Medya

UGM Kurumsal Iletişim Direktörümüz Sami Altınkaya'nın "Dış Ticaretin Unutulan oyuncusu" Başlıklı Yazısı,23.03.2020 Tarihinde Dünya Gazetesi'nde Yayınlandı.

UGM Kurumsal Iletişim Direktörümüz Sami Altınkaya'nın "Dış Ticaretin Unutulan oyuncusu" Başlıklı Yazısı,23.03.2020 Tarihinde Dünya Gazetesi'nde Yayınlandı.

Dış ticaretin unutulan oyuncusu


Dış ticaret bir takım işidir. Hem de milli takım. Takımın yöneticileri oyuncularını dikkatli seçer. Uluslararası pazarlarda yaşanan ekonomik mücadele kıran kırana geçerken, takımın her oyuncusunun ayrı bir önemi vardır. Sonuçta bayrağınızı dalgalandırıp, ülkenizin adını tüm dünyaya duyurursunuz.
Türkiye’deki firmalar da ürün ve hizmetlerini dünyaya kendi markalarıyla satabilmek için, takımın yöneticilerinin desteğine ihtiyaç duyar. Bu destek sonucunda da Türkiye ekonomisi kazanır. Ülkemiz büyür ve kalkınır.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’da, Türkiye’nin geçtiği bu zorlu dönemde ihracat takımının oyuncularını rahatlatacak önlemleri açıkladı. Ekonomiyi can suyu olacağına inandığımız bu önlem paketini, devletini baba gibi gören her sektör merakla bekliyordu. Devlet baba üreten ve zor durumda olan sektörlere el uzattı. Borçların bir yıl ötelenmesinden tutun, yeniden kaynak yaratılmasına kadar pek çok tedbiri uygulamaya aldı.
Lojistik ve ulaşım sektörü de ekonomik önlem paketinde yerini aldı. Dış ticaret takımının aktif oyuncuları; taşımacılar, depolama ve antrepo hizmeti verenler, kargocular, liman işletmeleri, acenteler ve gümrük müşavirlik hizmetlerini verenlerden oluşur.
Devlet baba, dış ticaret takım oyuncularına korona virüsüne karşı yavaşlayan işlerin durmasını engellemek, onların ayakta kalabilmek için can suyu verirken bir oyuncusunu unuttu. Dış ticaret takımının forvetlerine altın vuruşu yapmasını sağlayan gümrük müşavirlik hizmeti veren şirketler için bir tek cümle açıklanmadı. Devlet baba ve takımın lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunu teknik heyete mi bıraktı bilinmez ama oyuncular merakla paketin detaylarını bekliyor.
Çocukların kriz dönemlerinde babalarını pür dikkat dinledikleri gibi takip eden gümrükleme sektörü, kendileri için de güzel haber bekliyor. Hizmet verdiği alanda emek yoğun bir iş kolu olduğu hesaplandığında gümrükleme hizmetleri ülke istihdamına önemli katkı sağlıyor.
Düşünün bir ürün üretilecek, taşıyıcı olacak ve bu malın dış ticaret işlemleri yapılacak. Bu işlemler yapılamazsa malınız yurt dışına nasıl gidecek? Ya da ülkeye hammadde nasıl girecek?
Geçmişte gümrükleme işlemleri ve ticaretiyle ilgili bir bakanlık bile vardı. Başta vurguladığım gibi bu bir takım oyunudur. Bütün oyuncular güçlü olmalıdır. Devlet baba takımın oyuncularına eşit muamele etmeli, onları birbirinden ayırmaksızın, dar zamanlarda şefkatli kollarını üstünde hissettirmelidir.
Akıl terinden para kazananlar

Türkiye’nin çıkış yolu fabrika yapan fabrikaların, makine üreten makinelerin imal edilmesiyle mümkün olur. Buna bir de teknolojiyi sadece kullanan değil, onu üreten firmaları da eklerseniz karşınızda kimse duramaz.

Bugün kullandığınız beyaz eşyadan, otomotive kadar her ürünü üreten makineler de bir fabrikada yapılıyor. Bu kalıpların yerli ve milli olması önemlidir. Bunlara takım tezgâhları diyoruz. İşte o zaman savunma sanayinde de uzay sanayinde de istediğiniz üretimi gerçekleştirebilirsiniz.

Dışarıdan ithal edilen makineleri üreten yabancı firmalar, bize bir anlaşma imzalatıyor. Satın aldığımız makinelerle savunma ve uzay sanayinde imalat yapamıyoruz. Dahası da var. Bize satılan makineler son teknoloji olmuyor. En yenisi ve en üstünü de olmuyor. İsterse yabancı firma makinenin yedek parçasını bile göndermeyebilir. Bu bağımlılıktır.

