Üretim ile değil borçlanma ile büyüme modeli çökmüştür. Günlük politikalarla geleceği yakalayamayız. O yüzden uzun vadede, iyi planlanan ve hükümetler tarafından keyfi olarak değiştirilmesi zor, geliştirilmesi kolay olan devlet politikalarına ihtiyaç var. Maalesef borç yiğidin kamçısı değildir. Ancak sizi dış güçlere bağımlı kılar. Borcu fazla olan ülkelerin ABD hariç bağımsızlığından söz edilemez. Ekonomik bağımsızlık olmadan diğer alanlarda kendi kararlarınızı kendiniz veremezsiniz.
Bir yöneticinin iki dudağı arasına bakmadan herkes işine bakmalıdır. İşini layıkıyla yapacak olan kişiler iş başına gelmediği sürece bir ileri iki geri gideriz. Vasatizm hastalığından kurtulup, gerçekten işinin uzmanı isimleri vasatların yerine göreve getirirsek, Türkiye’nin bugününü değil, geleceğini de kurtarırız. Yakınlarımızın para kazanmasını değil, işsiz milyonlarca gencimizin elinin ekmek tutmasını sağlamak devletin asli görevidir.
Üreten ve para kazanan insanların olduğu toplumlar büyür ve gelişir. Huzursuzluklar olmaz ve toplumsal patlamalar yaşanmaz. Hırsızlık, yolsuzluk ve terör olmaz. Üretime dayalı bir büyüme modeli ülkemizin kalkınmasını sağlayacaktır. Borçla yapılan yatırımlar, kısa sürede biten ama uzun zamana yayılan geri borç ödemeleri sadece bizim değil, çocuklarımızın da geleceğini ipotek altına alıyor. Paradan para kazanılan bir yapıdan üretim ile büyüme modeli için daha çok çalışmalıyız. Aksi halde sadece para ve mali politikalarla ekonomiyi ayakta tutmaya kalkarsınız. Ancak başarılı olamazsınız. Enflasyonun panzehiri faiz değil üretimdir. Üretimin olmazsa olmazı da teknolojiye dayanan, dijital dünyanın ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde ürün ve hizmetleri tasarlamaktır. Bunu yapabilmek için dijital döneme uygun eğitim sisteminiz olmalıdır. Yani dönüp dolaşıp eğitim diyoruz.
Dış ticarette kimler oyunda kalacak?
Pandemi ile birlikte dış ticarette de değişim hız kazandı. Dış ticaretin aktörleri teknoloji ile birlikte dijital dünyaya entegre olamazsa yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Geleneksel yöntemlerle dış ticaret yapmaya devam edenlerinse yaşama şansı hiç yok. Çalışan insan sayınız ve büyük yapınız artık avantaj olmaktan çıkıyor.
Büyük olanların değil, hızlı ve çevik olanların kazandığı bir dönemi yaşıyoruz. Bunun yolu da dijitalleşmekten geçiyor.
Teknolojiye entegre olan şirketler ve kurumlar ayakta kalırken, klasik yöntemlerle bildiğini okumaya devam edenler ya çok üretip az kar edecek. Kazandığının büyük bölümünü kendisi dönüşemediği için, dijital satış ve pazarlama şirketlerine verecek. Yani işin hamallığını yapacak. Ya da yok olup gidecek.
Dünya son otuz yıldır lojistiğin önemini anladı ve buna uygun yapılar kurdu. Ama lojistik sektörü bile bu zaman içinde dijitalleşmeye uygun olarak hızla değişim geçiriyor. Lojistik bugün biyoteknoloji ve bilişim teknolojilerinin yanında 21. yüzyılın en önemli üç sektöründen biri olarak gösteriliyor.
Lojistik yönetiminin iş dünyasında öneminin artmasına yol açan gelişmeleri özetlemek gerekirse;
►Pazarların küreselleşmesi ile üretim noktası pazar arasında gerçekleşecek depolama ve malzeme akışlarının artması.
►Üretim ve tedarik süreçlerinin küreselleşmesiyle artan malzeme akışı ve depolama ihtiyaçları
►Zorlaşan rekabet koşulları altında diğer süreçlerde maliyet avantajı sağlamanın zorlaşması; maliyetlerde avantaj sağlamak için lojistik süreçlerin verimliliğinin artması ihtiyacı.
►Rekabetçi avantaj sağlamak için doğru yere doğru malzeme akışını sağlama ihtiyacı.
►Dış kaynak kullanımının artması ile süreçler arasında gerek duyulan malzeme, hizmet, bilgi akışının hızlı ve doğru bir şekilde yapılmasına ihtiyaç duyulması.
►Tedarik zinciri bileşenlerinin farklı coğrafi bölgelerde olması nedeniyle artan malzeme, hizmet ve bilgi akışı ihtiyaçları.
