylece sıralamak mümkün:
BRENT PETROLÜN 130 DOLARA YÜKSELMESİ
- Yeni dönemde en çarpıcı değişiklik akaryakıt fiyatlarında ortaya çıktı. Rusya – Ukrayna Savası sonrası brent petrol varil fiyatları 98 dolardan 130 dolarlara fırladı. Yılın ilk aylarında bu yüksek fiyatlar taşımacılık maliyetlerini ciddi oranda artırdı. Avrupa ülkeleri yüksek navlun maliyetlerine katlanmaktansa siparişlerini “yakın tedarikçi” konumundaki Türkiye gibi ülkelere kaydırdı. Bugünlerde brent petrol varil fiyatları 81 dolar düzeyine inmiş durumda. Yılın en düşük düzeyindeki bu fiyatlar, ister istemez taşımacılık maliyetlerini de aşağıya çekecek ve Uzak Doğu’dan sipariş tekrar cazip hale gelecek.
KONTEYNER KİRALARININ 12 BİN DOLARA FIRLAMASI
- Yine Covid-19 salgını sonrasında biriken ihtiyaçlar büyük bir talep patlaması yaratmış; dolayısıyla dünyada konteyner talebi de artmış; kolay bulunamayan konteyner kiraları 12 bin dolarlara fırlamıştı. Bunun sonucunda, Avrupa müşterileri yine siparişlerini Türkiye gibi yakın ülkelere yöneltmişti. Ancak, artan konteyner talebi konteyner üretimini de tetikledi. Şimdilerde konteyner temininde güçlükle karşılaşılmadığı gibi konteyner navlunları da düştü. Örneğin, Şangay-İskenderiye konteyner navlunu 12 bin dolardan 5 bin dolarlara geriledi. Bu nedenle, Türkiye “yakın tedarikçi” avantajını daha uzun süre koruyamadı.
SİPARİŞ MİKTAR VE HACİMLERİNİN KÜÇÜLMESİ
- Savaşın yarattığı güvensizlik ortamı Avrupa’da yaşayanları harcamadan normalden fazla tasarrufa sevk etti. Bu nedenle, ürün siparişleri de miktar ve hacim olarak daha küçük partiler halinde yapılır oldu. Siparişler bir konteyner hacminin de altına düşünce, yakın erimli taşımacılık deniz taşımacılığından parsiyel yük taşımacılığına daha yatkın olan karayolu taşımacılığına yöneldi.
KÜRESEL DÜZEYDE BUĞDAY KRİZİ…
- Küresel buğday ihtiyacının yüzde 25’i Rusya ve Ukrayna tarafından sağlanıyordu. Taraflar arasında çıkan savaş sırasında her iki ülke de kendi kıyılarını mayınlayınca, Karadeniz’de denizyolu taşımacılığı felce uğradı. Her iki ülke limanlarında buğday ithalatçısı ülkelere gönderilmek üzere bekletilen ürünlerin zamanında alıcılarına ulaşamaması nedeniyle küresel düzeyde buğday krizi yaşanmaya başladı. Buğday borsalarında fiyatlar yükseldi. Bazı ülkelerde gıda sıkıntısı çekilmeye başlandı. Durum kritik bir hale gelince Birleşmiş Milletler’in (BM) ve Türkiye’nin girişimleri sonucu taraflar, Karadeniz’de mayından arındırılmış bir “buğday koridoru” açılması konusunda anlaştı. Odessa Limanı’ndan yüklenilen “dökme buğday” yüklü gemiler Türkiye’nin sağladığı yol güvenliği refakatiyle önce İstanbul’a, oradan da ithalatçı ülke limanlarına yönlendirildi. Aynı şekilde, buğday yüklü Rus gemilerine de Karadeniz’deki seferleri sırasında Ukrayna silahlı kuvvetleri saldırmadı. Böylece, Türkiye kritik bir insani görev üstlenerek, küresel düzeyde gıda krizi oluşmaması adına taşıma operasyonunun başarıyla sonuçlanmasını sağladı.
TÜRKİYE’DEKİ ANTREPOLAR TAM KAPASİTE
- Siyasetin ve ticaretin her zaman at başı gitmediği bilinen bir gerçektir. ABD, AB ve müttefikleri Rusya’ya ne kadar ağır ambargolar yürürlüğe koyarsa koysun, bu ülkelerdeki işletmeler daha önce ticaret yaptıkları Rus partnerlerini kaybetmek ve savaş nedeniyle ellerinde biriken stoklar nedeniyle zarar etmek istememektedir. Ticaret doğrudan taşımacılıktan dolaylı taşımacılığa evrilmekte, bir şekilde su yolunu bulmaktadır. Bu kapsamda, son bir yıl içinde Türkiye’deki gümrük antrepoları tam kapasiteyle çalışmaya başladı. Aynı şekilde Rusya taşımacılığında da artışlar yaşandığı anlaşılıyor.
RUSYA’NIN PESTİSİT KONTROLÜNÜ VE KOTALARI GEVŞETMESİ
- Savaş sonrası Rusya, Türk menşeli yaş meyve ve sebze ithalatında uyguladığı sıkı pestisit kontrollerini gevşetmiş; bu kontrol yetkisini bir ölçüde Türkiye Tarım ve Orman Bakanlığı’na delege etti. Ayrıca Rusya, Türkiye’ye uyguladığı domates kotasını da 300 bin tondan 350 bin tona çıkardı. Dolayısıyla Rusya taşımacılığında ek kapasite kullanılmaya başlandı.
BULGARİSTAN-ROMANYA-MOLDOVA-UKRAYNA GÜZERGÂHININ KAPANMASI
- Savaş öncesi Rusya’ya ve Belarus’a yük taşıyan TIR kamyonları, “Bulgaristan - Romanya – Moldova – Ukrayna” güzergâhını kullanıyordu. Savaş sonrası bu güzergâh kullanılamaz hale gelince, Türk plakalı araçlar Gürcistan güzergâhını kullanmaya başladı. Ancak, Gürcistan kapıları iki taraflı olarak “günde 400 – 500 TIR kamyonu işlemi yapabilecek şekilde inşa edilmiş” ve kamu görevlileri buna göre örgütlenmişti. Batı kapıları kapanınca Rusya’ya yük taşıyan tüm TIR kamyonları bu kapılara yönelmek zorunda kaldı. Buna ilaveten Batı ülkeleri Gürcistan’a “Şu Türk plakalı kamyonları iyi muayene edin. Bakalım bizim ambargo kararlarımızı deliyorlar mı?” diye talimat verince, yapılan fiziki muayeneler nedeniyle bu kapılardan giriş ve çıkış süreleri de uzamaya başladı. Ardından, Rusya yetkilileri Gürcistan – Rusya arasındaki Yarag-Kazmalyar Kapısı’ndan Rusya Federasyonu’na giriş yapmak üzere bekleyen araç sayısının 3.000'i geçtiğini, “günde 250-300 araca işlem yapabilecek şekilde inşa edilen kapı ve yetersiz personel” nedeniyle işlem sürelerinin uzadığını belirtti. Savaş bitip batı güzergâhı çalışmaya başlamadığı sürece, doğu güzergâhındaki bekleme sürelerinin azalmayacağı anlaşıldı.
Kısacası 2022 ne dünyaya ne de Türkiye’ye yaradı. Umarım 2023 yılı savaşların, doğal afetlerin, salgın hastalıkların yaşanmadığı; yurdum insanının ve tüm dünyanın huzur ve refah içinde yaşamaya yöneldiği bir yıl olur.