Medya

Yönetim Kurulu Üyemiz H. Cahit SOYSAL' ın Dahilde İşleme Rejimi’nin İhracata Katkısı Başlıklı Yazısı, 22.05.2023 Tarihinde Tarihinde Nasıl Bir Ekonomi'de Yayımlandı

Yönetim Kurulu Üyemiz H. Cahit SOYSAL' ın Dahilde İşleme Rejimi’nin İhracata Katkısı Başlıklı Yazısı, 22.05.2023 Tarihinde Tarihinde Nasıl Bir Ekonomi'de Yayımlandı

4458 sayılı Gümrük Kanunu’nda sıralanan gümrük operasyonları 8 ayrı gümrük rejimi altında yer almaktadır. “Ekonomik Etkili Gümrük Rejimleri” başlığı altında yer alan “Dahilde İşleme Rejimi” (/DİR) gerek Türkiye’de gerekse diğer ülkelerde en sık başvurulan gümrük rejimlerinden birisi olarak ön plana çıkmaktadır.

Türkiye’nin 2022 yılı toplam ihracatı 254,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu ihracat içinde DİR kapsamında yurda getirilen girdi ise A oranını buldu. Bir başka anlatımla, ihracatımızın 104,2 milyar doları başka ülkelerden getirilerek DİR kapsamında ithal edilerek üretime sokulan girdilerden oluşuyor.

“Neden ihracat ürünlerimizin tüm girdilerini yurt içinden temin etmiyoruz?” sorusunun basit bir yanıtı var: ölçek ekonomisi. Eğer bir girdi binlerce kilometre uzaktan çok daha uygun fiyatlarla temin edilip yurda getiriliyor ve üretime sokuluyorsa, bunun nedeni yerli girdilerin daha yüksek fiyatlarla satılması ve iç piyasadan hacim olarak bu ölçüde girdi temin etme olanağının bulunmamasıdır.

Konu eğer küresel ekonominin bir aktörü olmak veya içine kapalı bir ekonomik model yaratmak arasında tercih olarak ortaya konulmuyorsa, DİR’e küresel ekonomi bakış açısıyla yaklaşmak gerekmektedir.

Elbette ihracatımız olabildiğince yerli katma değer yaratılan ürünlerle artırılmalıdır. Ancak, küresel ekonominin bir aktörü iseniz, nihai ürününüzün girdilerinin yerli veya yabancı olmasına odaklanmak yerine, ihracat değerlerinizi 5 dolar/kg veya daha yüksek seviyelere taşımayı hedeflemelisiniz.

Bürokrasi karmaşıklığı

Bu bakımdan, “DİR’i etkin bir şekilde kullanan bir ülke miyiz?” sorusuna yanıt aramanın daha gerçekçi olacağı düşünülmelidir.

Her konuda olduğu gibi, DİR’i de bürokrasi batağına sokma konusunda bir eksiğimizin olmadığını belirtmek gerekir. Bunu açık bir şekilde görebilmek için 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun dayanağını oluşturan Avrupa Birliği Ortak Gümrük Kodu’nda (AB-OGK’da) yer alan hükümler ile bizim DİR’imizi karşılaştırabiliriz.

- AB-OGK’na göre DİR konusu olamayacak eşya bir liste halinde AB Komisyon Regülasyonu olarak yayımlanmakta ve üye ülkelerin gümrük idareleri bu eşyanın DİR kapsamında Topluluk Gümrük Bölgesi’ne girmesine izin verilmemektedir. Liste kapsamı dışında kalan DİR izin talepleri başvuruda bulunan lokal gümrük idareleri tarafından karşılanmaktadır. Türkiye’de ise tekstilde tela, etiket, düğme, fermuar, çıtçıt, şerit, kordela gibi yardımcı maddelerin DİR kapsamında ithali işlemi ile kıymetli maden ve taş işleme, eşyanın yenileme ve boyanması ya da onarım işlemleri için başvurulan gümrük müdürlükleri tarafından “Dahilde İşleme İzni” verilmekte; geri kalan her eşya için İhracat Genel Müdürlüğü tarafından firma bazında “Dahilde İşleme İzin Belgesi” düzenlemektedir. Bir başka anlatımla, AB’de Dahilde İşleme İzinleri ve taahhüt kapamaları başvurulan gümrük müdürlükleri tarafından gerçekleştirilirken, Türkiye’de izin bir genel müdürlükçe, taahhüt kapatmaları ise ilgili bölge müdürlüklerince gerçekleştirilmektedir.

