Medya

Yönetim Kurulu Üyemiz H. Cahit SOYSAL' ın İhracatımız Gururlandırıyor mu? Başlıklı Yazısı, 17.04.2023 Tarihinde Tarihinde Nasıl Bir Ekonomi'de Yayımlandı

Yönetim Kurulu Üyemiz H. Cahit SOYSAL' ın İhracatımız Gururlandırıyor mu? Başlıklı Yazısı, 17.04.2023 Tarihinde Tarihinde Nasıl Bir Ekonomi'de Yayımlandı

12 Eylül 1980 askeri darbesi yapılmış; üç yıl sonra ülkenin istikrara kavuştuğu belirtilerek tekrar genel seçimlere gidilmiş; seçimi vesayet yönetiminin önerdiği Milliyetçi Demokrasi Partisi değil, halkın destek verdiği Anavatan Partisi E oranında oy toplayarak kazanmıştı. 1983 yılında Turgut Özal Hükümeti “Dışa Kapalı İthal İkamesi Ekonomi Modeli”nden uzaklaşarak, “Dışa Açık İhracat Bağlı Büyüme Modeli”ni benimsemiş; katı kambiyo ve dış ticaret kısıtlamalarına son verilmiş; ihracat teşvikleri en üst düzeyde sağlanmaya başlamıştı. 1980 yılında 2,9 milyar dolar olan ihracatımız 1985 yılında 11,6 milyar dolar düzeyine sıçramıştı.

Bu yılları takip ederek günümüze kadar yaşanan dönemde iktidara gelen her hükümet ihracatımızın daha üst düzeylere taşınması için gayret göstermiş ve ihracat artışıyla gurur duymuştur. Aşama aşama artan ihracatımız 2022 yılında 254,2 milyar dolar düzeyine ulaştı ve Türkiye dünyada ihracat büyüklüğü sıralamasında 30 uncu sıraya yerleşti. Şüphesiz ki, ileriye yönelik enflasyondan arındırılmış dolar mukayesesi yapılırsa, muhtemelen 1985 ihracatını 11,6 milyar dolar değil 25 milyar dolar olarak görmek, 38 yılda ihracatımızın 10 kat arttığını söylemek de yanıltıcı olmayacaktır. Ama biz yine nominal olarak ihracatın 38 yılda 22 kat artığını söyleyerek, bu rakamları diğer ihracat şampiyonu ülkelerle karşılaştıralım.

- 1,4 milyar insanın yaşadığı Çin Halk Cumhuriyeti’nin 1980’lerde 20 milyar dolar düzeyinde seyreden ihracatı 2022 yılında 3 trilyon 593,6 milyar düzeyine çıktı. Aslında 2022 yılındaki Hong Kong’un 611,5 milyar dolar ve Tayvan’ın 477,8 milyar dolar düzeyinde gerçekleşen ihracatını topladığımızda, Çinlilerin 2022 yılında dünyaya 4 trilyon 682,9 milyar dolar tutarında mal sattığını söylemek daha gerçekçi olacaktır.

- 335 milyonluk nüfusa sahip ABD’nin 1985 yılında 219 milyar $ düzeyinde realize olan ihracatı 2022 yılında 2 trilyon 63 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

- 85 milyon kişinin yaşadığı ve Türkiye’nin yarısından küçük toprağa sahip Almanya’nın 1985 yılında 184 milyar dolarolarak gerçekleşen ihracatı 2022 yılında 1 trilyon 656,3 milyar dolar düzeyine çıktı.

- Denizin önüne set çekilerek kazanılan ve Türkiye’nin topraklarının yirmide biri kadar bir toprak parçasında yaşayan 20 milyon nüfusa sahip ve Hollanda’nın 1985 yılında 68,3 milyar dolar düzeyinde gerçekleşen ihracatı 2022 yılında 965,8 milyar dolar düzeyine erişti.

- Dünyada iki şehri nükleer bombalarla yok edilmiş tek ülke olan ve Türkiye’nin yarısı büyüklüğündeki adalarda yaşayan, bugün itibarıyla 126 milyon vatandaşı bulunan Japonya’nın 1985 yılında 177 milyar dolar düzeyinde seyreden ihracatı 2022 yılında 747,3 milyar dolar düzeyinde realize oldu.

