Medya

Satınalma Dergi'sinde Mevzuat Uzmanlarımız Serkan KARACA & Arif ŞAHİN YALÇI 'nın '' Serbest Bölgelerde İstihdam Desteği Kapsamında İhraç Kayıtlı Satışın Değerlendirilmesi '' Konulu Makalesi ile Yer Aldık

Satınalma Dergi'sinde Mevzuat Uzmanlarımız Serkan KARACA & Arif ŞAHİN YALÇI 'nın '' Serbest Bölgelerde İstihdam Desteği Kapsamında İhraç Kayıtlı Satışın Değerlendirilmesi '' Konulu Makalesi ile Yer Aldık

Serbest bölgeler ülkenin siyasi sınırları içinde yer almakla beraber gümrük hattı dışında sayılan, bulundukları ülkelerin ticari, mali ve iktisadi alanlara ilişkin hukuki ve idari düzenlemelerinin uygulanmadığı veya kısmen uygulandığı, daha geniş teşviklerin tanındığı ve fiziki olarak ülkenin diğer kısımlarından ayrılan yerlerdir. Serbest bölgeler içinde bulunduğu ülkenin diğer alanlarına göre daha çok desteklenen bölgeleri oluşturur. Siyasi sınırlar içerisinde bulunmakla birlikte gümrük uygulamaları açısından gümrük bölgesi dışında yer alan serbest bölgeler için, ülkemizde 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu yürürlüğe konulmuştur. Kanunun yürürlüğe girişiyle birlikte serbest bölgeler bu kanun kapsamında kurulup işletilmeye başlanmış ve serbest bölgede yer alan firmalar da aynı kanun ile desteklenerek, kuruluşları ve faaliyetleri teşvik edilmiştir. Serbest Bölgeler Kanununa göre serbest bölgelerin kuruluş amaçları arasında, ihracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek, doğrudan yabancı yatırımları ve teknoloji girişini hızlandırmak, işletmeleri ihracata yönlendirmek suretiyle uluslararası ticareti geliştirmek öncelikli olarak yer almaktadır. 3218 sayılı Yasanın yayımlandığı ilk dönemde “ yerli üreticilerin dünya piyasalarındaki fiyattan girdi temin etmelerini sağlayarak dünya çapında rekabet güçlerini artırmak” serbest bölgelerin kuruluş amaçları arasında yer almasına rağmen, 2018 yılı sonunda yapılan değişiklik sonrasında, bu ifade kanunun amaçları arasından çıkarılmıştır. Bu düzenleme ile serbest bölgelerde sağlanan destekler ve teşvik unsurlarında ilk sıralara, ihracata yönelik üretim amaçlı yatırımların konulduğu gözlenmektedir. Özellikle 2009 yılından itibaren geçerli olan bu değişiklik sonrasında,  ülkemizin Avrupa Birliği’ne tam üyeliğin gerçekleştiği tarihi içeren yılın vergilendirme döneminin sonuna kadar, üretim faaliyetinde bulunan firmalara 3218 sayılı Kanun ile çeşitli vergisel avantajlar tanındığı görülmektedir. Genel olarak üretime yönelik  faaliyetlerde bulunanlar için bu bölgelerde;

·İmal ettikleri ürünlerin satışından elde ettikleri kazançların, gelir veya kurumlar vergisinden müstesna kapsamına alındığı,

·Üretilen ürünlerin FOB bedelinin en az %85’ini yurt dışına ihraç eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler üzerinden asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra hesaplanan gelir vergisinin, verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edilme imkânının tanındığı,

· Gerçekleştirilen faaliyetlerle ilgili olarak yapılan işlemlerin ve düzenlenen kâğıtların damga vergisi ve harçlardan müstesna edildiği,Anlaşılmaktadır.2009 yılı başından itibaren uygulamaya alınan,  ihracata yönelik üretimin ön plana çıkarılması ve bu doğrultuda yatırımların öncelenmesinde yukarıda yer alan vergisel düzenlemeler büyük katkı sağlamıştır. Bu yazımızın temel konusu da, sağlanan vergisel destekler arasında yer alan “ üretilen ürünlerin FOB bedelinin en az %85’ini yurt dışına ihraç eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler üzerinden hesaplanan gelir vergisinin terkini”  uygulaması oluşturmaktadır. Zira bu uygulama, ihracata yönelik üretimin ön plana çıkarılmasında ve bu yönde istihdam yaratılmasına temel oluşturan bir uygulama niteliği kazanmıştır.3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde;

