Krize Dayanıklı Kalkınma Finansmanı
UNCTAD'ın 2023 yılı En Az Gelişmiş Ülkeler (EAGÜ) Raporu'na göre, küresel olarak dünyanın en kırılgan 46 ülkesinin karşı karşıya olduğu kritik mali zorlukların acilen ele alınması gerekmektedir.
Çoklu küresel krizler, iklim acil durumu, artan borç yükleri, mallara bağımlılık ve Kayıp ve Hasar Fonlarına (KYH) yönelik azalan yabancı yatırımlar, bu ülkelerin mali durumlarını zorlayarak düşük karbonlu bir geçiş de dahil olmak üzere Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH'ler) doğrultusunda ilerlemelerini tehlikeye atmaktadır.
BM 28. İklim Değişikliği Konferansı'nda (COP28) ilk kez görücüye çıkacak olan Kayıp ve Hasar Fonu’nun, (LCD- Lost and Damage Fund) ana yararlanıcılar arasında yer alması, yeterli kaynağın mevcut olması ve ödemelerin hızlı bir şekilde yapılması halinde oyunun kurallarının değişebileceği düşünülüyor. Ancak bu ülkelerdeki finansman gereksinimleri, iklim sorunlarının çok ötesine geçerek daha geniş ekonomik ve sosyal sorunları da kapsayabilir. Bu çerçeve de rapor, acilen bu ülkelerdeki borç krizine kalıcı, çok taraflı bir çözüm bulunması ve ihtiyaç duydukları kalkınma ve iklim finansmanının harekete geçirilmesi çağrısında bulunuyor. Ayrıca, ulusal kaynakların harekete geçirilmesinde ve finansal akışların bu ülkelerde yeşil bir yapısal dönüşüme yönlendirilmesinde yerel aktörlerin, özellikle de merkez bankalarının oynayabileceği önemli rolün altını çiziyor.
Finansman Açıklarının Kapatılması
Kayıp ve Hasar Fonunun Mali Alanının Genişletilmesi
Kayıp ve Hasar Fonu mali alanlarının daralması, kalkınma politikalarını uygulama kabiliyetlerini sınırlamaktadır. Bu da dış borçları ödemek ile sağlık, iklim ve eğitim eylemlerine yatırım yapmak arasında seçim yapmaya zorlamaktadır. Mali alan aslında bir hükümetin kamu gelirlerindeki düşüşleri absorbe etme kapasitesidir. Bu çerçevede bakacak olursak, COVID-19 salgını, iklim acil durumu ve dünya çapında gıda ve enerji fiyatlarındaki artışları tetikleyen Ukrayna savaşı gibi küresel krizler nedeniyle mali alan iyice daralmıştır.
En az gelişen ülkelerdeki 15 milyon kişi daha pandemiden bu yana aşırı yoksulluğa düşerken, darbeyi hafifletmek için EAGÜ'ler sosyal güvenlik ağlarını ve ekonomik desteği güçlendirmek amacıyla borçlanmaya gitti. Bu da daha fazla harcama yapılmasına neden oldu. Dolayısıyla EAGÜ’lerin özellikle kamu kaynaklarından uygun fiyatlı ve uzun vadeli uluslararası finansmana daha iyi erişebilmelerini sağlamak için uluslararası toplulukların acil ve cesur adımlar atmasının ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Özellikle dış mali destek ile birlikte, EAGÜ'lerin iç kaynak seferberliğini de geliştirmesi vergi oranlarının düşmesi hususunda oldukça etkili olacaktır. Örneğin, diğer gelişmekte olan ülkelerde ,3 ve gelişmiş ülkelerde #,2 olan medyan vergi/GSYH oranı 2020 yılında ,6 olmuştur.
Küresel Finans Sisteminin Oluşturulması
EAGÜ'ler İçin Çalışma
Uluslararası finansal yapı, az gelişmiş ülkeler için uygun, özel olarak tasarlanmış ve hedeflenen finansal mekanizmalardan yoksundur. Bunu yanı sıra, COVID-19 sonrası reformlar da beklentilerin altında kalmıştır. Ayrıca uluslararası iklim finansmanı ve resmi kalkınma yardımına ilişkin vaatler ve taahhütler de yerine getirilmemiştir. Bu da EAGÜ'lerin erişebileceği dış finansmanın pahalı, yetersiz, ekonomik ve politik sorunlarla birlikte gelmesine neden olmaktadır. Devam eden küresel krizlerin ortasında, ihtiyaçlar artarken, UNCTAD hesaplamaları, ülkelerin ekonomilerine göre, EAGÜ'lerin Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşmak için kişi başına en yüksek maliyeti taşıdığını göstermektedir. Rapor, uluslararası kaynakların iki taraflı veya çok taraflı, kamu veya özel olmasına bakılmaksızın, EAGÜ'lerin kendilerini etkileyen kalkınma finansmanı kararları üzerindeki sınırlı etkisinin altını çizmektedir. Örneğin, EAGÜ'ler Dünya Bankası'nın oy haklarının sadece %4'ünü temsil ederken, 2021 yılında Uluslararası Para Fonu'nun, ihraç ettiği özel çekme haklarının %2,5'inden daha azını almıştır.
Rapor, EAGÜ'ler için etkili iklim ve kalkınma finansmanının üç temel boyutunun ele alınması gerektiğini vurgulamaktadır: Bunlar; miktar, uygunluk ve erişimdir. Bu bağlamda tüm fonlar gerekli ölçekte mevcut olmalı ve düşük maliyetli araçlarla sağlanmalıdır.