Medya

Genel Müdürümüz Sayın Rıza Mehmet KORKMAZ'ın ‘‘Ürünü En Hızlı ve En Uygun Maliyete Alıcısına Ulaştıran Ülke Bir Adım Önde Olacak ’’ Başlıklı Yazısı, 26.01.2024 Tarihinde Nasıl Bir Ekonomi Gazetesinde Yayımlandı.

Genel Müdürümüz Sayın  Rıza Mehmet KORKMAZ'ın ‘‘Ürünü En Hızlı ve En Uygun Maliyete Alıcısına Ulaştıran Ülke Bir Adım Önde Olacak ’’ Başlıklı Yazısı, 26.01.2024 Tarihinde Nasıl Bir Ekonomi Gazetesinde Yayımlandı.

ÜNSPED Gümrük Müşavirliği ve Lojistik Hizmetler A.Ş. İcra Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Rıza Mehmet Korkmaz,  ticaret savaşlarının jeoekonomik enstrümanlarla şekil değiştirdiği ve yanı sıra rekabet koşullarının giderek zorlaştığı bu dönemde, ihracatçının ürününü en hızlı ve en uygun fiyatla alıcısına ulaştırmanın hiç olmadığı kadar önem kazandığını söyledi.
Pandemi ve ardından gelen Rusya-Ukrayna ve İsrail-Filistin çatışması küresel tedarik zincirinde köklü değişikliklere neden oldu. Ticaret rotaları yeniden şekillenirken, ‘yakın ülkeden tedarik(near shoring)’ ve ‘dost ülkeden tedarik(friend shoring)’ gibi kavramlar ön plana çıkmaya başladı. Öte yandan, emtia fiyatları hızla artarken, yüksek enflasyona paralel küresel tüketim talebi düşüşe geçti. Dış ticaretin deneyimli isimlerinden ÜNSPED Gümrük Müşavirliği ve Lojistik Hizmetler A.Ş. Genel Müdürü Rıza Mehmet Korkmaz, ticaret savaşlarının yeni boyut kazandığı, rekabetin ise giderek zorlaştığı bu dönemde, ihracatçının malını en hızlı ve en uygun fiyata alıcısına ulaştırmanın hiç olmadığı kadar önem kazandığını vurguladı. Korkmaz, lojistik alanında Türkiye’de atılması gereken öncelikli adımları EKONOMİ’ye anlattı.

“Maliyet avantajı yaratmak şart”

Türkiye'nin ihracatla büyüme hedeflerine ulaşabilmesi için rekabet gücünü artırması gerektiğini ifade eden Rıza Mehmet Korkmaz, “Bir ülkenin rekabet gücünü artırması için hem üretirken hem pazarlarken hem de ulaştırırken maliyet unsurlarını azaltması gerekiyor” dedi. Peki, lojistikte bu maliyet unsurları neler? Bu noktada Dünya Bankası'nın araştırmalarını hatırlatan Korkmaz, bir malın taşınmasındaki bir günlük gecikmenin maliyetinin, o malın ticaretinde yüzde 1 daralma anlamına geldiğini söyledi. Yine, bir ülkede ihracat maliyetlerindeki yüzde 10'luk bir azalma, ülkenin toplam ihracatında yüzde 4,7'lik bir artış yaratıyor. Bir ülkenin, malını rakip ülkeden bir gün önce teslim etmesinin getirisi, bu işlemden yüzde 0.6 ile yüzde 2.3 arasında avantaj veya karlılık sağlıyor. Aynı şekilde bir malın taşıma maliyetindeki yüzde 10'luk artış, o malın ticaretinde yüzde 20 düşüşe neden oluyor. Malların teslimindeki bir günlük gecikme, o ülkenin zamana dayalı ürün ihracatında yüzde 7 azalma olarak ortaya çıkıyor. Korkmaz, “Bu veriler bize şunu gösteriyor ki, mümkün olan ölçüde malı en hızlı ve en az maliyetle alıcısına ulaştırmak gerekiyor. Bizim de lojistik maliyetlerinin nihai ürün içindeki payını gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ortalama yüzde 10’lara çekmemiz gerekiyor. Taşımacılıkta harcanan toplam sürenin yaklaşık %40’ının sınır kapılarındaki beklemelerden kaynaklandığı düşünüldüğünde de, yol boyu ülkelerdeki gümrük işlemlerini kolaylaştıracak inisiyatiflere ve ortak uygulamalara ihtiyaç olduğu görülüyor.” dedi. Bu noktada kimi iyi gelişmeler olduğunu, Dünya Bankası’nın Lojistik Performans Endeksi(LPI)’nde 2018’de genel sıralamada 47. sırada yer alan Türkiye’nin 2023’te 38. sıraya yükselmesinin, yine gümrük işlemlerindeki kolaylaştırmalar açısından 2018 yılında 58. Sırada olan ülkemizin 47 nci sıraya yükselmesinin olumlu bir gösterge olduğunu belirten Korkmaz, yine de hala atılabilecek pek çok adım olduğunu belirtti.

