Enerji ile ilgili kritik minerallere yönelik yüksek talep tedarik zinciri üzerindeki baskıyı artırıyor.
Kobalt, bakır, lityum, nikel ve nadir toprak elementleri gibi kritik mineraller, rüzgâr türbinlerinden elektrikli arabalara kadar, temiz enerji teknolojileri üretiminde çok önemli bir rol oynamaktadır. Son 20 yılda enerjiyle ilgili kritik minerallerin yıllık ticareti 53 milyar ABD dolarından 378 milyar ABD dolarına yükselmiştir. Ancak temiz teknoloji ürünlerine yönelik yüksek talep, bu minerallerin tedarik zincirleri üzerinde ciddi baskı oluşmasına neden olmaktadır.
Kritik mineraller özellikle elektrikli otomobiller için batarya üretiminde talep görmektedir ve her bir batarya 200 kg kadar kritik mineral gerektirmektedir. Batarya sektörü küresel kobalt talebinin yüzde 70'inden sorumludur. Ayrıca alüminyum, bakır, lityum, nikel ve nadir toprak elementlerine de ihtiyaç duymaktadır. Yeşil hidrojen üretimi için çok önemli olan elektrolizörler, dünyanın en nadir ve en pahalı metallerinden ikisi olan platin ve iridyum da dahil olmak üzere çeşitli kritik minerallere ihtiyaç duymaktadır. Nadir toprak elementleri, özellikle enerji verimliliği en yüksek olanlar başta olmak üzere, birçok elektrikli makinede hayati bir bileşen olan mıknatıslar için gereklidir.
Dolayısıyla düşük karbonlu bir ekonomiye geçiş için, enerji ile ilgili kritik mineraller birçok ekonomi tarafından temel bir bileşen olarak kabul edilmektedir. Bu blog yazısı, işlenmemiş minerallerin bulunduğu tedarik zincirinin yukarı akış kısmına odaklanmaktadır. İşlenmiş mineraller, üretilen bileşenler ve bu minerallerle yapılan ürünler analize dahil edilmemiştir.
Kritik minerallerin ticareti son yirmi yılda yıllık ortalama yüzde 10'luk bir büyüme oranıyla artmıştır. Fakat COVID-19'un neden olduğu çöküşün ardından ticaretin toparlanmasıyla 2021'de büyüme yüzde 37'ye yükselmiştir. Rodyum, iridyum, rutenyum ve osmiyum gibi platin grubu metallerin (PGM) ticaretinde önemli bir artışla birlikte ithalat değeri son beş yılda neredeyse iki katına çıkarak, 2017'deki 212 milyar ABD dolarından 2022'de 378 milyar ABD dolarına yükselirken, bu metaller 2017'den bu yana yıllık yüzde 72'ye varan büyüme oranları kaydetmiştir. Helyum ve lityum da 2017'den bu yana yüzde 53'e varan etkileyici yıllık büyüme oranı kaydetmiştir.
Son beş yılda PGM, nadir toprak elementleri ve diğer minerallerin ticareti neredeyse iki katına çıkarak 2022 yılında toplam 219 milyar ABD doları değerine ulaşmıştır.
Bakır ithalatında, 2002'den bu yana yıllık ortalama yüzde 15'lik bir artış görülmüş, son beş yılda ise, yüzde 12'lik bir artış kaydedilmiştir. Bu büyüme büyük ölçüde emtia fiyatlarındaki artıştan ve iki büyük ithalatçı olan Çin ve Japonya'nın artan ithalatından kaynaklanmaktadır. Çin'in ithalatı 2002'den bu yana yüzde 24 artarken, Japonya'nın ithalatı yıllık ortalama yüzde 10 artış göstermiştir. Bu iki ekonomi birlikte dünya bakır ithalatının yaklaşık yüzde 72'sini oluştururken, Çin tek başına yaklaşık yüzde 60'ını temsil etmektedir. Ancak 2022 yılında bu artış eğilimi devam etmemiş, başlıca bakır ithalatçıları için büyüme hafif bir düşüş göstermiştir.
Çin'in lider konumu özellikle bakır ithalatında dikkat çekicidir ve bu alanda diğer ekonomilerin ithalatını çok fazla aşmaktadır. Çin aynı zamanda 17 "toprak, taş ve cevher minerali" ithalatının 13'ünde lider konumdayken, Avrupa Birliği PGM (Portable Gray Map), nadir toprak ve diğer minerallerde dünyanın en büyük ithalatçısıdır ve onu sırasıyla ABD, Çin ve Japonya takip etmektedir.
İhracat
Şili, 2022 yılında küresel ihracatın yüzde 11'ini oluşturarak dünyanın önde gelen kritik mineral ihracatçısı olmuştur. Şili’yi sırasıyla; Güney Afrika (yüzde 10), Avustralya, Peru ve Rusya Federasyonu (hepsi yüzde 6) takip etmektedir.
Güney Afrika, 2022 yılında yüzde 13'lük küresel pay ile PGM (Portable Gray Map), nadir toprak elementleri ve diğer minerallerin ana ihracatçısı konumda yer almıştır. Aslında, PGM esas olarak Güney Afrika, Rusya Federasyonu ve Amerika Birleşik Devletleri'nde çıkarılırken, nadir topraklar çoğunlukla Çin ve Amerika Birleşik Devletleri'nde çıkarılmaktadır. Avrupa Birliği ise, manyezit ve baritte de önemli bir küresel üreticidir.
Sonuç
Son beş yılda işlenmemiş kritik minerallerin ticaret değerinde bir hızlanma görülmüştür. Dubai'de düzenlenen 2023 COP28 İklim Değişikliği Konferansı'nda yenilenebilir enerji üretiminin üç katına çıkarılmasına yönelik son taahhütler ve sera gazı emisyonlarının azaltılmasında ve Paris Anlaşması'nın küresel sıcaklık artışının 1,5 santigrat derece sınırında kalması hedefinin sürdürülmesinde rol oynayacak olan elektrikli araçlara yönelik eğilim, enerjiyle ilgili kritik minerallere yönelik talebin artmasına yol açmaktadır. Bu artan talebe cevap verebilmek için gelecekte kritik minerallerin mevcudiyetini çeşitlendirmek için özel çabalara ihtiyaç duyulacaktır. Bu anlamda açık ticaret, düşük karbon ekonomisine sürdürülebilir bir geçişi desteklemeye yönelik kolektif çabada önemli bir unsur olabilir.
Kaynak: https://www.wto.org/english/blogs_e/data_blog_e/blog_dta_10jan24_e.htm