Avrupa Birliğine tam üyeliğin gerçekleştiği tarihi içeren yılın vergilendirme döneminin sonuna kadar, serbest bölgelerde üretilen ürünlerin FOB bedelinin en az % 85'ini yurt dışına ihraç eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler üzerinden asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra hesaplanan gelir vergisinin, verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edileceği” hükmü yer almaktadır. (3516 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yaşanan pandemi koşulları sebebiyle 2020 yılı için bu oran  % 80 olarak uygulanmasına karar verilmiştir.)Belirtilen hüküm, serbest bölgelerde üretim faaliyeti ile iştigal eden ve ürettikleri ürünlerin çok büyük bir kısmının ihracını yapan firmalar için önemli bir maliyet avantajı sağlamakta, nitelikli iş gücüne ulaşabilme adına ilave olanaklar yaratmaktadır.

3218 sayılı Kanunu’nun Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan bu hükmün uygulanması için aynı Kanunda  (mülga)  Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır.

Maliye Bakanlığı (mülga) da bu yetki çerçevesinde, 1 Seri No'lu 3218 Sayılı Serbest Bölgeler Kanunu Genel Tebliği’ni 12.03.2009 tarih ve 27167 sayılı Resmi Gazete’de yayınlamış ve bu tebliğ ile serbest bölgelerde istihdam edilen personelin ücretlerinin gelir vergisinden istisna edilmesiyle ilgili uygulamaya yön verilmiştir.

 Söz konusu Tebliğe göre;

*Bölge içinde üretim faaliyetinde bulunan mükelleflerin üretime ilişkin istihdam ettikleri tüm personele ödedikleri ücretler gelir vergisinden istisna edilecektir.

*Serbest bölgede faaliyette bulunan mükelleflerden üretim faaliyetinde bulunanların çalıştırdıkları tüm personelin ücretleri ve istisna kapsamında yararlanılan gelir vergisi tevkifat tutarı her aya ait muhtasar beyannamenin verilme süresi içinde, e-beyanname şeklinde verenler tarafından elektronik ortamda, diğer mükelleflerce kâğıt ortamında yetkili vergi dairesine vermeleri gerekmekte olup ilgili vergi dairesince yararlanılan gelir vergisi tevkifatı tutarları tarh ve tahakkuk edilerek tecil (erteleme) edilmektedir.

*Bahse konu işverenler Aralık ayına ait muhtasar beyannamenin verilme süresi içinde ilgili vergi dairesine o yıl içerisinde yaptıkları tevkifatlara ilişkin bilgileri beyan edecekler bunun üzerine, yıl içinde verilen muhtasar beyannameler üzerinden hesaplanan ve ödenen ücretlere ilişkin gelir vergisi tevkifat tutarları ilgili vergi dairesince dikkate alınarak işlemler gerçekleştirilecektir

*İstisna uygulamasından yararlanan mükelleflerin yurt dışı ihracat tutarının toplam satış tutarına oranı, %85 veya üzerinde gerçekleştiğinin YMM  (Yeminli Mali Müşavir) faaliyet raporu ile tespit edilmesi halinde, vergi dairesince tecil edilen vergi terkin (kaldırma) edilecektir.

*İstisna uygulamasında düzenlenecek YMM faaliyet raporuna, Gümrük Çıkış Beyannamesi, Faaliyet Ruhsatı ile Kapasite Raporu örnekleri de eklenecektir.

*Serbest bölgede üretim faaliyetinde bulunan üretici firmaların ürünlerini, aynı veya başka bir serbest bölgede faaliyette bulunan ihracatçılara, yurt dışına satılması kaydıyla mal teslim etmeleri de, yurt dışına satış olarak değerlendirilecektir.

*Söz konusu malların, ihracatçıya teslim tarihini takip eden üç ay içinde ihraç edilmesi zorunludur. Bu sürede ihraç edilmemesi halinde, bu mallara ilişkin yurt dışı satış gerçekleşmemiş olarak değerlendiriecektir. Tamamen veya kısmen ihraç kaydıyla mal satanlar ihracatın fiilen gerçekleştirildiğine ilişkin belgeler de dâhil olmak üzere YMM raporuna ek yapılmak ve ayrıntıları YMM raporunda belirtilmek suretiyle düzenlenecek faaliyet raporunu ilgili vergi dairesine teslim etmesi gerekmektedir.