Cevabı bilinmeyen sorular çok

- AB-OGK’da “Döviz Kullanım Oranı” (DKO) ve bu oranı sağlama zorunluluğu diye bir düzenleme yok iken, Türkiye’deki uygulamada bu bir zorunluluk olarak ihracatçıların önüne konulmaktadır. “Döviz kullanım oranı” dahilde işleme izin belgesi/dahilde işleme izni kapsamındaki CIF ithal (yurt içi alımlar hariç) tutarının FOB ihraç tutarına olan yüzde oranı anlamına gelmektedir. Örneğin, teksil sektörü için döviz kullanım oranı e olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda Dahilde İşleme İzin Belgesi ile 650 bin dolar tutarında CIF ithal girdi getirilmiş ise devlet bu ihracatçının 1 milyon dolar tutarında FOB ihracat yapmayı taahhüt etmesini beklemektedir. Eğer ihracat 900 bin FOB/ dolar olarak gerçekleşirse DKO = 650.000 : 900.000 = r oranında döviz kullanıldığı gerekçesiyle, devlet ihracatçıdan taahhüt edip de gerçekleştiremediği 100 bin dolar için gümrük vergisi ve KDV’yi cezalı olarak tahsil etmektedir. Şimdi sormak gerekmez mi: “Yahu ihracatçı daha yüksek fiyatlardan ihracat yapmak istemeyecek kadar aptal mı? Serbest piyasada oluşan fiyatlarla satış yaparak ayakta kalmak durumunda olan ihracatçı karşı ülkedeki alıcıya nasıl fiyat dikte edebilir? Kaldı ki, Türkiye’de döviz konvertibl değil mi ki ihracatçıya dövizi devlet tahsis etmiş gibi DKO gibi zorunluluklar ihracatçının önüne konulur?” Cevabı bilinmeyen sorular böyle uzar gider.
- AB-OGK’na göre, Topluluk Gümrük Bölgesi’ne getirilen DİR kapsamında ithal eşya ile ilgili olarak gümrük vergileri karşılığında farklı teminat oranları uygulanmaktadır. Ancak genel uygulama “Authorized Economic Operator” (AEO) statüsünü edinenlerden %1 oranında teminat alınması şeklinde yürütülmektedir. Türkiye’deki teminat uygulaması ise ihracatçının statüsüne, büyüklüğüne göre değişmektedir. Örneğin, önceki iki yıl içinde yıllık 25 milyon dolar ihracat yapanlardan %1, aynı dönemlerde yıllık 5-25 milyon dolar aralığında ihracat yapıp Onaylanmış Kişi Statüsü edinenlerden %5, sektörel dış ticaret şirketlerinden oranında teminat alınmakta; bu kapsam dışında kalan geniş bir kesimde vergiler tutarında zorunluluğu getirilmektedir. Bu durum, özellikle banka teminat mektubu limitleri sınırlı olan ihracatçılara ciddi zorluklar yaratmaktadır.

Ağır bürokrasi ile ihracatçının ayağına dolanmış

Bu belli başlı bürokrasi yaratan düzenlemeler dışında, DİR için oluşturulmuş yüzlerce sayfa bürokrasi yaratıcı genel düzenleyici alt mevzuata bir yazı içinde değinme olanağının bulunmadığı da bir gerçektir.

DİR’in ihracat potansiyelinin artışı için güçlü bir itici güç yarattığı tüm dünyada kabul edilmiştir. Türkiye’de üretilemeyen, üretilse de küresel rekabete uygun olarak fiyatlandırılamayan girdiler, DİR kapsamında rahatça ihraç ürünlerimizin bünyesinde kullanılabilmektedir. Gelin görün ki, böylesine güçlü bir ekonomik etki yaratan gümrük rejimi Türkiye’de bağlamından uzaklaştırılmış ve yarattığı ağır bürokrasi ile ihracatçının ayağına dolanmış durumdadır.

 Yazının Pdf Formatı İçin Tıklayınız.