Üstelik bu makineler pahalıya alınıyor. Bu da ciddi bir cari açık demek. Bu küçük ayrıntı maalesef bizim yıllardır boynumuzu büküyordu. Türk şirketleri artık kendi makinelerini üretiyor. Hem de ileri teknoloji kullanarak. Bünyesinde onlarca yazılımcı çalıştıran şirketlerimiz var. Türkiye’nin toplam makine ithalatı 24 milyar dolar. İhracatı ise 17 milyar dolar. 7 Milyar Dolar ise cari açık var.

Bursa’da üretim yapan Ermaksan Genel Müdürü Ahmet Özkayan başarmak için dünyayı çok iyi okumak ve anlamak gerektiğini söylüyor. Çok iyi İngilizce bilmenin bunun tek yol olduğunu vurgulayan Özkayan, ancak o zaman yurt dışındaki teknolojiyi Türkiye’ye getirebileceğimize inanıyor. Ermaksan Ar-Ge merkezinde doksan mühendis çalışıyor. İşte o zaman kendi bilgi teknolojinizi oluşturulabilirsiniz. Patronların hedef koyucu olması gerektiğini söyleyen Özkayan, “Biz ihtiyacı anlarız. Faydalıysa projelendiririz. Seri imalata almayacağımız, ticarileştirmeyeceğimiz hiçbir proje ile uğraşmayız. Aman biz bunu teşviğinden yararlanalım demeyiz. Ar-Ge’miz bunun için önemlidir” diyor.

Hatırlayın geçmiş dönemlerde inovatif üretim için milyonlarca para iyi niyetle dağıtıldı. Bu paralar Türkiye’ye katma değer olarak dönmüyorsa bunu hiçbir anlamı olmaz. Önemli olan teknoloji Türkiye’de üretilecek ve bu teknoloji ile üretilen ürünler ihraç edilecek. Teşviklerin de yerli üreticiyi destekleyen şekilde yapılası gerekiyor.

Ermaksan’ın makine tarafında sac işleme makineleri üretiliyor. Ar-Ge merkezinde ise yarı iletkenlerden itibaren, laser kaynak, diyotlar, sensörler, yazılım gömülü sistemler, CNC makineler üretiliyor. Özkayan “Makineden farkı da makineler tonlarca demirden oluşuyor. Üzerine teknoloji koyuluyor. Ar-Ge merkezimizi kurmaktaki amacımız dışa bağımlı olduğumuz teknolojiyi burada üretmekti. Burada onu başardık. Artık Ermaksan’ın ürettiği bütün cihazların teknolojilerini biz veriyoruz”

Dolaylıda olsa teknoloji ihracatına başlanmış. Bu Türkiye için güzel haber. Ahmet Özkayan’ın hayali ise bir tane zarf ile milyon dolarlık ihracat yapabilmek. O zarfın içinde tamamen akıl teri ve teknoloji olacak.
Ermaksan’da akıllı makineler üretiliyor

Özkayan “Geçen zaman içinde Türkiye akıllı ara ürünleri üretmedi. Üretecek firmalar oluşmadı. İthalata mecbur kaldık. Firmalar olarak iyi birer uygulayıcı olduk. Entegratör olduk. Uygulama mühendisliğimiz iyi gelişti. İthalatla bu makineleri akıllandırdık. Ama bizim 30 sene önce yüzde 90 olan yerlilik oranımız tam tersine döndü. Yüzde 30’da kaldı. İş yüzde 70 ithalata döndü” diyor.

Şimdi bu oranlarla yerli ve milli olunmaz. Bu bir dışa bağımlılıktır. Ara ürünleri de Türkiye kendisi üretmelidir. Akıllı makineleri üretirsek bağımlılıktan kurtuluruz. İleri teknoloji ve katma değer deyip sanayicimiz Ermaksan’da olduğu gibi kendi teknolojisini kendisi üretmeli. Teknolojik olarak yüzde 90 bağımsız bir Türk şirketinden bahsediyorum. Bir ülkenin büyüklüğü imalar sanayinin büyüklüğü ile ölçülür. O yüzden enflasyonun da ekonomik krizlerin de büyümenin de çıkış yolu üretimden geçer diyoruz. Yüksek teknolojiye sahip olan, bunu kullanıp, üreten ve satan ülkeler gelişip büyüyor.