BİR BİLENE SORDUK

ÖĞRENME SÜRECİ: POMODORO TEKNİĞİ VE ÖTESİ

UGM

TUĞÇE YAZGAN

Eğitim Uzmanı

Pomodoro tekniği “kısa molalarla birbirinden ayrılan çalışma aralıkları” şeklinde işliyor. Detaylandırırsak; ilgilendiğiniz konuya odaklanma sürenizi 25 dakika belirleyip, ardından 5 dakika molalarla ilerlemelisiniz. Bunu mutlaka bir zamanlayıcı kullanarak yapmalı ve ayırdığınız sürelerde başka bir işle uğraşmamaya özen göstermelisiniz. Bu molalar sırasında aslında beyniniz geri planda aldığınız bilgileri öğrenmeye devam edecektir.

Öğrenmeyi arzulayanların hayali öğrenmeyi öğrenmek, bilgiyi bir an önce kavramak ve mümkünse hiç unutmamaktır. Peki, nedir öğrenmek? Öğrenmeyi nasıl mümkün kılacağız? Nasıl daha kolay ve etkili öğreneceğiz? Öğrenmenin yolları sabit midir, yoksa kişiden kişiye değişir mi? Ya da öğrenmek, doğuştan var olan bir yetenek midir?

 

BEYİN BİLGİYİ İŞLER, DEPOLAR VE GERİ ÇAĞIRIR

Öğrenme süreci birçok bilim insanı tarafından tanımlanmasına rağmen; çoğunluğun vurguladığı şey, bu sürecin benzersizliği ve herkes için farklı çalıştığıdır. Öğrenme, beyinde nöronlar arası yeni bağlantıların oluşmasıdır. Doğumuzdan itibaren yaşantısal deneyimlerle beynimizde milyonlarca sinir ağı oluşur ve tekrar edilen sinir ağları güçlenir. Böylece öğrenme daha kalıcı hale gelmiş olur. Öğrenme sürecinde beyin, duyular aracılığıyla bilgiyi işler, depolar ve gerektiğinde geri çağırır.

 

ODAKLANARAK DAHA HIZLI VE DOĞRU ÖĞRENİLİYOR

Öğrenmeyi, “bireyin bilgi birikiminde ve davranışlarında değişimlerin meydana geldiği süreç” diye düşündüğümüzde, “bir veriyi özgün olarak işleme” durumu ortaya çıkmaktadır. Oakland Üniversitesi'nde öğrenme üzerine çalışan Barbara Oakley'e göre; odaklanma, “öğrenme sürecindeki önemli aracı değişkenlerden biri” ve kişiler odaklandığında daha hızlı ve doğru öğreniyor. Dolayısıyla odaklanmanın etkilendiği durumlarda, örneğin stresin yükseldiği zamanlarda, öğrenme süreci de sekteye uğrayabilmektedir.

 

ODAKLANMA VE UZAKLAŞMA BİRLİKTE HAREKET EDİYOR

Uzun süredir üzerinde çalıştığınız ama tam manasıyla öğrenemediğiniz bir konuyu düşünün. Üzerinde durdukça işlerin karmaşıklaştığını fark edeceksiniz. İşte tam o anda konudan uzaklaşıp farklı bir aktivite yaptıktan sonra tekrar o konuya döndüğünüzde odaklanmanın ve idrak etmenin daha kolay olduğunu göreceksiniz. Oakley, öğrenme sürecinde “odaklanma ve uzaklaşmanın birlikte hareket ettiğini” söyler. Beyin, bilgiyi bu iki sistem arasında gidip gelerek işler. Uzaklaşmış olmanıza rağmen bilişsel süreçte, Oakley'in ‘yayılma’ adını verdiği ağlar çalışır ve alınan bilgilerin “işlenmesi ve öğrenilmesi” devam eder.

