BİR BİLENE SORDUK

EKONOMİDE 2024 YILI BEKLENTİLERİ…

UGM

REMZİ AKÇİN 
 UGM Yönetim Kurulu Başkanı

2020’nin başından itibaren dalgalı seyir izleyen dış ticaretimizin 2022 yılı ekim ayından bu yana genel düşüş eğiliminde olduğunu söylemek yanlış olmaz. 2024 yılında mevcut şartlarda olumlu bir gelişme olacağını öngörmüyoruz. Sıkı para politikası, finansmana ulaşım ve kamu gelirlerinin artırılması zorunluluğu gibi şartlar, ithalatta artışın önlenmeye çalışılacağını göstermekte. Diğer taraftan, Euro Bölgesi’nde 2024 büyüme hızının yüzde 0.9 olacağını kabul edersek ihracatta da önemli bir artışın gerçekleşmeyeceği anlaşılmaktadır.

Yapay zekâ ve etkilediği sektörler hem ekonomik hem de sosyal hayatı belirlemeye ve yön vermeye devam edecek. Yatırım çekecek sektörlerin başında yapay zekâ, biyoteknoloji gelecek. Enerji, ulaştırma, lojistik, sağlık, gıda, demir çelik, otomotiv sektörleri ile yaratıcı ve yenilikçi sektörler öne çıkmaya devam edecek.

Dünya 2019 Kasım’da başlayan ve 2022 Mayıs’a kadar yıkıcı etkisi devam eden Covid-19 pandemisi vakası yaşadı. Pandemi sürecinde insanlar evlerine kapandı. Üretim düştü, ürünlerin yerine ulaştırılmasında zorluklar yaşandı. Dünya ekonomisini bu durumdan çok olumsuz etkilendi.

Tam pandemi sona eriyor ve normale dönüyoruz derken, 2022 Şubat başında Rusya Ukrayna’yı işgale başladı ve savaş hala devam ediyor. Normalde savaşlar ağırlıkla sadece savaşan tarafları etkilerken; Ukrayna-Rusya savaşı gerek “kutuplaşmaya yol açması ve Rusya’ya uygulanan yaptırımlarla” gerekse “özellikle yoksul ülkelerde ciddi boyutlarda hissedilen gıda krizine sebep olmasıyla” bütün dünyayı derinden etkiledi.

Üstüne üstlük 6 Şubat 2023 tarihinde art arda meydana gelen, on bir ili sarsan ve “asrın felaketi” diye nitelenen Kahramanmaraş merkezli büyük depremlerde 53 bini aşkın vatandaşımızı kaybettik. 107 bini aşkın insanımız ise yaralandı. Depremin ülke ekonomisine maliyeti 110 milyar dolar olarak hesaplanıyor.

Diğer taraftan Gazze’de bir insanlık dramı yaşanıyor. Bu drama tepki olarak yoğunlaşan Kızıldeniz’deki ticari gemilere yönelik saldırılar ise küresel arz zincirini olumsuz etkiliyor.

Buna ek olarak 2023 Mayıs’ta genel seçimleri, 31 Mart 2024’te ise yerel seçimleri yaşadık. Ayrıca 2024 yılında 40 ülkede seçimler var. Seçimlerin ekonomiye etkilerini hepimiz hissediyoruz.

Gerek akademisyenler gerekse ekonomiyi yöneten kamu otoriteleri tarafından sık sık dile getirilen ortak bir görüş var. Türkiye şu ana kadar yürüttüğü mali genişlemeye rağmen, seçim sonrasından başlayarak yılın sonuna kadar çok güçlü bir mali sıkılaşmaya gidecek. Yılın ilk beş ayı yüksek enflasyon koşullarında devam edecek. Yılın ikinci yarısında enflasyonda düşüş süreci yaşayacağız. Enflasyonda düşüşün hızlanmasıyla yatırımlar hareketlenecek. 

Bu şartlar altında birinci çeyreğini devirdiğimiz 2024 yılı için ekonomistlerin tek cümleyle öngörüleri; “2024’ün geçiş ve dengelenme yılı olacağı” şeklinde. Bu açıklamalar ışığı altında 2024 yılı beklentilerimizi şu başlıklarda özetleyebiliriz:

BÜYÜME

Yapılan araştırmalar, 2024 yılında küresel büyümenin yüzde 2.7 olacağını gösteriyor. Dünya hala pandeminin ve savaşların yıkıcı etkisini üzerinden atabilmiş değil.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) Ekonomik Görünüm Raporu'na göre, küresel büyümenin oranı ağırlıkla Asya ekonomilerinin büyüme potansiyeline bağlı. 2023 yılında yüzde 5,2 büyüme gerçekleştiren Çin ekonomisinin, 2024’te yüzde 4 büyüyeceği öngörülüyor. 

Euro Bölgesi’nde ise 2023’te yüzde 0.6 olan ekonomik büyümenin, 2024’te ufak bir kıpırdanmayla yüzde 0.9 seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor.

