Medya

Genel Müdürümüz Rıza Mehmet KORKMAZ'ın " Son dönemde menşe kaynaklı cezalar" başlıklı yazısı, 10.09.2021 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.

Genel Müdürümüz Rıza Mehmet KORKMAZ'ın " Son dönemde menşe kaynaklı cezalar" başlıklı yazısı, 10.09.2021 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.

Dış ticaret ve gümrük işlemlerinde menşe, genel anlamda eşyanın milliyetini ifade eden bir kavramdır. Türkiye’nin bazı ülke ya da ülke gruplarıyla yaptığı anlaşmalar, o ülkeler menşeli ürünlerin ithalatında tercihli tarife, yani düşük vergili ya da vergiden muafen işlem yapılmasını gerektirmektedir. Tercihli tarife, ancak eşyanın menşeinin yani ana hatlarıyla hangi ülkede üretildiğinin tespitiyle uygulanabilmektedir.

Eşyanın menşeinin belirlenmesinde temel çerçeve, Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) Revize Kyoto Sözleşmesi ile ortaya konulan menşe kuralları ve ülkeler arasındaki ikili ya da çok taraflı ticaret anlaşmaları ve onlara bağlı menşe protokolleriyle şekillenmektedir. DTÖ’nün Haziran 2021 verilerine göre dünyada halen 349 adet bölgesel ticaret anlaşması yürürlüktedir. DTÖ Revize Kyoto Sözleşmesi'nde menşe kuralı; “Bir eşyanın menşeini tespit etmek amacıyla, bir ülke tarafından uygulanan ve ulusal ve uluslararası mevzuat çerçevesinde şekillenen yasal düzenlemeler” olarak tanımlanmıştır. Menşe ülke kavramı da, “Gümrük tarifesinin, miktar kısıtlamalarının veya ticaret politikasına ilişkin herhangi bir önlemin uygulanması amacıyla oluşturulan kriterlere uygun bir şekilde ürünlerin üretildiği veya imal edildiği ülke” şeklinde ifade edilmiştir.

Dış ticarette kurulan gümrük birlikleri, imzalanan serbest ticaret anlaşmaları, tercihli ticaret anlaşmaları nedeniyle, eşyanın menşe ülkesine bağlı olarak değişen gümrük vergileri söz konusu olmakta veya belirli ülkeler menşeli eşyanın ithalatında anti damping, ilave gümrük vergisi (İGV), ek mali yükümlülük (EMY) veya gözetim, korunma önlemi, miktar kısıtlaması, ithalat yasağı gibi ticaret politikası önlemleri uygulanabilmekte; tüm bu uygulamalar da eşyanın menşeinin belirlenmesini gerekli kılmaktadır.

Günümüzde ülkeler arasında imzalanan çok sayıda anlaşma ve menşe kazanmaya ilişkin birçok grift kural nedeniyle menşe konusu, adeta bir mühendislik bilgisi gerektiren, firmalarımızın anlamakta zorlandığı ve sıkça hata yaptığı bir uygulama halini almıştır. Son yıllarda pandeminin de etkisiyle bozulan dış ticaret dengesinde artan EMY ve İGV uygulamaları ile hem devlete vergi geliri sağlanması, hem de ithalattaki aşırı talebin kısıtlanmasının amaçlandığı da görülmektedir. İşte bu vergilerin uygulanmasında, menşe belgelerinin temini konusu hayati bir öneme haizdir. Zira menşe belgelerini tevsik edemediğinizde, eşyanız yüksek vergilere, ticaret politikası önlemlerine maruz kalabilmektedir.

Öte yandan, aslında EMY ve İGV uygulamaları ile vergi gelirlerinde 2020 yılında bir artış yaşanmış olsa da, vergilerin yol açtığı enflasyonist etkiden ötürü atılan taşın ürküttüğü kurbağaya değip değmediği de tartışma konusudur. 

Dış ticaret yapan firmalar son iki yıldır menşe uygulamalarında yaşanan değişiklikler ve ardından gelen ceza tebligatları ile sarsılmış durumda. Menşe konusunda son dönemde baş döndürücü, takibinde güçlük çekilen mevzuat değişiklikleri yaşandı. Şöyle ki;

24 Mayıs 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik değişikliği ile Gümrük Yönetmeliğinin menşe uygulamalarını düzenleyen 38 inci, 41 inci ve 205 inci maddelerinde değişiklikler yapılarak menşe esaslı ticaret politikası önlemlerine, ilave gümrük vergisine(İGV) veya ek mali yükümlülük (EMY) gibi diğer mali yükümlülüklere tabi eşyaların serbest dolaşıma girişinde, yani ithalatında önlemin, İGV, EMY veya mali yükümlülüğün uygulanmaması için eşyanın söz konusu uygulamalara tabi ülke menşeili olmadığını belgelendirmek üzere,  menşe ülkenin veya ihracatçı ülkenin yetkili makamlarınca düzenlenmiş bir menşe şahadetnamesi ile ispatının gerektiği esasa bağlanmıştır. Gümrük Yönetmeliği’nin 205 inci maddesi 4/ç fıkrasında yapılan değişiklikle de;  söz konusu önlemlere, İGV, EMY ve diğer mali yükümlülüklere tabi olup AB’den A.TR Dolaşım Belgesi eşliğinde ithal edilecek eşyanın menşei belirlenmesinde Bakanlıkça belirlenen risk kriterleri uyarınca saptanan durumlar saklı kalmak kaydıyla, menşe şahadetnamesinin aranılmayacağı düzenlenmiş; 31330/10.12.2020 sayı-günlü Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik değişikliği ile de, 01.01.2021 tarihinden itibaren “Bakanlıkça belirlenen risk kriterlerine” ilişkin istisna da kaldırılmış; AB’ye üye ülkelerden A.TR Dolaşım Belgesi eşliğinde gelen eşyanın serbest dolaşıma girişinde menşe şahadetnamesi aranmayacağı düzenlenmiştir.