 

BEYNİMİZİ TANIMAK, ÖĞRENME SÜRECİNİ VERİMLİ KILIYOR

Oakley, “İnsanlar, çoğu zaman beyninin nasıl öğrendiğini bilmiyor. Beynin nasıl çalıştığını bilmek, kendinize öğrenme konusunda daha doğru yaklaşmanızı sağlayabilir. Daha hızlı öğrenen kişiye kıyasla, daha doğru ve bilgileri unutmayacak şekilde öğrenmeniz mümkün. Beyniniz, onu tanıdıkça daha verimli bir araç haline gelir.” diyor. Buradan yola çıkarak “beynimizi tanımak ve öğrenme sürecimizi verimli kılabilmek” adına deneyebileceğimiz bir yöntem var: “Pomodoro Tekniği”. 1992 yılında F. Cirillo tarafından geliştirilen, bir zaman yönetimi tekniği olarak bilinen bu teknik; verimlilik ve bilişsel öğrenme süreçlerinin birbirleriyle doğrudan ilişkili olduğunu açıklamaktadır.

 

25 DAKİKA ODAKLANMA 5 DAKİKA MOLA…

Pomodoro tekniği “kısa molalarla birbirinden ayrılan çalışma aralıkları” şeklinde işliyor. Detaylandırırsak; ilgilendiğiniz konuya odaklanma sürenizi 25 dakika belirleyip, ardından 5 dakika molalarla ilerlemelisiniz. Bunu mutlaka bir zamanlayıcı kullanarak yapmalı ve ayırmış olduğunuz sürelerde başka bir işle uğraşmamaya özen göstermelisiniz. Zihni tazelemek için konudan uzaklaşıp Oakley’in bahsettiği “yayılmanın” gerçekleşeceği ağlara izin vermek kritik bir nokta. Bu molalar sırasında aslında beyniniz geri planda aldığınız bilgileri öğrenmeye devam edecektir.  

 

BİLGİYİ ALGILAMA STİLLERİ: GÖRSEL, İŞİTSEL VE DOKUNSAL

Öğrenme sürecinde her birey benzer yaklaşımlar izlese de, özellikle “bilgiyi algılama aşamasındaki farklılıklar” kişinin hangi öğrenme alanının baskın olduğu hakkında bilgi verir. Öğrenme stilimizdeki baskın alanlar; görsel, işitsel ve kinestetik (dokunsal) öğrenme diye 3 gruba ayrılır. En sık gözlenen öğrenme stili yüzde 65’le görsel öğrenmedir. Onu yüzde 30’la işitsel öğrenme ve yüzde 5’le kinestetik öğrenme izlemektedir. Hepimiz tüm öğrenme stillerini barındırırız elbette; ancak ağırlıkla bir tanesini kullanır ve öğrenmemizi onun üzerine inşa ederiz.

 

ÖĞRENME STİLLERİNİN ÖZELLİKLERİ…

Öğrenme stillerinin özelliklerini kısaca şöyle özetleyebiliriz:

-Görsel öğrenenler; maddeye bakarak veya okuyarak öğrenirler, yazmayı severler. Bir konuyu bütün olarak anlamak için eğiticinin vücut dilini ve yüz ifadelerini görme ihtiyacı duyarlar.

-İşitsel öğrenenler; sese ve müziğe duyarlıdırlar, daha çok konuşarak, tartışarak öğrenirler. Söylenenleri hatırlamakta güçlük çekmezler.

Kinestetik/dokunsal öğrenenler; fiziksel duyumlara ve dokunmaya önem verirler, devamlı hareket etmek isterler. Hisleriyle hatırlamaya yatkındırlar.  

 

STİLİMİZ ZAMANLA DEĞİŞİKLİĞE UĞRAYABİLİR

Dilerseniz şimdi kendi öğrenme stiliniz üzerine yoğunlaşın. Çocukluğunuzda dokunsal öğrenmeye yatkınken, artık görsel öğrenmenin daha baskın hale geldiğini düşünebilirsiniz. Bu demek oluyor ki, öğrenme stilimiz zaman içerisinde değişikliğe uğrayabilmektedir. Beynimizin bazı duyu organlarından gelen mesajları diğer duyu organlarından gelenlere oranla daha yakından algılıyor olması baskın öğrenme stilimizi ön plana çıkarır. Doğuştan var olan bu stil keşfedildiğinde, yapılan saptama insanın kendisini algılamasında ve başarılı olmasında önemli bir etkiye sahiptir.

 

Bireylerde bir baskın öğrenme stili olmasına karşın, bazen iki veya üç öğrenme stilinin de aktif olduğu da görülebilmektedir. Önemli olan “içinde bulunduğumuz ortamda bizim için en iyi olan” öğrenme stilini keşfedebilmektir.