BİR BİLENE SORDUK

KÜRESELLEŞMENİN GELECEĞİ VE DÜNYA TİCARETİ

UGM

Rıza Mehmet KORKMAZ 
UGM Genel Müdürü

Küreselleşme, dünya üzerindeki insanların, şirketlerin ve hükümetlerin daha önce hiç olmadığı kadar birbirine daha çok bağımlı hale gelmesine ve etkileşimde bulunmasına neden olan karmaşık ve çok yönlü bir süreç. Ancak günümüzde bu süreci etkileyen birçok dinamik var ve bir yandan kimi gelişmeler de yerelleşme eğilimini güçlendiriyor.

 

Yerelleşme-küreselleşme ikileminde dünya ekonomisi ve özellikle dünya ticareti nereye evrilir? Bu soruya cevap ararken, küreselleşmede son dönemde yaşanan başlıca gelişmeleri ve bu gelişmelerin yarattığı sonuçlarından hangilerinin yerelleşmeyi hızlandırdığını da değerlendirmek gerekecek. 

 

Son dönemde küreselleşmeyi ekonomik, politik, teknolojik ve çevresel boyutlarda etkileyen başlıca gelişmeleri aşağıdaki temel başlıklar halinde özetlemek mümkündür.

 

I. Küreselleşmeyi Olumlu Etkileyen Temel Faktörler

 

Teknolojik İlerlemeler

 

  • Dijitalleşme ve İnternet: İnternetin ve dijital teknolojilerin yaygınlaşması, 5 G teknolojisi, bilgi paylaşımını ve küresel iletişimi olağanüstü hızlandırdı. 2023 itibarıyla dünyada 5,16 milyar internet kullanıcısı var. Bu da dünya nüfusunun yüzde 64,4’üne denk geliyor. 2023 itibarıyla dünya genelinde 4,76 milyar sosyal medya kullanıcısı bulunuyor ve bu da toplam küresel nüfusun yüzde 60'ından biraz daha azına denk geliyor. Türkiye 2023 yılında toplam nüfusa göre internet kullanımı bakımından yüzde 83,4 oranıyla dünyada 37. sırada bulunuyor.[1] Dünyada her gün ortalama 328,77 milyon terabayttan, saniyede 29 terabayttan fazla veri üretiliyor. 2015 yılında 15,5 zettabayt olan dünya dijital data hacmi 2023 itibarıyla 120 zettabayta ulaştı. Bir dakikada dünyada 6.3 milyon google araması yapılıyor; 241 milyon e-mail ve 41,6 milyon WhatsApp mesajı gönderiliyor. Dünya Genelinde bağlantılı IoT cihaz sayısının 2024 yılı sonunda 17,08 milyara ulaşacağı tahmin edilirken, birbirine dijital olarak bağlanan objelerin sayısı da müthiş bir hızla artarak 2022 itibarıyla 2 trilyona geliyor; dijital yayın platformu Netflix 100 milyonun üzerinde aboneye ulaşıyor[2]. CoinMarketCap’e göre dünyada kripto para adedi 2024 itibarıyla 23.000’i aşıyor; kripto paraların değerinin ise 2,67 trilyon dolar olduğu tahmin ediliyor. 

 

Öte yandan; e-ticaret ve dijital hizmetler, uluslararası ticaretin ve iş birliğinin artmasını sağlıyor. Son dönemde online perakende satışlardaki büyüme, pandeminin yol açtığı %30’lara ulaşan yüksek seviyelerden geri geliyor. Online ürün satışlarının önümüzdeki beş yılda tek haneli büyüme kaydetmesi bekleniyor. E-ticaret pazarının 2023 yılında 5,5 trilyon dolar gelir elde ettiği ve satışların 2027 yılına kadar küresel perakende sektörünün %23'ünü oluşturacağı tahmin ediliyor. Öte yandan, 2025 yılına kadar tüm dünyada yaklaşık 2,77 milyar online alışverişçinin olması bekleniyor. E-ticaretle küçük ve orta ölçekli işletmeler bile küresel pazarlara erişebilir hale geliyor. Alıcılar da sadece kendi ülkelerinden değil, birçok başka ülkeden belirli limitler dahilinde alternatifli alışveriş imkanına kavuşuyor. Sonuçta bu gelişmelerle birlikte e-ticaret, küreselleşmenin itici güçlerinden birisine dönüşüyor.