Tebliğde yer alan sözkonusu hükümlere göre, serbest bölgede yerleşik bulunan ve üretim yapan bir firmanın bu destekten yararlanabilmesi yani satışlarının ihracat kapsamında sayılabilmesi için, önünde iki seçenek bulunmaktadır.

Seçeneklerden biri üretim faaliyeti sonucunda elde ettikleri ürünlerin, kendileri tarafından direkt olarak ihracının gerçekleştirilmesi, diğeri ise aynı ürünlerin ihracatının yapılması şartıyla aynı veya başka bir serbest bölgede faaliyette bulunan ihracatçılara satılmasıdır. İkinci durumda eşyanın yurt dışına satılması kaydıyla teslim edilmesi ve ve teslimi edilen bu malların, ihracatçıya teslim tarihini takip eden aybaşından itibaren üç ay içinde ihraç edilmesi zorunludur.

Her iki durum için de, yani gerek direkt olarak, gerekse ihraç kayıtlı satış yoluyla % 85 oranında ihracat yapıldığının YMM tarafından düzenlenecek Serbest Bölge Faaliyet Tasdik Raporu ile tespit edilerek raporun ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi gerekmektedir.

Görüldüğü üzere YMM raporu ibrazı ,“ % 85 ihraç şartı ” şeklinde ifade edebileceğimiz bu uygulama da tecil edilen verginin vergi dairesi tarafından terkini için temel şarttır. YMM Raporu ile alakalı olarak  (mülga) Maliye Bakanlığının yayınlamış olduğu 2 seri no.lu 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu Genel Tebliğinde “Serbest Bölge Faaliyet Tasdik Raporu”nun düzenlemesi ile ilgili usül ve esaslar ayrıca belirlenmiştir.

3218 sayılı yasa kapsamında uygulanmakta olan ve bizlerin “istihdam desteği” olarak adlettiğimiz esaslar, cari işlemlerde oturmuş gibi gözükse de, serbest bölgelerin içerisinde üretim faaliyetinde bulunan, ihracata yönelik girdi üreten ve girdi olarak kullanmak üzere bölge içinde üretici-ihracatçı farklı bir firmaya satan firmalar açısından durum biraz farklıdır.  Uygulamada bu firmalar maalesef  “ % 85 ihraç şartı” na bağlı istihdam desteğinden yararlanamamakta bir takım sorunlar ile karşılaşmaktadır.  Bunun sebebi bu tür teslimlerin (girdinin teslim edildiği üretici-ihracatçı firma tarafından farklı bir ürün şeklinde ihraç edilmesi) ihraç kayıtlı satış olarak değerlendirilmesi aşamasında bir takım tereddütlerin yaşanmasıdır.

Serbest bölgede üretim faaliyetinde bulunan ve aynı zamanda ihracat yapan firmalara girdi olarak teslimi yapılan eşyaların, ihracatı yapılacak üründe kullanılarak işlenmiş ürün halinde nihai eşyanın içerisinde ihracı yapıldığı halde, bu tür girdi teslimlerin ihraç amaçlı satış olarak değerlendirilmesinde bir takım farklı uygulamalar ve düşünceler ortaya çıkmaktadır.  

Özellikle İstisna uygulamasından yararlanan mükelleflerin yurt dışı ihracat tutarının toplam satış tutarına oranının  %85 veya üzerinde gerçekleştiğinin tevsiki için gerekli olan, YMM faaliyet raporu ile tespit edilmesi şartı aşamasında. YMM ler, ihraç kayıtlı satışı, tıpkı KDV Kanununda yer alan ihraç kayıtlı teslim gibi, eşyanın aynı durumunu koruyarak ihraç edilmesi şeklinde değerlendirme eğiliminde oldukları gözlenmektedir.

Bu değerlendirme YMM ler açısından haklı olarak düşünülebilir. Zira konuya ilişkin yayımlanan Serbest Bölgeler Tebliğlerinde bu konuda açık bir düzenleme bulunmamaktadır.

Oysa girdi olarak üretilen eşya, farklı bir üretici firma tarafından ürüne dönüştürülmüş ve o ürünün içinde kullanılarak fiilen ihracı yapılmıştır.

