Medya

Gümrük Cezalarının Evrimi ve Orantısızlığı

Gümrük Cezalarının Evrimi ve Orantısızlığı

Gümrük cezaları, gümrük kabahatleri veya gümrük suçları kavramı, gümrük iş ve işlemlerinde yapılan mevzuata aykırı davranışa karşılık adli veya idari yaptırımları ifade eder. Bugünkü haliyle, gümrük suçu adli, gümrük kabahati veya gümrük cezaları ise idari yaptırımları kapsar.

AB Gümrük Kodu’nda ceza hükümleri yer almamakta, diğer bir deyişle gümrük cezaları konusunda AB’nin ortak uygulaması bulunmamaktadır. Bu nedenle Gümrük Kanunu’nda yer alan para cezalarını, Gümrük Birliği’nden kaynaklanan AB Gümrük Kodu’na uyum nedeniyle değil ülkemizin geleneksel ve ulusal ihtiyaçları belirlemiştir.

Yine de gümrüklerde uygulanan cezai hükümleri esas itibarıyla Gümrük Birliği öncesi ve sonrası olarak ayırmak yanlış olmaz.

Cezaların evrimi

Gümrük Birliği öncesinde gümrüklerle ilgili cezalar, özel nitelikte ceza kanunu özelliğini taşıyan 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun’la, idari para cezaları ve bu cezalara ilişkin usul ve uygulama hükümleri ise 1615 sayılı Gümrük Kanunu’yla düzenlenmişti. Genel olarak benzeri hükümlerin yer aldığı bu iki cezanın uygulanmasında çatışan alanlar oluşmaktaydı. Çatışan alanlar ya her iki kanunun uygulanması ya da sübjektif değerlendirme ile idarenin karar vermesi yoluyla yönetiliyordu. Burada temel alınan ana unsur, kasıt unsurunun olup olmadığıydı. Aynı fiil için kasıt unsurunun varlığının anlaşılması halinde Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuluyor, kastın olmadığı sonucuna varılırsa Gümrük Kanunu’na göre para cezası düzenleniyordu. Ancak, bir kanaate ulaşılamaması veya takdir yetkisi kullanılmaktan çekinilmesi halinde,   kastın adli makamlarca tespit edilebileceği gerekçesiyle iki Kanun hükmü aynı anda uygulanıyor, Gümrük Kanunu’na göre alınan para cezası emanete alınıyordu.

2003 yılında, kaçakçılık suçları günün şartlarına uygun hale getirilerek daha liberal yapıya kavuşturuldu ve 1918 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılarak 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu yürürlüğe kondu. Türk Ceza Kanunu yeniden düzenlenerek suçların ve kabahatlerin ayrıştırılması ve 30/3/2005 tarihli 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe konması sonrasında, 4926 sayılı Kanun’un tekrar bu yeni duruma göre revize edilmesi gerekti. Bu revize, 21/3/2007 tarihli, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ile yapılarak, fiiller; suç ve kabahat olarak ayrıştırıldı ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu yürürlükten kaldırıldı.

Orantısızlık

Bu kez hem Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nda hem de Gümrük Kanunu’nda kabahat fiillerine cezalar düzenlenmiş oldu. Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na göre verilen para cezalarına ilişkin kararlarını Cumhuriyet Savcısı verirken, Gümrük Kanunu’na göre verilen ceza kararlarını gümrük idare amiri verir duruma geldi. Bu kararlara itiraz merci olarak birinde adli yargı, diğerinde ise idari yargı makamları belirlendi. Üstelik aynı fiil tanımı her iki kanunda da benzeri şekilde yer almaktaydı. 

Bu sorun 2013 yılında yapılan düzenlemeyle kısmen düzeltildi. Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nda yer alan kabahatler Gümrük Kanunu’na aktarıldı ve tek bir merciinin uygulama alanı haline getirildi. Ancak, bu aktarım esnasında, ceza uygulanmasına esas alınan bedel Gümrük Kanunu’nun yapısına uygun olarak revize edilmediği gibi ceza miktarında da indirim uygulanmadı, üstelik yeni idari yaptırımlar eklendi. Kasıt unsuru da ortadan kalktığı için cezaların hafifletilmediği tam tersine ağırlaştırıldığı yönünde eleştiriler ve yakınmalar oldu. Bu şikâyet hiç bitmedi ve hala devam ediyor.