 

 

 

 T.1.Global e-ticarettin perakende 

satışlardaki payı  2022-27                                          T.2.Global e-ticaret büyümesi 2017-2027

Global eCommerce share of retail sales       

 

Öte yandan; dijital ödeme sistemleri ve fintech çözümleri, bir yandan uluslararası ticaretin finansal altyapısını güçlendirirken, bir yandan da uluslararası yaptırımlarda görüldüğü gibi ülkelerin kırılganlıklarını artırıyor.

 

  • Ulaşım ve İletişim Teknolojileri: İletişim teknolojilerindeki ve lojistikteki ilerlemeler, last mile teslimat, talep üzerine depolama ve elastik lojistik konseptleri; sürücüsüz araçlar, elektrikli araçlar, akıllı antrepolar ve konteynerler, dronlar, tüp yollar(hyperloop), hızlı trenler; IoT, RFID, robotlar ve yapay zeka kullanımı, ürünlerin ve insanların dünya çapında daha hızlı ve kısmen daha düşük maliyetle hareket etmesini, böylece ticaretin daha hızlı ve verimli yapılabilmesini ve işletmelerin uluslar arası pazarlara daha kolay erişimini sağlıyor. Öte yandan taşımacılık kapasitesi de artıyor. Dünya ticaretinin % 90’ının gerçekleştirildiği deniz yoluyla ticari yük taşımacılığı kapasitesi, UNCTAD verilerine göre bir önceki yıla göre % 3.2 artarak 2.3 milyar dwt’a ulaştı. 

 

Uluslararası Ticaret Anlaşmaları

 

  • Serbest Ticaret Anlaşmaları: Ülkeler arasında yapılan serbest ticaret anlaşmaları, gümrük vergilerinin ve ticaret engellerinin azaltılmasını sağlayarak ticareti kolaylaştırdı. Dünyada serbest ticaret anlaşmaları son yıllarda önemli bir ivmelenmeyle yaklaşık 371’e ulaşmıştır. Ancak tablodan da görüleceği üzere bu eğilim, son dönemde yavaşlamıştır.

 

T.3 Bölgesel Ticaret Anlaşmalarının Azalma Trendi

 

  • Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Çalışmaları:  DTÖ'nün çalışmaları, küresel ticaret kurallarının belirlenmesi ve uygulanması konusunda önemli rol oynayarak ticaretin önündeki engelleri kaldırdı. Bugün dünya ticaret hacmi, 1950'den 2022'ye kadar %4500 büyümeyle GATT'ın ilk günlerinde kaydedilen seviyenin kabaca 45 katıdır; dünya ticaretinin ulaştığı değerler ise, 1950'deki seviyelere göre neredeyse 400 kat artmıştır. DTÖ’nun kurulmasından sonra dünyada ortalama gümrük vergileri %6-7’lere gerilemiş, DTÖ Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşmasıyla(TFA) ticaretin önündeki engellerin kaldırılmasında önemli mesafeler alınmıştır. TFA'nın tam olarak uygulanmasının dünyada uluslararası ticaret maliyetlerini ortalama %14,3 oranında azaltabileceği ve küresel ticareti yılda 1 trilyon dolara kadar artırabileceği tahmin edilmektedir[3].

 

Kültürel ve Sosyal Etkileşim

 

  • Göç ve Diaspora, uluslararası öğrenciler: Göç hareketleri, farklı kültürler arasında köprüler kurulmasını sağladığı gibi, küresel toplulukların oluşmasına da katkıda bulunmuştur. Dünyada son dönemde göç hareketlerinde büyük bir artış söz konusudur. UNHCR 2023 Raporuna göre dünyada mülteci sayısı 37,4 milyona, zorla yerinden edilen ya da devletsiz kişilerin sayısı da 2022 yılına nazaran % 5,5 artışla 122,6 milyona ulaşmıştır. Yasal göçmen sayısının ise 2020 itibarıyla 280 milyonun üzerine çıktığı tahmin ediliyor.[4] Sadece ABD’nde başka ülke doğumluların oranı, ülke nüfusunun % 15’ine ulaşmıştır.

