Medya

Şirket Danışmanımız Sami Altınkaya'nın "Plastik Sektörü De S.O.S Veriyor”" Başlıklı Yazısı, 13.12.2021 Tarihinde Dünya Gazetesi'nde Yayımlandı.

Şirket Danışmanımız Sami Altınkaya'nın "Plastik Sektörü De S.O.S Veriyor”" Başlıklı Yazısı, 13.12.2021 Tarihinde Dünya Gazetesi'nde Yayımlandı.

Reel sektörün nabzını tutmaya devam ediyoruz. Ekonomik krizden plastik sektörü de nasibini aldı. Dünya’da yaşanan hammadde krizi ve tedarik sorunları Türk plastik sanayicilerini de olumsuz etkiliyor. Özellikle kurlarda yaşanan dalgalanmalar, ithalata bağlı olarak artan girdi fiyatları sektörü olumsuz etkilemeye devam ediyor.

Özellikle gümrük depolarında yaşanan beklemeler hem zaman hem de dövizimizin dışarıya çıkmasına neden oluyor. Ordino adı altında alınan kanunsuz paralar, geçici depolarda bekletilen mallar, limana girmek için bekleyen gemilerin artan demoraj giderleri ve bir dünya lüzumsuz masraflar, dış ticaret yapan sanayicilerimizin belini büküyor. 1 tek doların bile önemli olduğu bugün gümrüklerde oluşan bu maliyetlerin toplamı 4 milyar doları buluyor. Yani 4 milyar dolarımız yurt dışındaki birilerinin cebine giriyor. Gümrüklerdeki bu sorunlara tedarik, navlun ve artan enerji fiyatları da eklenince sanayicimiz haklı olarak zorlanıyor.

Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Başkanı Ömer Karadeniz ile yaşadıkları sorunları konuştuk. Federasyonda yer alan üyeler Türkiye’nin plastik sektörü büyüklüğünün yaklaşık yüzde 50’sini temsil etmekte ve sektör ihracatının yüzde 60’ından fazlasını gerçekleştiriyor.

Tedarik zincirinde bozulma

Son bir yıllık süreçte küresel tedarik zincirinde yaşanan bozulmaya bağlı olarak navlun fiyatlarının rekabet gücünü olumsuz etkilediğini belirten Karadeniz, navlun maliyeti nedeniyle üreticilerin gerek hammadde ve ara mamul temininde, gerekse yakın coğrafyamız dışına ihracatta sıkıntının büyük olduğunu söyledi.

Karadeniz “Türk plastik sektörünün ihtiyaç duyduğu hammaddenin yaklaşık yüzde 85’inin ithalat yoluyla karşılanıyor. Sektörümüz ithal ettiği bu hammaddeyi katma değerli plastik mamule çevirerek doğrudan veya dolaylı ihracata konu etmekte. Özellikle ara girdi sağladığı 30’dan fazla sektörün dış piyasada daha rekabetçi olmasını sağlamanın yanı sıra yerli üretim sayesinde bu sanayicilerimizin tedarik sorunu yaşamasını da engelleyen sektörümüz bu özelliğiyle stratejik önemi haizdir. Öte yandan, plastik sektörünün tedarik zincirinde meydana gelen bozulmalar ise tam da bu sebeple adeta bir domino etkisine sebep olmakta ve hemen hemen tüm imalat sanayinde üretimin aksamasına sebep olmaktadır. Ayrıca plastik hammadde fiyatlarında ya da bu ürünlerin tedarik kanallarında meydana gelen zamlar orta vadede enflasyon olarak tüketiciye yansımaktadır. Bu açıdan bakıldığında uluslararası taşımacılık maliyetlerinde yaşanmakta olan fahiş artışlar ihracatta rekabet gücümüzü olumsuz etkilediği gibi, plastik sektörü gibi stratejik sektörlerin maliyetlerine yansıması sebebiyle enflasyona da sebep olmaktadır” dedi.

Artan navlun fiyatları tedarik zincirini kısaltıyor

Artan navlun fiyatlarının tedarik zincirinin kısa hatlara yönelmesine sebep olduğunu, bunun ise ülkemiz açısından hem riskler hem fırsatlar barındırdığını belirten Karadeniz, “Artan navlun fiyatları sebebiyle Uzakdoğu ve Güneydoğu Asya ülkelerinin Avrupa pazarlarına erişim maliyetinin hızla yükselmiş olması ülkemize bu pazarda rekabet açısından göreceli bir üstünlük sağlamaktadır. Öte yandan, ülkemizden Avrupa’ya taşımacılık maliyetlerinin de artmış olması tedarik zincirinin daha da kısalmasına ve ülkemizin boşa çıkan bu pazar payını rakip ülkelere bırakmasına sebep olabilir. Ülkemiz açısından daha önemli bir risk ise üretimin devam etmesi adına sanayimizin ihtiyaç duyduğu ithal ara girdilerden ve hammaddelerden kaynaklanmaktadır. Zira artan navlun maliyetleri hammadde tedariki kanalıyla üretici fiyatlarında enflasyona sebep olmakta ve ülkemizin uzak coğrafyalara karşı sahip olduğu üstünlüğü yitirmesini neden olmaktadır. Bu sebeple gerek hammadde tedariki gerek ihraç pazarlarına erişimde, navlun fiyatlarında yaşanan artışlardan minimum ölçüde etkilenmemizi sağlayacak önlemler bir an önce hayata geçirilerek bu fırsat penceresini yakalamamız sağlanmalı. Ayrıca plastik hammadde gibi kritik öneme sahip sanayi girdilerinin üretimi özendirilmeli ve bu kapsamda Adana Yumurtalık bölgesinde hayata geçirilecek olan tesise yenileri eklenmelidir” dedi.