“Kağıtsız gümrük işlemleriyle bekleme süreleri azaltılmalı, zaman avantajı sağlanmalı

Lojistik süreçlerinde bekleme sürelerinin azaltılmasının dış ticaret erbabına maliyet avantajı olarak döneceğini ifade eden Korkmaz, “Tüm işlemlerin hızlı, basit, kolay anlaşılır/uygulanır ve dijital ortamda yapılması gerekiyor” dedi. Bunun için gümrük ve dış ticaret işlemlerinde bürokrasinin azaltılması, “kağıtsız gümrük” konseptinin yaygınlaştırılması, eşyanın gümrük sahasına girişinden çıkışına kadar tüm işlemlerin gerçek zamanlı bilgisayar ortamında yürütülmesini sağlayan gümrük otomasyon sistemi BİLGE’nin blok zincir teknolojisinden de istifadeyle modernize edilmesi, daha kullanıcı dostu hale getirilmesi  ve dijitalleşme sürecinin hızlandırılması gerektiğine işaret eden Korkmaz, “Türkiye’de gümrük ve dış ticaret işlemlerinde istenilen tüm belgelerin tek noktadan temin edilmesini, gerekli kontrol ve izin süreçlerinin elektronik ortamda yürütülmesini sağlayan tek pencere sistemine(TPS)  2012 yılında geçildi. TPS gümrük işlemlerde kırtasiyeciliği ve kullanılan belge sayısını azalttığı gibi iş süreçlerini ciddi ölçüde kısaltarak hızlandırdı. 2014’te dijitalden alınan belge sayısı 6 iken, 2022 yılı itibarıyla bu sayı 21 kurum tarafından düzenlenen 173 belgeye çıktı. Bu yadsınamayacak bir gelişme olmakla birlikte, ayrıca ihracatta da 2019 yılında elektronik beyannameye geçilmesine karşın, ithalatta hala e-beyannameye geçilemedi. Bekleme sürelerinden doğan maliyetlerin azaltılarak dış ticaret erbabımıza zaman avantajı sağlanması, hataların indirgenmesi, vergi gelirlerinin en az uyuşmazlıkla tahsili,  yasa dışı ticaretin etkin biçimde önlenmesi, yasal ticarette süreçlerin kolaylaştırılması için hızlı biçimde tüm işlemlerde dijital uygulamaları çoğaltmalı ve entegrasyona öncelik vermeliyiz.” dedi.

“YYS’de kolaylıklar artmalı”

Ön koşulları yerine getiren ve diğer genel gereklilikleri sağlayan güvenilir firmalara gümrük işlemlerinde kolaylıklar ve kimi önemli avantajlar sunan bir sertifika olan Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü’ne (YYS) sahip firmalara daha fazla kolaylık sağlanmasının gümrük süreçlerini hızlandıracağını belirten Korkmaz, “Daha güvenilir, şeffaf, daha hesap verebilir firmalara gümrük süreçlerini ciddi anlamda kolaylaştırmak gerekiyor. Tüm dünyada da modern uygulamalar bu şekilde” dedi. Türkiye’de YYS sertifikasına sahip 700’ün üzerinde firma var. Türkiye’nin dış ticaretinin yüzde 30’dan fazlası bu firmalar üzerinden gerçekleştiriliyor. Korkmaz, “Bu firmalar hesap verebilir, şeffaf, kayıt altında ve ölçülebilir verilerle denetlenen firmalar. Dolayısıyla bunlarla ilgili kolaylaştırmaları gerçek anlamda uygulamak ve yaymak gerekiyor. Böylelikle hem gümrük idaresinin 2022 yılında ithalatta %13 ‘e ulaşan fiziki denetimlerden kaynaklı yükü hafifletilecek; hem de bu firmaların YYS sisteminden beklentileri karşılanacaktır. Öte yandan YYS uygulamasının dünyadaki muadili olan ekonomik operatör (AEO) uygulamalarının karşılıklı tanınmasına yönelik anlaşmalarla(MRA), diğer ülkelerde de dış ticaret erbabımıza bir itibar avantajı sağlamak mümkün.” açıklamasını yaptı.