 

Öte yandan; 2000 yılında 2 milyon olan dünya çapındaki uluslararası öğrenci sayısı, 2021 yılında 6,4 milyonu aşmış durumda (UIS, 2023) ve bunların yarısından fazlası 10 ülke yoğunlaşıyor.  Mevcut veriler, 7 uluslararası öğrenciden 5'inin yüksek gelirli ülkelerdeki eğitim programlarına kayıtlı olduğunu gösteriyor. 

 

  • Turizm: Dünyada turizmin artması, insanların daha çok seyahat etmesi, kültürel etkileşimi ve anlayışı güçlendirdi. 2024 yılında turist sayısı pandemi öncesindeki seviyesine ulaşarak 1.5 milyar oldu.

T.4 Dünyada Turist Sayılarının Seyri

Infographic: International Tourism to Surpass Pre-Pandemic Levels in 2024 | Statista

 

 

II. Küreselleşmeyi Olumsuz Etkileyen Faktörler

 

Koruyucu Ekonomik Politikalar

 

  • Ticaret Savaşları: ABD ve Çin gibi büyük ekonomiler arasında yaşanan ticaret savaşları, tarifelerin artırılması ve ticaret kısıtlamaları, küresel ticareti de olumsuz etkiledi. ABD’nin Çin ürünlerine uyguladığı ortalama gümrük vergisi oranları iki yılda %3,1’den ortalama %19.3’e yükselirken; Çin’in ABD ürünlerine uyguladığı gümrük vergisi oranları da 2018’den 2020 yılına dek % 8’den % 20,3’e yükseldi.[5]  ABD’nin Çin’e uyguladığı yeni gümrük vergileri ithalatının yaklaşık %18'ini, yani GSYH'sinin %2,6'sını etkiledi; Çin'in misillemesi ise ithalatının %11'ini, yani GSYİH'sinin %3,6'sını etkiledi. Bu tarifeler her iki ülkede birden fazla sektörü etkiledi ve ABD'deki gümrük vergisine tabi ürünlerin yaklaşık üçte ikisinin maliyetlerini artırdı[6].
  • Koruyucu Önlemler: Birçok ülke, yerli sanayilerini korumak amacıyla koruyucu ticaret politikaları uygulamaya ve ithalatı kısıtlamaya başladı ki bu durum, küreselleşmenin hızını kesebilecek bir nitelik arz ediyor.

 

T.5. Ticaret kısıtlamaları artıyor.

Siyasi ve Jeopolitik Gerilimler 

 

  • Jeopolitik Çatışmalar: Orta Doğu’da Suriye İç Savaşı, İsrail-Hamas Çatışması, İsrail-İran gerilimi; Doğu Avrupa’da Rusya-Ukrayna Savaşı; Asya'da Tayvan ve Çin arasındaki jeopolitik gerginlikler, Kuzey Kore-Güney Kore ve Hindistan-Pakistan arasında süregelen gerilimler, küresel ticareti ve yatırımları olumsuz etkiliyor. Süveyş kanalında deniz trafiğinin güvenlik gerekçeleriyle aksaması, son dönem siyasi gerilimlerin etkisinin en somut işareti olarak duruyor.

 

  • Milliyetçilik ve Popülizm: Dünyada son dönemde yapılan seçimlerde yükselen milliyetçilik ve popülist politikalar, küreselleşme karşıtı söylemleri ve politikaları teşvik edecek görünüyor. AB parlamentosu (AP) seçimlerinde radikal sağ partilerin başarısı, Avrupa için de değişen bu yeni dönemin işaret fişekleri gibi duruyor. Bu noktada ABD’de bu yıl sonunda yapılacak Başkanlık seçimlerini de Trump’ın kazanması halinde ABD’nin içine kapanması, korumacı ticaret politikalarını artırması, küreselleşmeye çok ciddi sekte vurabilir.