Enerji fiyatlarının artması üretim maliyetlerini artırıyor

Enerji fiyatlarında yaşanan artış yükünün sadece sanayiciye yansıtılmasının, tüketici enflasyonunu da tetiklediğini belirten Karadeniz, sanayide kullanılan enerji maliyetinin konut maliyetinin çok üstüne çıkmasını anlayamadıklarını söyledi.

Türkiye’de girdi maliyeti kaynaklı bir enflasyon yaşandığına dikkat çeken Karadeniz “Pandemi ve tedarik zincirinde yaşanan aksamalardan kaynaklı olarak emtia fiyatlarının hızla artması, Türkiye gibi ithal girdi ve ara mamul kullanan ülkeleri derinden etkiledi. Navlun fiyatlarındaki artış ve son olarak da enerji maliyetlerinin artması, imalat sanayi ve üretimini derin bir çıkmaza sokuyor. Plastik sektörü özelinde ele alındığında, ihtiyaç duyduğumuz hammaddenin yaklaşık yüzde 85’ini ithalat yoluyla karşılıyoruz. Bunun için navlun maliyetlerinde yaşanan hızlı artışlar, rekabet gücümüzün hızla azalmasına neden oluyor. Mevcut durumu daha olumsuz bir noktaya taşıyan gerekçe ise iç piyasada alım gücünün düşmesi sebebiyle, üreticilerin maliyet artışının tamamını yansıtamamaları ve bu sebeple de kâr marjının hızla düşmesidir” dedi.

Döngüsel ekonomi

Sürdürülebilir bir dünya için atıkların kaynağında ayrıştırılarak geri dönüştürülmesi ve bu yolla kaynak kullanımının azaltılmasının önemine dikkat çeken Karadeniz “Atıklarımız ekonomik değerini yitiriyor. Önemli bir kısmı geri dönüştürülmemektedir. Bu nedenle kaynağında ayrıştırma bir an önce yapılmalıdır” dedi.

Avrupa’da uzun yıllardır ambalaj atıklarının kaynağında ayrıştırıldığını ve gıda atıkları ile temas ederek kontamine olmadığının altını çizen Karadeniz, “Dünya artık lineer üret-kullan-at prensipli yaklaşımdan döngüsel ekonomi modeline geçiyor. Esasen bu bir tercihten ziyade zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor zira dünyamızın kaynaklarının fütursuzca kullanılması hayat standartlarımızı çok olumsuz etkilemeye başladı. İşte döngüsel ekonomiye geçişte toplumun bir fikri transformasyon geçirmesi ve çöp yaklaşımından uzaklaşması gerekiyor. Temelinde baktığımızda insanlığın çıkardığı atıkların tamamına yakını geri dönüştürülebilir malzemelerden oluşuyor. Plastik, metal, kâğıt, cam gibi malzemelerden üretilen ürünler çeşitli prosedürlerden geçtikten sonra tekrar hammaddeye dönüştürülebilirken, organik atıklar ise kompostlama yöntemi ile gübre haline getirilebilmektedir. Sağlıklı işleyen bir sistem kurulması durumunda katı atık depolamanın hiç kullanılmaması sağlanabilir” dedi.

Sanayiye bakış açısı yeni yatırımları engelliyor

Sanayicilerin yeni yatırımları önünde yer alan en önemli engellerden birinin de sanayiciye bakış açısı olduğunu belirten PLASFED Başkanı Ömer Karadeniz, “Son dönemde gerek elektrik gerek doğalgaza gelen zamların tamamı sanayicinin sırtına yıkılmakta. Sanayi kuruluşlarını tüm enflasyon yükünü sırtlaması gereken birer yapı olarak gören bu bakış açısı sanayi tesislerimizin mali yapısının bozulmasına, kâr marjlarının hızla erimesine ve yeni yatırım kararlarından vazgeçilmesine sebep oluyor. Türkiye’de yaşanmakta olan enflasyonun temel nedeni girdi maliyetlerindeki artıştır. Örneğin; doğalgaz fiyatlarında yaşanan artış, gübre üretim maliyetini ve dolayısıyla tarımsal üretim maliyetlerini artırarak, vatandaşın sofrasına gelen gıdanın yükselmesine neden oluyor. Enerji fiyatlarındaki artış da sadece sanayiciye değil, tüketiciye de yansıyor. Yurt dışında rekabet gücünüzü azaltıyor” dedi.

İSTANBUL MERKEZ OFİS

Mahmutbey Mahallesi 2655 Sokak No:1-3-21 Bağcılar, İstanbul Fax: (0212) 410 23 00