Bugün itibariyle hala gümrük işlemleriyle ilgili aynı fiil, bir taraftan Gümrük Kanunu uyarınca kabahat, diğer taraftan Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu uyarınca kaçakçılık suçu olabilmektedir.

Gümrük kabahatleri karşılığı genellikle parasal nitelikte bir yaptırımdır. Ancak, bu parasal yaptırım, bir ceza hukuku yaptırımı olan “adlî para cezası” değil; idari yaptırım olarak “idarî para cezası” niteliği taşımaktadır. İdari nitelikteki “para cezası”, bir uyarı fonksiyonu gördüğü gibi, kamu açısından oluşmuş olan zararın giderilmesi amacına da hizmet edebilir. Bu nedenle, idari para cezasının esas olarak eksik ödenen verginin katları olması daha uygundur. 

Vergi kaybına neden olan cezalar, işlenen fiil sonucunda vergi kaybının oluştuğu durumda uygulanacak cezalardır. Örneğin; eşyanın kıymetinin gerçek kıymetten düşük olarak beyan edilmesi ve bu beyan sonucunda eksik vergi tahakkuk etmiş olması durumu. Vergi kaybına neden olan cezalar genel olarak, eksik tahsil edilen verginin katları şeklinde düzenlenmiştir. “Vergilerin üç katı ceza alınır” şeklinde düzenleme buna örnektir. 

Ancak, vergi kaybı olup olmadığına bakılmaksızın, eşyanın ithalinin veya ihracının yasaklamaya veya kısıtlamaya tabi olduğu ve işlenen fiille bu yasaklama veya kısıtlamanın aşıldığı durumlarda, eksik vergi değil gümrüklenmiş değerin katları şeklince ceza miktarı belirlenmiştir. Bazen sadece eşyanın beyana uygun olmaması durumunda bile gümrüklenmiş değer bazlı ceza uygulanmaktadır. Genel olarak, gümrük mevzuatında fiile karşılık uygulanan cezanın orantısız olduğu konusunda eleştiri konusu olan cezalar, bu cezalardır. Bu cezaların, genellikle Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’ndan Gümrük Kanunu’na aktarılan cezalar olduğunu belirtmekte fayda görmekteyiz.

Uluslararası sözleşmeler

Uluslararası gümrük uygulamalarında, gümrük cezaları tespitinde esas alınacak ölçü, eşyanın vergileridir. Çünkü gümrük suçunu esas itibariye vergi ödememek için yapılan eylemler oluşturmaktadır. Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nda yer alan kabahat fiillerinin bu kanundan çıkarılarak Gümrük Kanunu’nda düzenlenmesi esnasından, ceza hükümlerinde değişikliğe gidilmediği için bu prensip bozulmuştur. Gümrük Kanunu’nda yer alan bazı cezaların miktarlarının belirlenmesinde vergi miktarı değil, eşyanın kendisinin bedelinin de içinde olduğu gümrüklenmiş değer esas alınmıştır. Bu durum yukarda belirtildiği gibi fiile uygulanan cezanın orantısızlığını doğurmuştur.

Bu konuda şu iki düzenleme okunduğunda uygulamamızın uluslararası hukuka uygun olmadığını ortaya koymaktadır:

- 28.10.2005 tarihli, 5426 sayılı Kanun’la onaylanan 7/3/2006 tarihli, 2006/10160 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı katılmamız uygun bulunan “Gümrük Rejimlerinin Basitleştirilmesi ve Uyumlaştırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme Hakkında Değişiklik Protokolü” 

“3.39. Standart

Gümrük, hataların kasıtlı olmadığına ve hile niyeti ya da ağır ihmal bulunmadığına kanaat getirdiği takdirde hatalar için büyük cezalar yüklemez. Söz konusu hataların tekrar edilmesini önlemek için gerekli olduğunu düşünürse ancak amacı aşmayacak şekilde bir ceza yükleyebilir.”

- 15/1/2016 tarihli ve 6662 sayılı Kanunla onaylanan ve 29/2/2016 tarihli, 2016/8570 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla uygulamaya konulan "Dünya Ticaret Örgütü’nü Kuran Marakeş Anlaşması’nı Tadil Eden Protokol" ile söz konusu Protokolün ekinde yer alan ilişik "Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşması"

“3 Ceza Disiplinleri

3.3 Verilen ceza, vakıanın maddi bulgu ve şartlarına dayanmalı ve ihlalin derecesi ve ciddiyeti ile orantılı olmalıdır.”