 

Çevresel Sorunlar

 

  • İklim Değişikliği: Dünyanın sıcaklığının 1850'den bu yana her on yılda ortalama 0,06° santigrat veya toplamda yaklaşık 1,6° santigrat artmasıyla yaşanan iklim değişiklikleri, doğal afetlerin sıklığını ve şiddetini artırarak küresel tedarik zincirlerini ve ekonomik faaliyetleri olumsuz yönde etkileyebilecek bir tehdide dönüşüyor. 

 

  • Karbon Salınımı: Sanayi öncesi CO2 seviyeleri milyonda 280 parça (ppm) civarındaydı. Bugün ise 420 ppm'e yakın durumdayız.  Karbon salınımının azaltılması için özellikle gelişmiş ülkelerin önderliğinde küresel tedbirler alınması çabaları hız kazansa da, bu durum gelişmekte olan ülkeler açısından yarattığı dezavantajlardan ötürü, sanayileşmek isteyen az gelişmiş ülkelerin içlerine kapanmasına da yol açıyor. 

 

  • Doğal Kaynakların Tükenmesi, Temiz Su ve Gıdaya Artan Talep:  2050 yılında gıda talebinin bugüne nazaran % 59 artacağı öngörülüyor. Dünya nüfusunun en az yüzde 50'si, yani 4 milyar insan, yılın en az bir ayında su sıkıntısı çekiyor. 2025 yılına kadar 1,8 milyar insanın, Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) "mutlak su kıtlığı" olarak adlandırdığı durumla karşı karşıya kalması bekleniyor. Bu sıkıntılar, ülkeleri kendi kaynaklarını sakınma ve paylaşmama konusunda iç kapanmaya zorluyor.

 

Pandemiler ve Sağlık Krizleri

 

  • COVID-19 Pandemisi: Pandemi, küresel tedarik zincirlerini bozarak ve uluslararası seyahatleri kısıtlayarak küreselleşme sürecini ciddi şekilde etkiledi; sonuçta dünya ticareti 2020 yılında yaklaşık %9 düştü. Bu kriz gösterdi ki, gelecekte uzun sürebilecek pandemiler, küresel ekonomik faaliyetleri ve etkileşimi olumsuz yönde etkileyerek ülkelerin daha çok içine kapanmasına yol açabilir.

 

 

III. Küreselleşme ve Dış Ticaret İlişkisi 

 

Birbirini karşılıklı olarak besleyen ve destekleyen karmaşık bir etkileşime sahip küreselleşme ve dış ticaret arasındaki ilişkide bazı temel noktaları irdelemek gerekiyor.

 

Ticarette Engellerinin Azaltılması: Küreselleşme, ülkeler arasında gümrük tarifeleri, kotalar ve diğer ticaret engellerinin azaltılmasına yönelik bir dizi anlaşma ve düzenleme ile desteklenmiştir. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) gibi kuruluşlar, ticaret tarifelerinin ve kotalarının düşürülmesi için önemli çalışmalar yürütmüştür. Böylece dünya ticaret hacmi ve değeri, DTÖ'nün ilk kurulduğu 1995 yılından bu yana her yıl ortalama yüzde 4 ila 6 oranında genişlemiştir. Ancak Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) gibi çok taraflı kuruluşların etkinliği, politik çekişmeler ve üyeler arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle önümüzdeki dönemde zayıflayabilir.

 

Pazar Erişiminin Artması ve Ürün Çeşitliliği: Küreselleşme sayesinde işletmeler, ürünlerini ve hizmetlerini ulusal sınırların ötesine geçerek daha geniş bir küresel pazara sunabilirler; böylece hem ihracat yapan şirketlerin büyümesi sağlanır, hem de ithalat yoluyla tüketicilere daha fazla ürün çeşitliliği sunulur.

 

Rekabetin ArtmasıUluslararası ticaretin artması, yerel işletmelerin küresel piyasada rekabet etmelerini gerektirir. Bu da bir yandan verimliliği, inovasyonu ve kaliteyi artırma çabalarını teşvik ederken, diğer yandan yerel firmalar için rekabet baskısı da yaratır ve bazı sektörlerdeki yerel işletmeler zorlanabilir. Bu nokta, küreleşmenin yerel firmalar açısından olumsuz yönüdür ve yerelleşmeyi körükleyen bir husustur.

