Medya

Şirket Danışmanımız Sami Altınkaya'nın Şirket Danışmanımız Sami Altınkaya'nın ''Dış Ticarette Kaybedilen Döviz'' Başlıklı Yazısı, 21.02.2022 Tarihinde Dünya Gazetesi'nde Yayımlandı

Şirket Danışmanımız Sami Altınkaya'nın Şirket Danışmanımız Sami Altınkaya'nın ''Dış Ticarette Kaybedilen Döviz'' Başlıklı Yazısı, 21.02.2022 Tarihinde Dünya Gazetesi'nde Yayımlandı

Türkiye ihracat ve döviz girişi artsın diye bir yandan iyi niyetle politikalar üretiyor. Dış ticaretimiz artsın diye teşvikler veriyor diğer yandan göz göre göre kötü niyetli yapılanmalar yüzünden yurt dışına her yıl milyarlarca döviz ödüyor. Üstelik bu paralar ödenmemesi gereken astronomik rakamlarla yapılıyor.

Bukalemun giderler dediğimiz ve adı sürekli değiştirilen giderler devletin hazinesine gidebilecekken maalesef üç beş kişiyi ve yurt dışındaki acenteleri zengin ediyor. Bunu defalarca yazdım. Ticaret Bakanlığı’ndan bir Allah’ın kulu da çıkıp konu hakkında bu nedir diye sormadı.

5 milyar dolarlık kara delik

Her yıl 5 milyar doların üzerinde bir kaçaktan bahsedince konunun önemi sanırım daha iyi anlaşılır. Bunun nedenlerinin başında, özellikle gümrük depolarında yaşanan beklemeler, gaspa varan uygulamalar var. İşte bu durum hem zaman hem de dövizimizin dışarıya çıkmasına neden olurken ülkemizin adına leke sürüyor. Gümrük birliği ile aynı prosedürlere aynı ticaret kanununa sahip olduğumuz ülkelerden utanıyoruz. Ordino adı altında alınan kanunsuz paralar, geçici depolarda bekletilen mallar, limana girmek için bekleyen gemilerin artan demoraj giderleri ve bir dünya lüzumsuz masraflar, dış ticaret yapan sanayicilerimizin belini büküyor. 1 tek doların bile önemli olduğu bugün gümrüklerde oluşan bu maliyetlerin toplamı 5 milyar doları buluyor. Yani 5 milyar dolarlık bir dövizin hazinemizde kalacakken, yurt dışına gitmesine neden oluyor. Gümrüklerdeki bu sorunlara artan tedarik maliyetleri, yükselen navlun maliyetleri ve artan enerji fiyatları da eklenince sanayicimiz haklı olarak zorlanıyor. Halkımızın ihtiyacı olan maddeler çok pahalıya mal oluyor.

Bu paralar kimin cebinden çıkıyor?

Üreten, taş üstüne taş koyan ve Türkiye’ye döviz girişi sağlamaya çalışan vatansever sanayicilerimizin cebinden çıkıyor. Ve tabi ki halkımızın tüketim malına pahalı ulaşabilmesine sebep oluyor. Bu ücret, sanki artan üretim maliyetlerinde iş yapmak kolaymış gibi bir de bu masraflar sanayicinin belini büküyor.

Gümrük vergileri yetmezmiş gibi bir de acenteler ve gümrük depolarınca keyfi fiyat belirlemenin, Türkiye ekonomisine kaybettirdiği rakam 5 milyar doları bulunca konuyu bir kere daha gündeme getirmem gerektiğini düşündüm.

Konteyner işletmeciliği doğru yönetilmesi gereken bir konudur. İhracatçılarımız maalesef artan dış ticaret maliyetlerini masaya yatırmıyor. Devletin koyduğu kanunları uygulamayan bazı acenteler sürekli kafalarına göre yeni isimlerle maliyetler çıkarıyor. Tacir de bu faturaları kuzu kuzu ödüyor. İçlerinden sadece biri çıkıp yahu bu bedelle yasal değil diyemez. Çünkü gümrük idaremizi kimse karşısına alacak kadar cesur olamaz ve kanunları bilemez.

Limanlarımızda bu sorunlar yaşanırken başta Ticaret Bakanlığı olmak üzere, TOBB ve TİM gibi tacirin haklarını korumakla yükümlü olan kuruluşların konuyu araştırıyorlar. Raporlar düzenliyorlar. Rakip ülkeleri inceliyorlar. Çok pahalı olduğumuzu fahiş bedeller alındığını belirtiyorlar. İş yapma zorluğu listesi yayınlıyorlar ama nafile.