1 Seri No'lu 3218 Sayılı Serbest Bölgeler Kanunu Genel Tebliği, serbest bölgede üretim faaliyetinde bulunan üretici firmaların ürünlerini, aynı veya başka bir serbest bölgede faaliyette bulunan ihracatçılara, yurt dışına satılması kaydıyla teslimedilebileceği, ihracatçıya teslim tarihini takip eden üç ay içinde ihraç edilmesi halinde ise ihracat olarak değerlendirilebileceği belirtilmesine rağmen,  aynı tebliğde girdi olarak kullanılan bir eşyanın başka bir ürüne dönüştürülerek ihracına ilişkin ayrı bir hüküm bulunmamaktadır.  Bu sebeple girdi olarak teslim edildiği şekli ile ihracatın yapılmaması gerekçesiyle, bu tür girdi teslimleri “ihraç kayıtlı teslim” olarak değerlendirilmemekte, maalesef girdi üretip de bu tarz bölge içi satış yapan firmalar bu uygulamanın dışında kalmaktadır.  Oysa ürettikleri girdiler, fiilen işlem görmüş ürün bünyesinde yutdışına ihraç edilmekte, bölge içerisinde kalmamaktadır.

3218 sayılı yasada 2008 yılında yapılan değişiklik sonrasında, serbest bölgelerden yapılan ihracat işlemlerinin ön plana alındığı, ihracata yönelik faaliyette bulunan üretici firmaların serbest bölgelere yatırım yapmalarının sağlandığı ve bu durumun ihracat rakamlarında gözle görülür bir artışa neden olduğu düşünüldüğünde, ihracata yönelik girdi temin etmek üzere kurulan ve yine bölge içinde ürettikleri girdileri üretici-ihracatçı diğer firmalara satarak faaliyet gösteren firmalar açısından, cari uygulama Serbest Bölgeler Kanununun amaçlarına da ters olacak şekilde haksız bir durum yaratmaktadır.

Zira aynı durumda ülkemizde girdi üreten bir firma, Dâhilde İşleme İzin Belgesi (DİİB) sahibi bir firmaya işlenmiş ürün bünyesinde yer alan bir girdiyi ihraç amaçlı satış benzeri bir işlem ile satabilmekte, ürün haline getirilerek DİİB kapsamında ihracı yapılan ürünün bünyesinde yer alan girdi için KDV kanunundaki ihracata bağlı destekleyici unsurlardan yararlanabilmektedir.

 Her üretici firma, girdi temin ettiği üretici-tedarikçi firmalarını yakınında ister. Bunun en temel amacı girdi maliyetlerini azaltmak, girdilerine her an ulaşabilme imkânına sahip olmak, bunun sonucunda da stok maliyetlerini de en aza indirmektir. Serbest bölgelerde ihracata yönelik üretim faaliyetinde bulunan firmaların girdi temin ettikleri üretici-tedarikçi firmalarının aynı bölge içinde yer alması, bu firmaların uzun soluklu stratejik kararlar almasına hizmet etmekte, bu da ihracata yönelik yapacakları sözleşmeleri uzun dönemli olarak yapmalarına olanak tanımaktadır.

Serbest bölgelerde yerleşik ihracatçı firmalara girdi üreten firmalar,  bu nedenle daha da önemli hale gelmektedir. Bu türdeki imalatçı firmaların sayılarının arttırılması, serbest bölgelerde girdi üretimi yapmak üzere özendirilmesi, Serbest Bölgeler Kanununun temel amaçları ile de örtüşmektedir. Oysa yukarıda ifade etiğimiz bu uygulama bırakın özendirmeyi tam tersine, bu firmaların üretim yapmasına ve buna yönelik nitelikli personel istihdamına engel oluşturmaktadır.

İstihdam desteği olarak ifade ettiğimiz uygulamada temel husus üretimin ihracıdır. Bölge içi ihraç kayıtlı satışlarda, YMM ler tarafından rapora bağlanma aşamasında tespit edilmesi gereken temel husus da, üretilen ürünün ihraç edildiği hususudur. Özetle iki aşamalı bir tespitin yapılması gereklidir.

1-           İhraç kayıtlı satışa konu eşyanın üç ay içerisinde yurtdışı edilmesi başka bir ifade ile ihracat yapılması,

2-           Diğer taraftan bu hususunun tespiti için gerekli olacak belgelendirmelerin yapılmasıdır.