“TAREKS işlemlerinde piyasa koşulları gözetilmeli”

Dış Ticarette Risk Esaslı Kontrol Sistemi (TAREKS) konusunda değerlendirme yapan Korkmaz, şunları kaydetti: “Türkiye’ye ithal edilen neredeyse her beş üründen biri TAREKS uygulamasına tabi ve süreçler özellikle fiili denetime gittiğinde oldukça uzun sürüyor. Tareks, tüketici sağlığı ve piyasada ürün güvenliği için çok önemli bir uygulama olmakla birlikte, bu noktada denetimlerin sıkılaştırılması, süreçlerin zorlaştırılması bekleme sürelerini artıracağı için maliyetleri de artırmaktadır. Bu durum da fiyatlara yansıyacağı için enflasyonda artışa yol açabilir. Bu konuya biraz daha farklı bakılması yararlı olacaktır. Örneğin, Ticaret Bakanlığının verilerine göre 2022 yılında 300 bin parti ürün denetime gönderilmiş olmasına karşın, sadece 6 bin üründe(yüzde 2) sorun çıkmış görünüyor. Bu nedenle denetimleri gümrüklerden, biraz daha piyasa gözetimine kaydırmak, özellikle YYS sahibi firmalara daha çok kolaylık göstermek gerekiyor. Bu bağlamda, YYS’li firmaların ürün güvenliği denetimlerinin, gümrük işlemleri tamamlandıktan sonra firmaların kendi depolarında yapılabileceğini düşünüyoruz. Bu işlemleri gümrüklerde yaptığınızda, hem gümrüklü yer ve sahalar için ilave bir yük oluşacak, bekleme maliyetleri artacak, ciddi ardiye ücretleri oluşacaktır. Yine ürünün üretim bantlarına ya da tüketiciye zamanında ulaşmamasının bir maliyeti olduğu da unutulmamalıdır.”

‘Lojistikle ilgili koordinasyon ihtiya var

ÜNSPED Gümrük Müşavirliği ve Lojistik Hizmetler A.Ş. Genel Müdürü Rıza Mehmet Korkmaz, Türkiye’de lojistik süreçlerinde eşgüdüm sağlanması, modern lojistik merkezler kurulması, tüm tedarik zincirinin etkin ve verimli biçimde yönetilebilmesi, süreçlerin  hızlandırılarak ülkemizin rekabet gücünün artırılması için planlama ve etkin bir koordinasyonun şart olduğuna, bu amaçla Ticaret Bakanlığı ya da Ulaştırma Alt Yapı Bakanlığı  bünyesinde lojistikle ilgili bir genel müdürlük ya da güçlü müstakil bir Başkanlık kurulmasının yararlı olacağına dikkat çekerek, “Türkiye’de bütüncül ve entegre bir lojistik yönetim sistemine ihtiyaç olduğu gözüküyor, mevcut ad hoc yapılar ne yazık ki bu konudaki ihtiyacı karşılamıyor. Sektörün birinci elden ihtiyaçlarına cevap verecek yetkin bir birim, entegre lojistik yönetiminin de basamaklarından biri olacaktır” ifadelerini kullandı. 

Korkmaz ayrıca, kamunun ve özel sektörün daha sık bir araya gelmesinin sektördeki ihtiyaçların karşılanmasına büyük katkı sağlayacağını, bu amaca dönük olarak daha önce oluşturulmuş Gümrük ve Ticaret Konseyi yapısının yeniden canlandırılmasının düzenli işbirliği ve etkileşim kanalı açarak, özel sektörün ilgili tüm taraflarından dış ticaret uygulamalarına ilişkin doğru ve zamanında geri dönüşler alınması açısından yararlı olacağını ifade etti. 