►Değişen müşteri beklentilerinin öneminin artmasıyla ürün çevrim sürelerinin azalması, daha hızlı malzeme, hizmet ve bilgi akışlarına ihtiyaç duyulması.
►Müşteri memnuniyetini sağlamak ve güvenceye almak için ihtiyaç duyulan hızlı kargo, sipariş takibi, memnun olunmayan iade ürünün adresten iade alma gibi yeni nesil hizmetler.
Bu gereksinimler nedeniyle lojistik hayatımıza daha fazla giriyor. Ayrıca tersine lojistik kavramı ile de tanıştık. Ürünün iadesi halinde müşteriden tekrar işletmeye getirilme süreci tersine lojistik kavramını oluşturdu. Geriye doğru lojistik süreci, müşterinin sahip olduğu ürünün tamir edilmiş veya değiştirilmiş haliyle müşteriye tekrar iletilmesini kapsıyor.
Tersine lojistik işe yaramayan ürünlerin geri dönüşümü veya doğaya zarar vermemesi için parçalara ayrılmasıyla yeniden üretime sokularak işlem görmesini de içeriyor. Yeni dönemde hayatımıza yeşil lojistik kavramı da girdi. Çevrenin korunması ve sürdürülebilir kalkınma konularındaki artan bilinç ve duyarlılık yeşil lojistik kavramını ortaya çıkardı. Üreticiden tüketiciye doğru tüm faaliyetlere çevresel bir bakış açısıyla yaklaşır. Lojistik faaliyetlerin olumsuz çevresel etkilerinin azaltması önemli oldu. Alternatif çevre dostu yakıtların kullanılması, ambalajlama esnasında geri dönüşüm malzemelerinin kullanılması yeşil lojistik faaliyetleri arasında yer alıyor.
Artan e-ticaret ve internet kullanımının yaygınlaşması, akıllı telefon ve sosyal medya uygulamalarıyla elektronik ticaret her geçen yıl daha da artıyor. İnternet üzerinden perakende satışların bu yıl itibariyle tün dünyada yüzde 12.8 oranına ulaşacağı tahmin ediliyor.
Halen dünyadaki her 100 tüketiciden 40’ı başka bir ülkeden mal alıp tüketmektedir. McKinsey&Company’nin araştırmasına göre önümüzdeki üç yıl içinde dünyada tüketilen ürünlerin yüzde 80’i tüketildiği ülkeden başka bir yerde üretilmiş olacak.
Bir kavram daha var ki yakın gelecekte çok konuşulacak. Yer altından yük taşımak. 2030 yılı itibariyle yüklerin yer altından da taşınması planlanıyor. Cargo Caps gibi projeler sayesinde yer altında bir kabın 2 euro/palet gibi maliyetlerle 24 saat kesintisiz taşımacılık yapılabileceği, hızlı ve ucuz yeni bir taşıma yöntemine geçilecek.
Teknoloji alanında yaşanan baş döndürücü gelişmeler, yapay zeka, blokchain, robotlar, 3D yazıcılar, droneler, sürücüsüz araçlar ve nesnelerin interneti gibi kavramlar günlük hayatımıza giriyor.
Limanlar ve lojistik merkezler arasına kurulacak konteyner sistemleri, şeffaf ve katlanabilen konteynerler, karbondioksit emen maddeler, kendini yenileyen bio-beton, yolları onaran ve yenileyen bakteri içeren asfalt malzemeleri, yol ve yol koşullarına göre kendini yenileyen yeni nesil uçak, gemi ve kara taşıtları önümüzdeki on yılda karşımıza çıkacak.
Lojistik 4.0 konsepti geliştiriliyor. Lojistik gelecekte daha bütüncül yaklaşımla ele alınacak. Üreticiden tüketiciye kadar tüm süreçler dijital olarak takip edilecek. Bu işletmelerde maliyetleri düşürecek, şeffaf ve daha hesap verilebilir, güvenli, kayıt dışılığı önleyen bir modellemeye geçilecek.
Artık “kendini beyan eden eşya” konsepti ile gümrük ve dış ticaret işlemlerinin başka bir evreye geçeceği yeni bir döneme giriliyor. Bu yeni dönemde iş süreçleri ve tanımları da değişecek.
Yakın gelecekte tedarik zincirinde insan faktörünün minimuma indiği, robotlar ve sensörler alemi ile tanışacağız. Tüm bu baş döndürücü gelişmeler lojistik sektörünün yapısını, içeriğini ve paradigmayı da değiştirecek. Oyunu kuralına göre oynayan dış ticaretin oyuncuları ayakta kalacak. Dijitalleşmeye geçiş sürecini başaramayanlar ise yok olup gidecek.