               İki aşamalı tespit işleminin yapılmasının yeterli olacağı tarafımızca düşünülse de uygulamada serbest bölge içinde yapılan ihraç kayıtlı satışlara ilişkin tespit işlemlerinde bir takım farklı uygulamaların ve sonuçlarının olduğu gözlenmektedir.

Örneğin YMM ler, ihraç kayıtlı olarak başka bir üretici firmaya satılan ve üretim girdisi olarak kullanıldıktan sonra farklı bir ürün şeklinde ihracı yapılan eşyayı, ihraç kayıtlı satış olarak teslimi yapılan girdinin başka bir ürüne dönüştürülerek ihraç edilmesi sebebiyle, ihraç edilen eşya olarak değerlendirmemekte ve bu konuda rapor tanzimi hususunda tereddütler yaşamaktadırlar. 

Bunun temel sebebi, İhraç kayıtlı teslim edilen eşyanın girdi olarak kullanıp, üretim aşamasından sonra ortaya çıkan farklı bir ürün şeklinde ihracının yapılmasına dair tespit işlemlerinin de, tıpkı 3065 sayılı KDV Kanununda yer alan “ihracat kaydıyla satış” konusundaki düzenlemelerde yer alan usüle benzer işlemler olduğu konusunda YMM lerde oluşan algıdır.

Oysa “ihraç kayıtlı satış" kavramı 3065 sayılı KDV Kanunu çerçevesinde yayımlanan KDV Genel Tebliği ile ayrıntılı olarak belirlenmesine karşın, 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun geçici 3. Maddesinin ikinci fıkrası kapsamındaki işlemleri belirleyen 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu Genel Tebliğinde böyle bir belirleme ayrıntılı olarak yapılmamıştır.

Sözkonusu tebliğde KDV Genel Tebliğinde olduğu gibi ihraç kayıtlı satış prosedürünü açıklamak için sadece “ihraç kayıtlı satış”  başlıklı bir bölüm altında genel ifadeler ile belirlemelerde bulunulmuştur.

İhraç kayıtlı satış işlemlerine konu eşyanın bedelinin de % 85 oranına dâhil edilmesi için ihraç kayıtlı teslimi yapılan eşyanın ihrac şartının yerine getirilip getirilmediğinin tespiti aşamasında, eşyanın ihraç kayıtlı tesliminin yapıldığı aşamadaki durumunu koruması gerektiği şeklindeki oluşan algının KDV Genel Tebliğinde yer alan hükümlerden kaynaklandığı düşünülmektedir.

3065 sayılı KDV Kanununun 11/1-c maddesine, göre  “ … İhraç edilmek şartıyla imalatçılar tarafından ihracatçılara teslim edilen mallara ait katma değer vergisi, ihracatçılar tarafından ödenmeyip tecil olunmakta söz konusu malların, ihracatçıya teslim tarihini takip eden aybaşından itibaren 3 ay içinde ihraç edilmesi halinde, tecil edilen vergi terkin edilmektedir”

Belirtilen husus KDV Kanunununda “ihraç kayıtlı satış olarak”  tanımlanmış ve buna ilişkin KDV Genel Tebliğinde yapılan açıklamalarda;

  • Satıcının ihraç kaydıyla satışını yaptığı malın, ihraç edilen nihai mamul olması
  • İhraç kaydıyla teslimi yapılan malın, ihracat faturası ve gümrük beyannamesinde yer alan malla aynı olması
  • İhracatçı, ihraç kaydıyla aldığı malı imalatçının teslim ettiği şekilde ihraç etmesi

Gerektiği uygulama tebliğinde açıkça yer almıştır.

Oysa 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu çerçevesinde yayımlanan Genel Tebliğde ihraç kayıtlı bölge içi satıştan bahsedilmesine rağmen, bölge içi satışa konu eşyanın hangi şekilde ihracının yapılacağına ilişkin ayrıntılı bir belirleme yapılmamış , yukarıda yer alan KDV Genel Tebliğindeki şartlara benzer düzenlemelere de,  3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu Genel Tebliğinde yer verilmemiştir. 3218 sayılı Kanun kapsamında çıkarılan Genel Tebliğ hükümleri KDV Genel Tebliği gibi ayrıntı hükümlerine sahip değildir. Dolayısıyla her iki tebliğin dayandığı Kanunlar ayrıdır ve söz konusu tebliğler ayrı iki kanun kapsamındaki uygulamalara yönelik çıkarılan çıkarılan farklı iki tebliğdir. Sadece ilgili oldukları kanu n kapsamındaki uygulamaları bağlar.