Ayrıca 01.04.2020 tarihli RG ’de yayımlanan Gümrük Yönetmeliği değişiklikleri kapsamında da, daha önce usulüne uygun bir menşe belgesi ibraz edilemeyen beyannamelere ilişkin olarak menşe belgelerinin sonradan ibraz edilebilmesinin önü açılmış; ilk ithalat anında menşe belgesi ibraz edilemediği için tahsil edilen İGV, EMY ve diğer mali yükümlülüklerin geri verileceği de hükme bağlanmıştır. Diğer taraftan; AB’den bir A.TR belgesi eşliğinde gelen ancak uygun bir menşe belgesi olmayan eşyalara ilişkin eksik menşe belgesinin tamamlanması için 6 ay süre verilmiş; daha sonra 20.10.2020 tarihli değişiklikle de söz konusu süre 6 ay daha uzatılmıştır. Son olarak 13.02.2021 tarihli RG’de yayımlanan değişiklikle de, Gümrük Yönetmeliği’nin geçici 16/3’üncü maddesi uyarınca, 13.02.2021 tarihinden önce tescil edilmiş olan beyannamelerde eşyanın menşeini tevsik eden uygun bir menşe şahadetnamesinin veya tedarikçi beyanının 30/6/2021 tarihine kadar gümrük idaresine ibraz edilmesine imkan verilmiştir.

Böylece mükelleflere menşe ispat belgesi veya tedarikçi beyanını daha sonra da sunarak İGV veya EMY uygulamalarından kurtulmalarının yolu açılmış görünse de, menşe ispat belgelerini düzenleyen karşı ülkeler ticaret odalarının en geç 1 yıl geriye dönük olarak bu belgeleri düzenlemelerinden ötürü birçok işlemde menşe ispat belgeleri temin edilmemiştir. Temin edilen belgeler de ciddi zorluklarla ve bedellere sağlanabilmiş; yine menşe ülkelerden tedarikçi beyanı temini de birçok olayda özellikle pandemi koşulları ve aradan geçen uzun zaman nedeniyle ticaretin doğal akışında mümkün olmamıştır.  Hal böyle olunca da menşe belgelerini ibraz süresinin dolmasıyla birlikte bir çok firmaya ceza tebligatları yoğun biçimde gelmiş ve gelmeye de devam etmektedir. 

Daha önce sadece ticaret politikası önlemlerine tabi eşyalara ilişkin bir menşe belgesinin ibraz edilmesi zorunlu iken; Gümrük Yönetmeliğinde 24.05.2019 tarihinde yapılan değişiklikle birlikte bu uygulamanın kapsamı genişletilmiş ve ticaret politikası önlemlerinin yanı sıra İGV veya EMY gibi mali yükümlüklere tabi eşya için de bir menşe belgesi ibraz edilmesi zorunlu hale getirilmiştir. İGV ve EMY(korunma önlemleri konusu EMY hariç) birer ticaret politikası önlemi değildir. Dolayısıyla beyannamesi 24.05.2019 tarihinden önce tescil edilmiş ve İGV veya EMY’ye tabi eşyalar için bir menşe şahadetnamesi ibraz edilmesi zorunlu değildir. Ancak son günlerde özellikle ABD’ye yönelik uygulanan EMY kapsamında 24.05.2019 tarihinden önce tescil edilen beyannamelere ilişkin firmalara da ceza uygulanmaktadır. Bu durum ciddi hukuki uyuşmazlıklara yol açacak niteliktedir.

Ticaret Bakanlığı’nın gümrük işlemlerinin takip edildiği, beyannamelerin verildiği BİLGE  programında da, 24.05.2019 tarihine kadar ihracatçı beyanı/tedarikçi beyanı ibrazı halinde menşe belgeleri aranılmadan beyannamelerin tescil işlemlerin devamına izin verilmiştir. Bu itibarla, bundan önceki tarihte menşe belgesi sunulmadığı için firmalara ceza uygulanması da, hukuki açıdan yerinde görünmemektedir. 

Zaten ciddi bir uzmanlık gerektiren ve yapılan çok sayıda değişiklikle anlaşılması ve takibi daha da zor hale gelen menşe uygulamaları nedeniyle mükellefler ciddi ceza riskiyle karşı karşıya kalmıştır. Son dönemde tabir yerindeyse yağmur gibi yağan ceza tarhiyatları söz konusudur. Konunun yargıya taşınması halinde gümrük birliği uygulamalarıyla da çelişen bu düzenlemelerden ötürü, mahkemelerde çok sayıda dava açılabilecek, çok muhtemeldir ki bunların bir çoğu da kamu adına kaybedilecektir. Mevcut durumda, menşe şahadetnamesinden kaynaklı vergi ve ceza kararları ile mükelleflerin mağduriyetinin giderilmesi açısından idarece geriye yönelik işlemleri de kapsayan bir düzenleme ile bu ihtilafların mahkemelere gidilmeden çözülmesinin mümkün olabileceği, bu yönde Ticaret Bakanlığı’nın bir düzenleme yapmasının yerinde olacağı düşünülmektedir.