IMF, ABD ekonomisinin 2024 yılında yüzde 2,1 oranında büyümesini bekliyor. 

Goldman Sachs 2024 raporuna göre, 2024’te ABD yüzde 2.1 büyüyecek. 2024’te G20'nin gelişmiş ekonomilerinin yüzde 1 büyüyeceği öngörülürken, gelişmekte olan ülke ekonomilerinin yüzde 3.7 büyümesi bekleniyor. 

Türkiye ekonomisi 2023 yılını yüzde 4,5 büyümeyle tamamladı. Parasal sıkılaştırma adımlarına rağmen yılın son çeyreğinde gerçekleşen büyümenin iç tüketimin etkisinden kaynaklandığı değerlendirilmektedir.

OECD, Türkiye'nin 2024’te gerçekleşecek büyüme oranının yüzde 2.9 olacağını öngörüyor. IMF ise Türkiye ekonomisinin 2024’teki büyüme tahminini için yüzde 3'ten 3,1'e yükseltti. 

Türkiye pandemi ve sonrasında üretim ve istihdamı merkeze alan ancak enflasyonu göz ardı eden, ekonomik gerekliliklerin çok çok altında faiz oranı uygulayan ekonomi politikası izledi. İzlenen bu politika sayesinde de grafikte de görüleceği gibi üretimi iyi seviyede tuttu. Ancak, bunun sürdürülebilir olmadığını da görmekteyiz. 2024 yılının ikinci çeyreğinden sonra enflasyonu düşürme odaklı bir politika izleneceği, daha katı önlemlere başvurulacağı ve bu doğrultuda üretimde azalma görüleceği kesin gibi görünüyor.

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)

ENFLASYON

Pandemi dönemindeki üretim düşüşü ve sonrasındaki savaşlar nedeniyle, tüm dünyada gıda başta olmak üzere fiyat artışları yaşandı. Gelişmiş ülkeler önceliği enflasyonla mücadeleye verip faiz artışına giderken, Türkiye’de tam tersi süreç yaşandı. Bunun doğal sonucu olarak kontrol edilemez bir enflasyon sorunuyla karşı karşıya kaldık.

Diğer taraftan, döviz kurlarında süreklilik arz eden artışa 2021 Aralık’ta yapılan sert müdahale, döviz kurundaki artışı reel açıdan durdurmasına rağmen, artıştan kaynaklanan maliyet enflasyonunu engelleyemedi. Aşağıdaki grafikte görüleceği üzere bu tarihte pik yapan aylık enflasyon sürekli olarak devam etti.

2024’ün enflasyonla mücadele yılı (en azından başlangıcı) olacağı hepimizin malumu. Ancak, yılın ilk beş-altı ayının yüksek enflasyon koşullarında devam edeceği de bir gerçek. Yılın ikinci yarısından itibaren güçlü bir baz etkisiyle enflasyonda düşüşün gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Diğer taraftan, yılın ikinci yarısında enflasyonda düşüş sürecinin hızlanmasıyla yatırım ikliminde iyileşme de olabilir. 

Mevcut para politikasında normalleşme devam ederse yılsonunu yüzde 40 enflasyon seviyesi ile kapatabiliriz.

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)

İSTİHDAM

Yukarda da belirttiğimiz gibi Türkiye pandemi ve sonrasında üretim ve istihdamı ön plana alan ancak enflasyonu ikinci planda tutan bir ekonomik politika izledi. İstihdam açısından bakıldığında, aşağıdaki grafikte görüleceği üzere bunun meyvesini aldı diyebiliriz.

“2024 yılında enflasyonda düşüş eğilimi ile birlikte istihdamda da bir düşüş” korkusuna gerek olmadığı yönünde genel bir kanaat var. Diğer bir deyişle, 2024 yılında iş gücü piyasaları açısından 2023'e benzer bir görünüm bekleniyor. Bunun en önemli gerekçesi ise, enflasyonun düşüş eğilimi ile birlikte öngörülebilirliğin netleşmesi ve yatırımların artması. Ayrıca, depremin yaralarının sarılmasına yönelik faaliyetler, özellikle inşaat sektöründe önemli bir istihdam oluşturdu. Bu inşaatların ise 2024 yılında hız kesmeden süreceği bir gerçek.

Pandemi döneminde iş hayatımıza giren esnek çalışma yönteminin ise giderek yaygınlaşmasını bekliyoruz.

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)

SEKTÖRLER

2024 yılında hem küresel ve hem ulusal ekonomiyi etkileyecek sektörlerin başında iklim değişikliği ve yapay zekâ yer alacak. 

Yeşil enerji, sürdürülebilir tarım ve çevre dostu teknolojilere yönelik yatırımlar 2024 yılında hız kazanacak. Ülkelerin belirlenen takvim çerçevesinde yeşil dönüşümü gerçekleştirmesi gerekiyor. Üretiminde temiz ve yenilenebilir enerji kullanılmayan ürünlerin pazarlara girişi kademeli olarak engellenecek. 