Serbest bölgelerdeki ihraç kayıtlı satışa konu eşyanın,  üç ay içerisinde hangi durumda ihraç edilmesi gerektiği hakkında ilgili genel tebliğde açık bir hüküm bulunmamasına karşın,  , “ihraç kayıtlı eşyanın aynı durumunu koruyarak, değişikliğe uğramadan ihrac edilmesi gerektiği” şeklinde emsal alınan uygulama, farklı bir eşya bünyesinde kullanılarak ihracı yapılan eşyanın, ihracat olarak sayılmaması gibi haksız bir duruma sebebiyet vermektedir.  Bu yorum ve uygulamalar ihraç kayıtlı teslim edilen ve girdi olarak kullanılan eşyanın yeni ürün bünyesinde fiilen ihraç edildiği gerçeğini değiştirmemekte, özde olması gereken “ihracat yapılma”  şartının yerine getirildiği hususunu ortadan kaldırmamaktadır.

Basit bir örnek üzerinden konuyu ele alalım;

Serbest bölgede yerleşik A ve B firmaları üretime yönelik faaliyet göstermektedir. A firması cıvata/somun, B firması ise motor imalatı yapmaktadır.  B firması imalatçı özelliğinin yanında, aynı zamanda ürettiği motorları Türkiye dışında farklı ülkelere gönderen ihracatçı firma özelliğini de taşımaktadır.

A firması ürettiği cıvata/somunları bölge içinde yerleşik bulunan B firmasına, bölge içi satış suretiyle teslim etmekte, B firması, girdi olarak A firmasından temin ettiği cıvata/somunu, motor üretiminde kullanmakta ve üretilen motorları da Türkiye dışında farklı ülkelere satarak bölge dışına ihraç etmektedir.

A firması tarafından B firmasına girdi olarak ihraç kayıtlı satış süretiyle teslim edilen cıvata/somun bölge içinde kalmamakta, moturun bünyesinde kullanılarak ihracı gerçekleştirilmektedir.

A firması tarafından imal edilen cıvata/somunun, B firması tarafından üretilen motor üzerinde yurtdışı edildiği halde, sırf teslim edilen ürünün farklı bir üründe girdi olarak kullanılarak ihraç edilmesi i gerekçesiyle, ihraç kayıtlı satış olanaklarından yararlanmaması, cıvata/somunların fiilen yurtdışına ihraç edildiği/yurtdışı edildiği gerçeğini değiştirmemektedir.

İhraç kayıtlı teslim edilen bir girdinin sırf farklı bir ürüne dönüşmesi gerekçesiyle, bahsettiğimiz bu uygulama dışında tutulmasının dar kapsamlı bir değerlendirme olacağını düşünmekteyiz.  Zira 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu Genel Tebliğinde ihraç kayıtlı teslim başlığı altında; serbest bölgede üretim faaliyetinde bulunan üretici firmaların ürünlerini, aynı veya başka bir serbest bölgede faaliyette bulunan ihracatçılara, yurt dışına satılması kaydıyla teslim etmelerinin yurt dışına satış olarak değerlendirileceği, ihracat kaydıyla yapılan teslimlerde, üretici firmaların istisnadan yararlanacağı belirtilmesine karşın,  girdi olarak kullanlıp farklı bir ürüne dönüştürülen ve ihracı gerçekleştirilen eşyalar hakkında ayrı bir hüküm yer almamış, özel bir düzenleme yapılmamıştır. Bu tür bir belirlemenin yapılmamasının, menfi olarak düşünülmesine gerekçe oluşturmayacağını öngörmekteyiz.

Bu uygulamada temel olarak,  tespitinin gerekli olduğunu düşündüğümüz husus, ihraç kaydıyla teslim edilen eşyanın ihracının yapılması şartının karşılanmasıdır. Nihai olarak YMM raporunda da tespiti istenilen hususun ihraç kayıtlı teslimi yapılan eşyanın ihracının yapılıp yapılmadığıdır. Başka bir ifade ile ihraç kaydıyla teslim edilen eşyanın ister teslim edildiği şekli ile isterse bir girdi olarak kullanılması sonrasında işlem görmüş ürün şekli ile ihracının yapıldığının belgelendirilmesi suretiyle raporlanmasıdır.