Rekabet Kurumu’nun da konuyu incelemesinde fayda var

Konteyner taşımacılığında oluşacak bir tröstleşme rekabet kurallarına aykırıdır. Şirketlerin aralarında anlaşarak yüksek fiyatlar belirlemesi ve tekelleşmesi, Türkiye’nin dış ticaretine incir ağacı dikmektir. Onun için ham maddenin gelişinden, mamul olarak ihracına kadar olan süreçte uygulanan bütün fiyatlar gözden geçirilmeli ve denetlenmelidir. Sanayici ve ihracatçının haklarını korumakla görevli kurumlar da bunu kontrol etmelidir.

Taşımacılık işinde tekelleşme olursa bu işten sanayicimiz zarar görür. İhracatçınızı üç beş kişinin insafına bırakırsanız, sanayiciniz üretim yapmak için yurt dışına gider. Türkiye ekonomisi bu keyfi uygulamalardan yara almakta ve döviz kaybetmektedir.

Türkiye’de senede 10 milyon konteyner trafiği var. Minimum 500 dolarla çarpın, 5 milyar dolar olur.

Malınız istediğiniz şehirde bir geçici gümrük deposuna geliyor. Buradaki taşıma acentesi gümrük deposu ile anlaşmış. Malınız gümrük iş ve işlemleri yapılması için gümrüğün lisanslı bir geçici deposuna acente tarafından teslim ediliyor. Her şey güzel, gümrüğe gidiyorsunuz. Vergimi ödeyeyim benim malım sizdeymiş diyorsunuz. Gümrük bütün kontrolleri yapıyor. Paranı ödedin mi? Sen bu malı getirebilir misin? Bu mal Avrupa ve Türkiye’de kullanıma uygun mu? Nerede üretilmiş falan derken vergileri ödüyorsunuz. Siz tüm mükellefiyetinizi yerine getirmişsiniz. Ama malınızı hala alamıyorsunuz.

Gümrüğün ruhsat ve kamusal imtiyaz verdiği deposuna gidiyorsunuz. Bak malım artık milli mal oldu ve malımı verin diyorsunuz. Kanunlarımızın karşısında olduğu halde malı hukuksuz tutup, icra veya hukuk kararı olmadan, git acenteye para öde diyorlar. Acente diyor ki bana 4000 dolar ver eğer tanıyorsa bunu 500 dolara indiriyor. Peki, niye dediğinde sorma ver diyorlar? Siz ödemezseniz gümrük deposundan malınızı alamıyor ve her geçen gün için bu sefer depocunun sizi dolaştırması artıyor. Bu durumu gümrüğe şikâyet ediyorsun. Benim çözmem gerektiği söyleniyor. Siz mecburiyetten ödeyip ilişki kesme belgesi alıp depoya gidiyorsunuz. Şimdi ikinci dolaştırma sırasına giriyorsunuz. Gümrük Kanunu’na göre fiyatların belirlenmiş olması gerekirken kanun uygulanmamış belirlenmemiş. Size yine para öde deniyor. Malım iki gün durdu. Bir günü gümrük işlemim, bir günü de malımı haksız tutmandan dolayı diyorsunuz. Yani bu paralar önceden ödendiği halde yeniden misliyle tekrar ödüyorsunuz.

Haksızlık ve hukuksuzluk pahalıya mal oluyor

Sonunda dış ticaretimizde yaşanan bu trajediye dur diyen bir babayiğit çıktı. Büyük maliyete gündeme getirmesi ve hakkını araması gereken kurum Gümrük Müşavirleri Derneği olması gerekir. Maalesef dernekler başarılı olamadı ki bu maliyetler alınmaya devam ediyor.

40 yıldır gümrük sektöründe hem okullu hem de alaylı olarak çalışan, aynı zamanda Gümrük Müşaviri Akif Parlatan bugün Gümrük Müşavirleri Derneği Başkanlığı’na adaylığını açıkladı.

2012 yılında Gümrük Müşavirleri Birliği’nin kurulmasında da öncü olan Akif Parlatan, mesleğin risklerini azaltarak, gelirlerini ve iş imkanlarını artırmayı hedeflediklerini söylüyor. Gümrük müşaviri olarak çeşitli sektörlerde genel müdür, yönetim kurulu üyeliği ve başkanlığı da yaptığını hatırlatan Parlatan’ın “İhracat Teşvikleri ve Dahilde işleme” adında bir de kitabı bulunuyor.

