Başta gelişmekte olan piyasalar, küresel kur dalgalanmalarına karşı direnç gösterse de önümüzdeki süreçte piyasaları daha zorlu zamanlar bekliyor olabilir.
Küresel faiz oranları, özellikle de uzun vadeli devlet tahvilleri faiz oranları, son aylarda değişkenlik göstermiştir. 10 yıllık ABD Hazine tahvillerinin getirisi, ekim ayında son 16 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 5'ten aşağıya doğru bir grafik izlemesinin hemen ardından, tekrar yükselişe geçmiştir. Bununla beraber, diğer gelişmiş ekonomilerdeki faiz oranı hareketleri de olağanüstü bir seviyede ilerlerken, gelişmekte olan piyasa ve ekonomilerde ise, çok daha ılımlı faiz oranı hareketleri görülmüştür.
IMF’nin son Küresel Finansal İstikrar Raporu, bu konuya daha uzun vadeli bir bakış açısı getirerek, Latin Amerika ve Asya'daki gelişmekte olan piyasaların 10 yıllık devlet tahvili getirilerinin ABD faiz oranlarına ortalama duyarlılığının, 2013'teki azalan faiz ile karşılaştırıldığında, mevcut para politikası sıkılaştırma döngüsünün sırasıyla üçte iki ve beşte iki oranında azaldığını belirtti.
Her ne kadar düşük duyarlılık kısmen son iki yılda gelişmiş ekonomilerin ve gelişmekte olan piyasaların merkez bankaları arasındaki para politikası farklılığından kaynaklanıyor olsa da yine de ekonomi literatüründe gelişmiş ekonomilerin faiz oranlarından, gelişmekte olan piyasalara doğru büyük yayılmalar olduğunu gösteren bulgulara meydan okumaktadır. Özellikle Asya'daki büyük gelişmekte olan piyasalar, geçmiş deneyimlere dayanarak beklenenden daha fazla küresel faiz oranı oynaklığından izole olmuştur.
Grafik 1
Bu dalgalanma döneminde başlıca gelişmekte olan piyasalardan başka dayanıklılık işaretleri de bulunmaktadır. Döviz kurları, hisse senedi fiyatları ve ülke faiz farkları ılımlı bir aralıkta dalgalanmıştır. Daha da dikkat çekici olan, yabancı yatırımcıların, 2022 gibi yakın bir tarih de dahil olmak üzere, küresel faiz oranı oynaklığındaki artışların ardından büyük çıkışların yaşandığı geçmiş dönemlere nazaran, tahvil piyasalarını terk etmemiş olmalarıdır.
Tabi bu dayanıklılık sadece iyi şanstan kaynaklanmıyor. Birçok gelişmekte olan piyasa, dış baskıları azaltmak ve politika çerçevelerini geliştirmek için yıllarını harcadı. Bu çerçevede son yirmi yılda ilave döviz rezervleri oluşturdular. Ayrıca birçok ülke döviz kuru düzenlemelerini iyileştirdi ve döviz kuru esnekliğine doğru ilerledi. Önemli döviz dalgalanmaları birçok durumda makroekonomik istikrara katkıda bulundu. Bu sayede kamu borcunun yapısı da daha dirençli bir hale gelmiş ve hem yerli tasarruf sahipleri hem de yerli yatırımcılar yabancı sermayeye bağımlılığı azaltarak, yerel para birimi varlıklarına yatırım yapma konusunda kendilerine daha fazla güvenir hale gelmiştir.
Yüksek finansman maliyetleri gelişmekte olan piyasa varlıklarına ilişkin riskleri yansıtırken, bu varlıkların dolar getirileri, bu yüksek faiz ortamında benzer gelişmiş ekonomilerin varlıklarının gerisinde kalmıştır. Örneğin, yüksek getirili veya daha düşük dereceli ihracatçılara ait gelişmekte olan piyasa tahvilleri son dört yılda net olarak yaklaşık yüzde sıfır getiri sağlarken, ABD yüksek getirili tahvilleri yüzde 10 getiri sağlamıştır. Banka dışı kuruluşlar tarafından düşük notlu ABD şirketlerine sağlanan özel kredi olarak adlandırılan krediler ise, daha da fazla getiri sağlamıştır. Tabi bu varlık sınıfları arasında yatırıma izin veren yetkilere sahip yabancı yatırımcılar, gelişmiş ekonomilerde daha kârlı alternatif varlıklar bulabildiğinden, getirilerdeki büyük farklılıklar gelişmekte olan piyasaların dış finansman beklentileri için iyiye işaret olmayabilir.
Grafik 2
Yükselen piyasa ve öncü ekonomiler için bu zorluklar politika yapıcıların yakın ilgisini gerektirirken, aynı zamanda birçok fırsat da sunmaktadır. Yükselen piyasalar, gelişmiş ekonomilere kıyasla önemli ölçüde büyüme oranlarına sahip olmaya devam ederken, hisse senedi ve tahvil piyasalarına sermaye akışları güçlü seyretmektedir. Böylece birçok ülkede politika çerçeveleri de iyileşmektedir. Dolayısıyla, pandemiden bu yana küresel yatırımcılar için önem arz eden, büyük gelişmekte olan piyasaların dayanıklılığı devam edebilir.