ÖNERİ

Yukarıda yer verilen ifadelerden hareketle;

*  Üretici-tedarikçi firmalar tarafından imal edilen girdilerin, yine serbest bölgelerde yerleşik üretici-ihracatçı bir firma tarafından ihraç edilecek ürün bünyesinde kullanılmak üzere, bölge içi ya da bölgeler arasında satışının da, ihraç kayıtlı satış olarak değerlendirilmesinin,

*  İhraç edilen ürün bünyesinde kullanılmak üzere teslim edilen ve bu kapsamında ihraç kayıtlı satış şeklinde fatura düzenen girdilerin, teslim alan firma tarafından girdi olarak kullanıldığının ve işlem görmüş ürün şekline dönüştükten sonra yine teslim alan firma tarafından ihracının yapıldığının tespit edilmesinin YMM raporuyla sağlanmasının,

*  Bu işlemler için tevsik edilmesi gereken belgelerin (üretim takip formu, serbest bölge işlem formu, fatura, ihracına ilişkin beyanname v.b.) neler olduğunun tespit edilmesinin,

mümkün olduğu,

* 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununda ayrıca bir değişiklik yapılmasına ihtiyaç olmadığı, zİra anılan Kanunun mülga Maliye (Hazine ve Maliye)   Bakanlığına uygulamaya ilişkin usül ve esasların belirlenmesiyle ilgili yetkiyi verdiği,

* Bu yetkiye istinaden 3218 Sayılı Serbest Bölgeler Kanunu Genel Tebliğinde yapılabilecek bir değişiklik ile konuya açıklık getirilebileceği,

* Belirtilen durum için uygulama usül ve esaslarında ayrıca belirleme yapılmasının da mümkün olabileceği

Düşünülmektedir.

 

 

İlgili uygulama tebliğinde bu tür belirlemelerin yapılması durumunda;

  1. Üretici-tedarikçi firmalar tarafından üretilen girdilerin, yine serbest bölgelerde yerleşik üretici-ihracatçı firmalara, ihraç edilecek ürün bünyesinde kullanılmak üzere bölge içi ya da bölgeler arası ihraç kayıtlı satış suretiyle teslim edilebileceği,

 

  1. Bu tür ihraç kayıtlı satışı yapılan ürünler için YMM tarafından Serbest Bölge Faaliyet Tasdik Raporu düzenlenebileceği,

 

  1. Üretici-Tedarikçi firmaların ihraç kayıtlı satış için düzenleyecekleri faturada yazılı girdi bedeli üzerinden yapılacak hesaplama sonrasında , “% 85 ihraç şartı” nın karşılayıp karşılamadığının bu bedel üzerinden tespitinin mümkün hale gelebileceği

öngörümlenmektedir.

 

               Nihai olarak sadece Tebliğde yapılabilecek bir değişiklik ile serbest bölgede üretici – tedarikçi olarak üretim yaparak yine serbest bölgelerde yerleşik üretici-ihracatçı firmalara girdi temin eden şirketlerinde istihdam desteklerinden faydalanması mümkün hale gelebilecektir.

İlgili tebliğde yapılacak küçük bir değişiklik, Serbest Bölgeler Kanununun öncelikli amaçları arasında yer alan “ihracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek” , “doğrudan yabancı yatırımları ve teknoloji girişini hızlandırmak” , “işletmeleri ihracata yönlendirmek suretiyle uluslararası ticareti geliştirmek” amacına ulaşılmasında önemli bir engelin ortadan kaldırılmasına sebep teşkil edebilecektir.

 

K A Y N A K L A R

3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu

3065 sayılı KDV Kanunu

Serbest Bölgeler Uygulama Yönetmeliği

3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu Genel Tebliği ( Seri No: 1 ve Seri No:2)

KDV Genel Tebliği

Gelir İdaresi Başkanlığı Serbest Bölgeler Kanunu Sirkülerleri (No: 1, 2, 3)

 

 

ARİF ŞAHİN YALÇI- MEVZUAT UZMANI

SERKAN KARACA - MEVZUAT UZMANI

İSTANBUL MERKEZ OFİS

Mahmutbey Mahallesi 2655 Sokak No:1-3-21 Bağcılar, İstanbul Fax: (0212) 410 23 00