 

Kaynak Dağılımının Optimizasyonu: Küreselleşme, ülkelerin rekabet avantajlarına göre üretim yapmalarını ve bu şekilde kaynaklarını daha verimli kullanmalarını teşvik eder. Küreselleşme, sermaye akışlarının sınırların ötesine geçmesine; şirketlerin, üretim ve dağıtım ağlarını küresel ölçekte genişletmelerini imkan sağlayabilir.

 

Teknolojik Yayılım ve Yenilik: Küreselleşme, teknolojik yeniliklerin ve bilgi birikiminin hızla yayılmasını sağlayarak ülkelerin ve işletmelerin daha verimli üretim yöntemleri geliştirmelerine ve teknolojik gelişmeleri daha hızlı benimsemelerine olanak tanır.

 

Tedarik Zincirlerinin Küreselleşmesi: Tedarik zincirlerinin uluslararası boyutta genişlemesi küreselleşmeyle hızlanır. Yaratılan küresel tedarik zincirleri, üretim süreçlerinin farklı ülkelere yayılmasını sağlar. Ürünler, birden fazla ülkede farklı aşamalarda üretilip nihai montaj başka bir ülkede yapılabilir. Böylelikle maliyetler düşürülebilir, ama aynı zamanda tedarik zinciri riskleri ve karmaşıklığı da artar. Bu riskleri minimum seviyeye çekmek isteyen büyük üretici ülkeler, özellikle kimi stratejik ve teknolojik ürünler için yerel üretime yönelmeyi tercih edebilirler.

 

Ekonomik Bağımlılık ve Krizlerin YayılmasıÜlkeler arasındaki ekonomik bağımlılık, küreselleşmeyle daha da artar. Bir ülkedeki ekonomik veya mali kriz, diğer ülkelere de hızla yayılabilir. Bu durum da küresel ekonominin istikrarını ve dayanıklılığını etkileyebilir. Özellikle siyasi istikrarın olmadığı dönemlerde bu tür risklerden daha az etkilenmek için ve hasım ülkelere bağımlı olmamak için ülkeler yerelleşmeye yönelebilirler. 

 

IV. Yakın gelecekte küreselleşmede neler yaşanabilir?

 

Küreselleşmenin önümüzdeki dönemde nasıl evrileceğini öngörmek karmaşık bir süreç olmakla birlikte aşağıda zikredeceğimiz bazı temel eğilimler ve faktörler, bu dönüşümün ana hatlarını şekillendirebilir. 

 

Dijital Küreselleşme

 

  • Dijital Ekonomi ve E-Ticaret: Dijitalleşme, küreselleşmenin ana itici güçlerinden biri olmaya devam edecek görünmektedir. E-ticaret platformları ve dijital hizmetler, fiziksel sınırların ötesinde ticareti ve iş birliğini artıracaktır.

 

  • Yapay Zeka ve Otomasyon: Yapay zeka, blok zincir, nesnelerin interneti, robotik ve otomasyon teknolojileri, üretim süreçlerini dönüştürecek; küresel ticaret ve işbirliği dinamiklerini değiştirebilecek; tedarik zincirlerini yeniden şekillendirecektir. 

 

Yeşil Küreselleşme

 

  • İklim değişikliği ve çevresel bozulma, küreselleşmenin sürdürülebilirlik odaklı bir dönüşüm geçirmesini zorunlu kılacak; yenilenebilir enerji, döngüsel ekonomi ve yeşil teknolojiler bu süreçte ön plana çıkacaktır. Uluslararası çevresel anlaşmalar ve yerel hükümetlerin çevresel düzenlemeleri, küresel ticaretin ve üretimin sürdürülebilirlik ilkelerine uygun olmasını teşvik edecektir. 