“Katma değerli ürüne ve pazar çeşitliliğine odaklanmalıyız”

Rıza Mehmet Korkmaz, ihracatı artırmak için lojistik alanında yapılması gerekenlerin yanı sıra, Türkiye’nin katma değeri daha yüksek ürünlerin ihracatına odaklanması gerektiğini, bu yıl itibarıyla yaklaşık 1,6 dolara ulaşan ihracatımızın birim kg. değerini mutlaka artırmamız gerektiğini, bu sayede dış ticaret dengesi açısından olumlu sonuçlar ortaya çıkacağını ifade etti. Diğer yandan, itibar avantajı konusunun önemli olduğunu vurgulayan Korkmaz, “Ülkelerle yapılan serbest ticaret anlaşmaları, tercihli ticaret anlaşmaları bizim rekabet gücümüzü artıracak, ihracatta hedeflediğimiz rakamlara daha kolay ulaşmamızı sağlayacak biçimde kurgulanmalıdır.” dedi.  Korkmaz ayrıca, en önemli ihracat pazarımız olan AB’deki resesyon nedeniyle pazar çeşitliliğine gidilmesi gerektiğini ve bu noktada yakın coğrafyada önemli fırsatlar olduğunu söyledi. Tüm gelişmiş ülkelerin en yoğun ticaretini yakın komşularıyla yaptığına dikkat çeken Korkmaz,  AB ile Gümrük Birliği’nin yenilenmesine ihtiyaç olduğunu hatırlatarak “Türkiye kaynaklı olmasa da bu sürecin tıkanması ülkemiz için bir çok sorunu da beraberinde getiriyor. Gümrük Birliği’nin ivedilikle yenilenmesi Türkiye’nin özellikle üçüncü ülkelerle AB’nin yaptığı serbest ticaret anlaşmalarında ve diğer alanlarda masaya eşit taraf olarak oturmasını sağlayacak,  bu konudaki kazanımlarımızı daha olumlu bir modele çevirecektir. Bununla ilgili gayretler olduğunu biliyoruz. Türkiye’nin Gümrük Birliği sürecinin olumlu seyredeceği bir yıl diliyorum” diye konuştu.

Türkiye için ‘reexport’ta çok fırsat var

Türkiye’nin coğrafi konumuyla doğal bir ‘hub’ konumunda olduğunu hatırlatan Korkmaz, bu noktada lojistik merkezlerinin doğru şekilde modellenmesinin özellikle ‘reexport’ta Türkiye için büyük fırsatlar yaratacağını söyledi. Hong Kong, Dubai ve Singapur’un reexport ile büyük kazançlar elde ettiğine dikkat çeken Korkmaz, “Türkiye’de lojistik merkezleriyle ilgili farklı bir modellemeye ihtiyaç var. Liman altyapılarımız güçlendirilmeli, çoklu modlu taşıma desteklenmeli, orta kuşak boyunca özellikle trenle yapılan taşımalar için güzergah boyu ülkelerde önceden veri değişimine dayalı gümrük işlemlerinde kolaylaştırıcı tedbirler alınmalı,  yeni antrepo yatırımlarıyla ülkemizin depolama kapasitesi artırılmalı, Londra Metal Borsası(LME) onaylı antrepo ve varant uygulamasına ülkemizde de geçilmeli böylelikle ülkemize yeni finansal enstrümanlar kazandırılmalı ” dedi. 

26 Ocak Dünya Gümrük Günü

Her yıl 26 Ocak tarihinin tüm dünyada Dünya Gümrük Günü olarak kutlandığını ifade eden Korkmaz, Türkiye’de gümrük ve dış ticaret işlemlerinin yüzde 90’ından fazlasının yerine getiren gümrük müşavir ve müşavir yardımcılarının yaklaşık 15.000 kişilik bir camia ve 50.000’in üzerinde çalışanla dış ticaretimizin önemli bir dişlisi olduğunu, ülkemiz kalkınması için hayati öneme haiz ihracatın geliştirilmesine ve dış ticaretimizin gelişimine katkı vermekten onur duyduklarını belirtmiş, bu vesileyle kamu ve özel sektör tarafında zaman mefhumu tanımadan emek veren tüm gümrük çalışanlarının Dünya Gümrük Gününü kutladığını ifade etmiştir.