Medya

Şirket Danışmanımız Sami Altınkaya'nın " Gümrük Birliği Güncellenmelidir " başlıklı yazısı, 12.07.2021 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayınlandı.

Şirket Danışmanımız Sami Altınkaya'nın " Gümrük Birliği Güncellenmelidir " başlıklı yazısı, 12.07.2021 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayınlandı.

Dünya zor bir dönem geçiriyor. Pandemi nedeniyle ekonomiler zorlanıyor. Aşılama çalışmaları hız kazanırken, az gelişmiş ülkeler aşıya ulaşma konusunda sorun yaşıyor. Adaletsizlik maalesef burada da kendini gösteriyor. Pandemi döneminde dış ticaretin seyri ve geleceğini Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Simone Kaslowski ile konuştuk. TÜSİAD Başkanı bu krizden kollektif bir çalışma ile çıkılacağına inanıyor.

Kaslowski “Salgın ve salgının ağırlaştırdığı diğer konular ekonomilerimizi zorluyor. Acil ve kolektif yanıtlar verilmesini zorunlu kılıyor. Tüm dünyada aşılama çalışmaları ülkeden ülkeye değişen hızlarla devam ediyor. Salgın öncesine dönüşün maalesef zaman alacağı ve bu süre zarfında da küresel ticaretin olumsuz etkileneceği konusunda bir mutabakat söz konusu. Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) mart sonunda yayınladığı rapora göre dünya ticaretinin 2021’de yüzde 8, 2022’de yüzde 4 büyümesi bekleniyor. Ancak tüm bu olumlu rakamlara rağmen küresel toplam ticaretin pandemi öncesi dönemin gerisinde kalacağı düşünülüyor” diyor.

OECD’nin yayınladığı ‘Doğrudan Yabancı Yatırımlar’ raporuna göre ise küresel doğrudan yatırımların 2020’de yüzde 38 daralarak 2005’ten bu yana en düşük seviyesine gerilediğine dikkat çeken Kaslowski “Aynı çalışma greenfield investment olarak tanımladığımız sıfırdan yatırımların gelişmekte olan ülkelerde gelişmiş ülkelere göre çok daha sert düştüğünü gösteriyor. Haziran ayında yayınlanan UNCTAD raporu World Investment Report-2021 deki yatırımlar konusundaki olumsuz durumu teyit etmekte” diye ekliyor.

Yeşil Mutabakat ve Dijital Tek Pazar

Ekonomide reel göstergelerin yanı sıra beklentilerin önemine değinen Kaslowski, “Son dönemlerde tedarikte yaşanan sıkıntılar da önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bunların yanı sıra Süveyş Kanalı’ndaki gemi kazası gibi öngörülemeyen olaylar, hammadde fiyatlarında artış, çip gibi bazı temel girdilerin tedarikinde yaşanan sıkıntılar bu süreçte önemli sorunlar olarak karşımıza çıkıyor. Küresel sorunlar küresel çözümler gerektiriyor. Öte yandan kural ve kurum bazlı küresel ticaretin belkemiği olan DTÖ'de ise reform ihtiyacı çok açık. Mart ayında göreve başlayan ilk kadın ve ilk Afrikalı Genel Direktör Ngozi Okonjo- Iweala’nın bu zorlu dönemde DTÖ’ye gerekli ivmeyi kazandırması için bu yıl aralık ayında gerçekleştirilecek DTÖ 12. Bakanlar Konferansı önemli bir test olacak” diyor.

Önümüzdeki dönemde küresel ticaretin yönünü bölgesel ekonomik iş birliklerinin ve bu sürecin yasal çerçevesini çizen geniş ya da dar kapsamlı ticaret anlaşmalarının belirleyeceğini vurgulayan Kaslowski, tedarik zincirlerinde yeniden yapılanma hedefl erinin ülkeler ve bölgeler arası rekabeti keskinleştirdiği, yeşil ve dijital dönüşümü önceliklendiren, kapsayıcı yeni ekonomik kalkınma modellerinin geliştirildiği bir dönemde olduğumuzun altını çiziyor.

Transatlantik, Transpasifik ve Avrasya ekseninde şekillenmekte olan yeni sürdürülebilir kalkınma modeli ve küresel sistemin temel dönüşüm parametrelerinin ülkemiz için hayati önemde olduğunu hatırlatan Kaslowski “Her üç coğrafyadaki gelişmeleri de yakından takip etmek durumundayız. Transatlantik tarafta Biden ile başlayan AB-ABD yakınlaşması ticari anlaşmazlıklar tarafında da meyvelerini veriyor. Uzun yıllardır devam eden Boeing- Airbus anlaşmazlığı, tarafl arın uzlaşmaya varması ile geçtiğimiz günlerde aşıldı. DTÖ, OECD ve UNCTAD verilerine göre, hem yatırım çekmenin hem de ihracat pastasından pay almanın daha zor olduğu bir dönemdeyiz. Türk ekonomisinin rekabetçiliğinin pekiştirilmesi için en somut ilerleme alanı ve birincil öncelik AB-Türkiye Gümrük Birliği’nin güncellenmesi olarak ön plana çıkmaktadır” diyor.