Yerel ve Bölgesel Ekonomiler

 

  • Yerelleşme ve Bölgeselleşme: Küreselleşmenin bazı olumsuz etkileri ve tedarik zincirlerindeki kırılganlıklar, yerelleşme ve bölgeselleşme trendlerini güçlendirebilecektir. Ülkeler, stratejik öneme sahip ya da az bulunan kimi ürünlerin üretimini yerelleştirmeye ve bölgesel ticaret blokları oluşturmaya yönelebilecektir. Artık daha çok duymaya başladığımız near shoring, friend shoring kavramlarıyla şekillenen dost, yakın ve müttefik ülkelerden ürün tedariki konsepti bunun bir yansımasıdır. 

 

  • Çok Merkezli Dünya: Küresel ekonomik güç merkezleri çeşitlenecek ve çok merkezli bir ekonomik yapı ortaya çıkabilecektir. Çok yakın bir gelecekte Çin, Hindistan, Endonezya, Brezilya gibi yükselen ekonomiler, küresel ekonomik dinamiklerde daha önemli rol oynayacaktır.

 

Sosyal ve Kültürel Dinamikler, sosyo-ekonomik eşitsizlikler

 

  • Kültürel Çeşitlilik ve Etkileşim: Kültürel etkileşimler ve çeşitlilik artacak; ancak aynı zamanda yerel kimliklerin ve kültürel mirasın korunması önem kazanacaktır. Küresel kültürün yanı sıra yerel kültürlerin de değerini vurgulayan bir denge sağlanmaya çalışılacaktır.

 

  • Göç ve Demografik Değişimler: Göç hareketleri ve demografik değişimler, küreselleşmenin sosyo-ekonomik yapısını şekillendirecektir. Nüfusun yaşlanması, göçmen iş gücü ve şehirleşme gibi dinamikler ön plana çıkacaktır.

 

  • Gelir Dağılımı: Küreselleşme, bazı bölgelerde ekonomik büyümeyi teşvik ederken, gelir dağılımındaki eşitsizlikleri de artırabilecektir. Bu durum, sosyal huzursuzlukları ve politik istikrarsızlıkları tetikleyebilir.

 

  • İşsizlik ve Göç: Küresel işgücü piyasalarındaki dengesizlikler, işsizlik oranlarını artırabilir ve göç hareketlerini tetikleyebilir; toplumsal ve siyasi gerilimler ortaya çıkabilir.

 

Jeopolitik ve Ekonomik Güç Dengeleri

 

  • Yeni Jeopolitik Gerilimler: ABD, Çin, Rusya ve Avrupa Birliği gibi büyük güçler arasındaki jeopolitik gerilimler, küreselleşmenin yönünü etkileyecek; ticaret politikalarını ve uluslararası iş birliklerini yeniden şekillendirecektir. 

 

  • Uluslararası İş birliği Eksikliği: Uluslararası iş birliği ve koordinasyon eksikliği, küresel sorunların çözümünü zorlaştırır. Bu nedenle küresel ticaretin ve ekonomik iş birliğinin sürdürülebilirliği için uluslararası iş birliği şarttır.

 

  • Ekonomik ve Ticari Bloklar: Bölgesel ticaret anlaşmaları ve ekonomik birlikler, küresel ticaretin yapı taşları olacak; ekonomik dayanışmayı ve ortaklıkları artıracaktır. Bölgesel iş birlikleri daha öne çıkacaktır.

 

  • Koruyucu Ekonomik Politikalar: Artan korumacılık ve ticaret savaşları, küreselleşmenin hızını yavaşlatabilecek potansiyel taşımaktadır. Uygulanacak korumacı yeni ticaret politikaları, ticaret akışlarını ve yatırımları şekillendirecektir. Son dönemde Çin’deki Batı yatırımlarının azalması bunun işaretleri arasındadır.