- 1950-1953 yılları arasında Kuzey Kore ile savaşan ve varlığını sürdürmesinde ABD ile müttefik Türk askerlerinin de katkı sağladığı Güney Kore’nin 1960 yılında kişi başına düşen milli gelir düzeyi 80 $ düzeyinde iken bu rakam Türkiye’de 380 dolar tutarındaydı. Bu Güney Kore’nin 1985 yılında 27,2 milyar dolar olarak gerçekleşen ihracatı 2022 yılında 683,6 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Katma değeri yüksek ileri teknoloji ürünleri üreten bu ülkenin küresel düzeyde tanınan birçok markası var. Bugün neredeyse dünyadaki her beş kişiden üçünün cebinde Güney Kore menşeli bir cep telefonu bulunuyor.

- Yıllardan beri hep onun ihracat düzeyine ulaşmayı hedeflediğimiz 60 milyon insanın yaşadığı İtalya’nın 1985 yılında 76,7 milyar dolar düzeyinde realize olan ihracatı 2022 yılında 657 milyar dolar düzeyine çıktı.

- Türkiye’nin topraklarının 25’te biri büyüklüğünde bir toprak parçasında 11 milyon insandan oluşan Belçika’nın 1985 yılında 53,7 milyar dolar düzeyinde seyreden ihracatı 2022 yılında 635,5 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

- Türkiye’den daha küçük bir toprakta kurulu ve 68 milyon vatandaşı olan Fransa’nın 1985 yılında 101,7 milyar dolar düzeyinde oluşan ihracatı 2022 yılında 605,8 milyar dolar düzeyine erişti.

- 10 ayında kış yaşanan koca topraklara dağılmış 40 milyon insanın yaşadığı Kanada’nın 1985 yılında 91 milyar dolar düzeyinde realize olan ihracatı 2022 yılında 597 milyar dolar düzeyine çıktı.

- Vatandaşlarına çağdaş bir yaşam sunamayan ve evsiz milyonlarca insanı Ganj Nehri’nin üzerindeki sallarda yaşamını sürdüren 1,4 milyar insanın yaşadığı Hindistan’ın 2022 yılı ihracatı da 453 milyar dolara ulaşmış bulunuyor.

- 1960’lı 1970’li yıllarda, ABD’nin attığı napalm bombalarıyla yanan cesetleri çeltik tarlalarında suya batmış Vietnamlı sivillerin görüntüleri gözlerimizin önünden kolayca silinmiyor. Çok kısa süre öncelerine kadar, geri kalmış bir tarım ülkesi kabul edilen ve 90 milyon insanın yaşadığı Vietnam’ın bile 2022 yılı ihracatı 371,3 milyar doları yakalamış durumda.

- Tam bağımsızlığına 1961 yılında kavuşabilen ve ihraç ettiği otomobilleri Türkiye’de de revaçta olan, nüfusu yoğunlukla Müslüman 33 milyon nüfuslu Malezya’nın bile ihracatı 2022 yılında 352,4 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Görüldüğü gibi, Türkiye’den fazla ihracat yapan ülkelerin bir kısmı çok daha dikenli yollardan geçerek bugünlere gelmiş durumda. Türkiye 100 yıldan beri bağımsız bir cumhuriyet olarak varlığını sürdürüyor. Ama ihracatta ilk 30’a giren ülkelerden ülkeler içindeki 11 ülke Türkiye’den çok sonra bağımsızlığını elde etti. Kaldı ki, bunlarım hepsi bizim gibi zengin pazarların bulunduğu Avrupa piyasalarına yakın değil. Kendi gayretleriyle çok daha uzak yerdeki ülkelerinden Avrupa pazarlara ulaşmaya çalışıyor.

Kısacası, ihracatımızın 254 milyar dolar düzeylerine çıkmasından memnuniyet duymakla birlikte, bu rakamları daha üst düzeylere taşımak için özel gayret göstermemiz gerekiyor. Öncelikle ihracat değerimizi 1.2 dolar/kg’dan 2014’lerde yakaladığımız 1,59 dolar/kg düzeyine çıkarmalı; daha sonra 2 veya 3 dolar/kg düzeylerini hedeflemeliyiz.

Şüphesiz ki, devletimiz de 2008’lerdeki gibi tekrar kambiyo tahditlerini kaldırmalı ve ihracatçının kendi sattığı ürünlerin bedelleri üzerindeki tasarruf yetkisini yine ihracatçıya bırakmalıdır. Keza, Eximbank kredileri yine kolay erişilebilir düzeylere gelmeli; “ihracatçıların ihracatçılara destek sağlaması” şeklinde tanımlanabilecek İhracatı Geliştirme Anonim Şirketi’ne aktarmak üzere, ihracatçılardan “ek nispi ödeme” tahsilatı gibi uygulamalardan vazgeçilmelidir.