Karbon vergisi, 2024 yılında sürekli gündemimizde olacak. Avrupa Birliği’nin (AB) 2026 yılında “sınırda karbon uygulamasına geçeceği” dikkate alındığında, “üretim planlamasının buna göre şekillenmesi ve karbon vergisinin hesaplanması” gibi konuların önemi gittikçe artacak.

Bir yandan yeşil enerji diğer yandan petrol fiyatlarının yükselişi, temiz enerji ve enerji dönüşümünü zorunlu kılıyor. Bu nedenle, yenilenebilir enerji projeleri ve yeşil teknolojilere yönelik yatırımlar artacak. Alternatif enerji denince akla gelen rüzgâr enerjisi, güneş enerjisi ve biyoyakıtlara ilişkin yatırımların artması olası. Elektrikli otomobil ile elektrikli arabalarda kullanılan piller ve bunların kullanım ömrü sonrasında imhasına yönelik alanlar da gündemde olacak.

Diğer taraftan, yapay zekâ ve etkilediği sektörler hem ekonomik hem de sosyal hayatı belirlemeye ve yön vermeye devam edecek. Yatırım çekecek sektörlerin başında yapay zekâ, biyoteknoloji gelecek. Enerji, ulaştırma, lojistik, sağlık, gıda, demir çelik, otomotiv sektörleri ile yaratıcı ve yenilikçi sektörler öne çıkmaya devam edecek. 

DIŞ TİCARET

Aşağıda grafikte de görüleceği gibi, 2020’nin başından itibaren dalgalı seyir izleyen dış ticaretimizin 2022 yılı ekim ayından bu yana genel düşüş eğiliminde olduğunu söylemek yanlış olmaz. Buradaki en önemli etki, Türkiye’nin ihracatının ağırlığını oluşturan AB ekonomisinin daralmaya hatta resesyona gitmesidir. Bu durumun ihracatımızı olumsuz etkilediği bir gerçek. Ancak, düşüş eğilimi sadece ihracatta değil aynı zamanda ithalatta da sürmekte. Bunun sebebi de, ihracatımızın ithalata bağımlı olması. İhracatımızın yarıdan fazlasının dahilde işleme rejimi kapsamında yapılan ihracat olması bunun en önemli göstergesidir.

İhracat gelirlerinde azalış sadece ihracata yönelik ithalatı etkilememiş; enerji fiyatlarındaki artış, altın ithalatında yükselme gibi kalemlerde de ülkeyi zora sokmuştur. Sadece bu nedenle altın ithalatına karşı bir takım önlemler almak zorunda kalınmıştır.

2024 yılında mevcut şartlarda olumlu bir gelişme olacağını öngörmüyoruz. Üstelik sıkı para politikası, finansmana ulaşım ve kamu gelirlerinin artırılması zorunluluğu gibi şartlar, ithalatta artışın önlenmeye çalışılacağını göstermekte. Diğer taraftan, yukarda da belirtildiği üzere Euro Bölgesi’nde 2024 büyüme hızının yüzde 0.9 olacağını kabul edersek ihracatta da önemli bir artışın gerçekleşmeyeceği anlaşılmaktadır.

Bütün bunlar bize, yıl boyunca ithalat üzerinde baskının daha da artacağı, ithalatın zorlaştırılması için tüm enstrümanların kullanılacağını haber vermektedir.

GÜMRÜK

Türkiye 1963 yılında başlattığı AB üyeliği sürecinde en somut adımını 1996 yılında Gümrük Birliği ile attı. Ancak geldiğimiz noktada üyelik konusunda ilerleme kaydedilemedi. 15 Aralık 2021 tarihli AB Konseyi kararıyla zaten yürümeyen müzakereler donduruldu. 

Gümrük Birliği Anlaşması uygulanmaya başlandığı 1996 yılından bu yana ortaya çıkan yığınla sorun ve gelişme, Gümrük Birliği’nin mevcut haliyle yürütülmesini zorlaşmaktadır. Sorunun çözümü amacıyla, Türkiye, 2014 yılından bu yana Gümrük Birliği’nin güncellenmesine çaba göstermekte ancak sonuç alamamaktadır. 2024 yılı beklentisi, en azından güncellenme konusunda ilerleme sağlamaktır. 

Bir diğer beklenti ise yeni Gümrük Kanunu’nun güncellenmesidir. AB, 2013 yılı ve sonrasında gümrük işlemlerinin tamamının kâğıtsız ortamda yürütülmesi esasına dayanan Topluluk Gümrük Kodu’nu yürürlüğe koymuştur. Bu koda uygun Gümrük Kanunu tasarısı hazırlanmış ancak TBMM gündemine gelememiştir.