 

Sağlık ve Güvenlik

 

  • Pandemi ve Sağlık Güvenliği: COVID-19 gibi pandemiler, küreselleşmenin sağlık boyutunu ve uluslararası iş birliğinin önemi göstermiştir. Küresel sağlık güvenliği ve acil durum hazırlıkları, gelecekte daha önemli hale gelecektir. Ama küresel sağlık sorunları bir yandan bu alanda uluslar arası iş birliğini zorunlu kılarken, bir yandan da ülkelerin içine kapanmasına ve ticaret daralmasına yol açmaktadır

 

  • Teknolojik Eşitsizlik ve Siber Güvenlik Tehditleri: Teknolojik eşitsizlikler, bazı ülkelerin ve toplulukların küreselleşmenin faydalarından yeterince yararlanamamasına neden olabilir. Dijital bölünme, ekonomik ve sosyal eşitsizlikleri derinleştirebilir. Ayrıca, dijitalleşmenin artmasıyla birlikte siber güvenlik tehditleri de büyüyecek; uluslararası siber güvenlik işbirlikleri ve düzenlemeleri, küresel ekonominin güvenliğini sağlamak için kritik öneme sahip olacaktır. Siber güvenlikle ilgili kaygılar, ülkeleri, halen Çin ve Rusya örneklerinde olduğu gibi kendi internet platformlarını ve sosyal medya ağlarını kurmalarına teşvik ederek daha çok yerelleşmeye de çanak tutabilecektir

 

Yabancı sermaye girişi

 

     Küreselleşmenin göstergelerinden birisi de dünyada net yabancı sermaye yatırımlarının seyri ve GDP’ye oranıdır. Dünya Bankası Verilerine göre, 1970’den 2022’ye dek olan süreçte, yabancı sermaye yatırımlarının 2010-2015 döneminin altında kaldığı ve %1,7’lere gerilediği görülmektedir. Burada da Çin’de azalan Batı yatırımlarının önemli payı olduğu açıktır. Yani yerelleşme eğimini bu verilerle de kısmen teyit edebiliriz. Önümüzdeki dönemde uluslararası yatırımların seyri ve daha çok hangi ülkelere yöneleceği küreselleşmenin geleceğini de etkileyecektir. 

 

 

    V.    Sonuç 

 

            Son yüz yılda küreselleşme, savaşlar ve ekonomik krizler gibi kesintilere rağmen genellikle artan bir eğilim göstermiştir. Küresel ticaret, yabancı sermaye ve yatırımlar, kültürel etkileşim ve teknolojik bağlantılar, küreselleşmenin ana göstergeleri olmuştur. Küreselleşme, uluslararası ticareti derinlemesine dönüştürmüştür ve dönüştürmeye de devam etmektedir. Günümüzde ve gelecekte küreselleşmenin yönü, yukarıda belirtilen tehditler ve fırsatlarla şekillenecek ve 21. yüzyılda küreselleşme; dijitalleşme, teknolojik ilerlemeler, sürdürülebilirlik, jeopolitik dinamikler, bölgeselleşme ve sosyal dinamiklerin şekillendirdiği çok boyutlu ve karmaşık bir süreç olmaya devam edecektir. 

 

            Küreselleşmenin geleceği, bu tehditlerin nasıl yönetileceğine ve uluslararası toplumun bu zorluklara nasıl yanıt vereceğine bağlıdır.

            Küresel toplum, bu süreçten en iyi şekilde yararlanmak ve karşılaşılan zorlukları aşmak için iş birliği ve yenilikçi çözümler geliştirmelidir. Ülkeler ve işletmeler, küreselleşmenin getirdiği fırsatları ve zorlukları dengelemek için stratejik ve uyumlu politikalar üretmelidir. Bu politika ve çözümler bulunamadığı takdirde, yerelleşme ve bölgesel bloklaşmalar daha da artacaktır.

[1] https://www.guvenliweb.org.tr/dosya/HQTLP.pdf

[2] https://www.demandsage.com/big-data-statistics/

[3] https://www.wto.org/english/tratop_e/tradfa_e/tradfa_e.htm#III

[4] https://worldmigrationreport.iom.int/msite/wmr-2024 interactive/#:~:text=The%20current%20global%20estimate%20is,percent%20of%20the%20global%20population.

[5] https://www.eurasian-research.org/publication/us-china-trade-war-economic-causes-and-consequences/

[6] https://cepr.org/voxeu/columns/bystander-effect-us-china-trade-war#:~:text=US%20tariffs%20affected%20around%2018,the%20US%20(Figure%201).