Kaslowski “En büyük ticaret ve yatırım ortağımız olan AB çok kapsamlı bir dönüşüm süreci başlatmış bulunuyor. Çatısını sürdürülebilir kalkınma hedefl eri doğrultusunda Yeşil Mutabakat ve Dijital Tek Pazar Stratejisi’nin oluşturduğu bu dönüşüm pek çok alana sirayet ediyor. Yeşil ve dijital ikiz geçiş enerji politikalarından ticaret politikasına uzay politikasından sanayi politikasına AB’nin her alanda müktesebatı, ürün ve hizmet standartları, finansman araçları, yenilikçilik programları, yatırım planlamalarının kapsamlı olarak gözden geçirilmesi ve yeniden düzenlenmesi ile sonuçlanıyor” diyor.

Dönüşümde geç kalma lüksümüz yok

Son dönemdeki AB ile ilişkilerimizde yaşanan olumlu siyasi gündemi memnunlukla karşıladıklarını ifade eden Kaslowski “AB kurum ve üye ülkelerine somut zeminde hızla ilerleme kararlarının alınması yönünde çağrılarımızı Avrupa İş Dünyası Konfederasyonu BusinessEurope öncelikli olmak üzere AB ortaklarımızla birlikte tüm kanallardan iletiyoruz. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi müzakereleri 2015-2016 döneminde başlasaydı kuvvetle muhtemel şu ana kadar tamamlanmış olurdu. Pandemi dönemine daha rekabetçi, öngörülebilir ve yatırım cazibesi yüksek bir Türkiye olarak girmiş olurduk. Gerek AB'den gerekse bizden kaynaklanan sebeplerle bu fırsatı kullanamadık. Tüm dünyanın dönüşüm içinde olduğu bu dönemde artık bu konuda gecikme lüksümüz bulunmamaktadır” diyerek sözlerini tamamlıyor.

Gümrük Birliği güncellemesine ilişkin bir ulusal eylem planı hazırlanmasını hayati önemde görüyoruz. Ulusal düzeyde kamu- özel sektör işbirliğini pekiştiren ve GB güncellemesi özelinde kapsam ve müktesebat uyumunu da içeren alt başlıkları ortak değerlendirmeye tabi tutabileceğimiz bir yapının oluşturulması şu an hiç olmadığı kadar aciliyet arz etmekte. Yani Türkiye dünya ticaretinde yerini güçlü ittifak ve doğru stratejilerle sağlamlaştırabilir.

Simone Kaslowski:

DTÖ, OECD ve UNCTAD verilerine göre, hem yatırım çekmenin hem de ihracat pastasından pay almanın daha zor olduğu bir dönemdeyiz. Sanayi standartları, küresel ticaret dengeleri, çevresel ve dijital kurallar bağlamında AB ile ekonomik ve ticari ilişkilerimizin mevcut çerçevede ilerlemesi imkânsız hale geliyor.

"Bölgede kilit noktadayız”

TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski “Türk iş dünyası olarak küresel ortaklarımızla temaslarımızda, muadil kuruluşlarımız ve uluslararası finans kuruluşları ile görüşmelerimizde ortaya çıkan net bir fotoğraf var; Türkiye’nin AB kurallar sistemi ile bütünleşmesi ve entegrasyon sürecinde ilerleyen bir ülke olması sadece AB ortakları değil, Asya’dan Körfez Bölgesi’ne uluslararası yatırımcılar ve ticaret ortaklarımız için de Türkiye’nin cazibesini artıran kilit noktalardan biri oldu” dedi. Kaslowski şöyle devam etti; “Dolayısıyla her iki tarafın ortak çıkarına hizmet edecek en güçlü aracın sürdürülebilir kalkınma hedefl eri doğrultusunda Gümrük Birliği’nin güncellenmesi olduğuna inanıyoruz.

Geçtiğimiz günlerde Dünya Bankası tarafından yayınlanan “Turkey Economic Monitor: Navigating the Waves” başlıklı rapor Gümrük Birliği’nin güncellenmesinin hem ticaretten hem de küresel değer zincirlerinden daha büyük kazançlar sağlamamıza yardımcı olacağını bir kez daha teyit ediyor.”

"Avantajımızı kaybediyoruz"

TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski, Avrupa Birliği’nin (AB) tedarik zincirlerinin çeşitlendirilmesi konusunda yakın müttefikleriyle güç ve kaynak birleştirmesi için ABD’nin yanı sıra genişleme ve komşuluk politikası ülkeleri adres olarak gösterdiğine dikkat çekti. Kaslowski, şöyle devam etti;

“Belirlenen dönüşüm gündemi doğrultusunda coğrafi yakınlık avantajının tedarik zincirlerinin çeşitlendirilmesi ve kısaltılması süreçlerinde somut bir fırsata dönüştürülmesi kural ve standartlar sisteminde de yakınlığa bağlı. Türkiye’nin bu sistemin içinde öne çıkması için, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi başta olmak üzere, elbirliği ile hareket edilmesi gerekmekte. Sanayi standartları, küresel ticaret dengeleri, çevresel ve dijital kurallar bağlamında AB ile ekonomik ve ticari ilişkilerimizin mevcut çerçevede ilerlemesi imkânsız hale geliyor. AB’nin imzaladığı her yeni ticaret anlaşması ile AB pazarı için göreceli avantajımızı kaybediyoruz.”