Dış ticarette yaşanan bu mağduriyetlere seyirci kalınmaması gerektiğini vurgulayan Akif Parlatan “Bugüne kadar dernek yönetimleri çeşitli vaatlerde bulundular. Belli ölçüde sarf edilen çabalar oldu. Gelinen noktada bu vaatlerin gerçekleşmediği veya gerçekleştirilemediği herkes tarafından görülmektedir. Dış ticaretin yaklaşık yüzde 94’lük bölümü gümrük müşavirleri eliyle yapılmaktadır. Günümüzde en çok tartışılan konuların başında dış ticaret olmasına rağmen gümrük müşavirlerinin göstermiş oldukları katkı hiçbir platformda yer almamaktadır. Mesleğimizin hak ettiği saygınlığa kavuşabilmesi için yeni bir anlayışa ihtiyaç olduğunu gördük, bu nedenle grubumuzla seçimlere katılma kararı aldık” diyor.

Parlatan, yeni gümrük kanunu tasarısı ve gümrük yönetmeliğinin getireceği bazı konularda da gümrükler genel müdürlüğü ile birlikte çalışılmasının, Avrupa Birliği uygulamalarını bilen yabancı lisani olan müşavirler ile birlikte çalışmaların oluşması gerektiğini, bu dönemin mesleğin gelecek stratejisi için çok önemli yükler getirebileceğini belirterek “Birlik Gümrük Kodu’nu belirleyen 9 Ekim 2013 tarihli ve (AB) 952/2013 sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konsey Tüzüğü’nde yükümlünün gümrük idareleri  ile ilişkilerinde temsilci tayin etme hakkına göre hareket eden gümrük müşavirlerimizin rekabet gücünün korunması gerekli olan bir dönemdeyiz” diyor.

Akif Parlatan başkan olması durumunda “İlk hedefimiz son yıllarda enflasyon karşısındaki gelir kayıplarını gidermektir. Bunun için 01.07.2022 tarihinden itibaren 2020 ve 2021 yıllarındaki enflasyon farklarının asgari ücret tarifesine eklenmesi için gerekli girişim ve çalışmalar yapılacak, ısrarla takip edilecektir. İş imkanlarının arttırılması konusunda projelerimiz bulunmaktadır. Özellikle yetkilendirilmiş gümrük müşavirleri için kurullarımızda tartışmaya açtığımız ve ilgili kurumlarda görüş aldığımız çalışmalarımız devam etmektedir. Kabahatler Kanunu’ndaki üzerimize yüklenen müteselsil sorumluluk nedeniyle birçok meslektaşımız sorun yaşanmaktadır. Bu konunun çözümü ile ilgili gerekçeleri ile hazırladığımız tasarıyı yönetime gelmemiz halinde gerekli birimlere iletip takipçisi olacağız” diyor.

Ayrıca gümrük müşavir yardımcılarının üç sınav sonucunda başarısız olmaları halinde gümrük müşaviri olma umutların söndüğüne dikkat çeken Parlatan “Sınav hakkının beşe çıkarılması konusunda yaptığımız ön görüşmede, bunun gerçekleşme olasılığının düşük olduğunu gördük. Gümrük müşavir yardımcılarının yeni bir okul bitirmeleri veya yüksek lisans yapmaları durumunda tekrar sınav hakkı verilmesi konusunda, devletimizin eğitime verdiği önem dolayısıyla karşılık bulmuştur” diyor.

Parlatan “Gümrükte, sahada çalışan meslektaşlarımız için 7/24 ulaşabilecekleri yönetim kurulu üyemiz görevlendirilecek ve çalışma esnasında eksiklikler aynı anda giderilip gerekli destek verilecektir. Meslektaşlarımızın mevzuat ve gümrük tarife tespiti ile ilgili yeterli desteği alamadıklarını biliyoruz. Yönetime gelmemiz halinde mevzuat ve gümrük tarife tespiti için özel bir birim kurup sorulara en kısa sürede cevap verilecektir” diyor.

Gelen talepler içinde mesleki sorumluk sigortasını daha aktif ve kapsayıcı olmasının istendiğini belirten Parlatan, meslektaşlarının maddi risklerini azaltacaklarını, gümrük müşavirlik sınavı mülakatlarında İstanbul Gümrük Müşavirleri Derneği olarak muhakkak katılımda bulunacağını da sözlerine ekledi.