Sayın Müşterilerimiz ve STK Temsilcileri,
Sizlere şu ana kadar genel taşımacılık kanunları ile taşıyan, taşıtan (gönderen), gönderilen (alıcı) gibi unsurlar ve bunlara ilişkin milletlerarası anlaşmalar, ülkemiz çatı kanunları hakkında bilgilendirmeler yapmıştık.
Milletlerarası sözleşmelerin ortak amaçlarından biri ; TAŞIYICILARIN üstün ekonomik durumlarından yararlanıp yükleri ile ilgili tarafları SÖMÜRMESİ ihtimalinin önüne geçilmek istemidir...
Ülkemiz de kanunlarını bu maksada uygun olarak düzenlemiştir. Tabii ki, taşımacılık ana hatları ile deniz, hava, kara, demir yolu ve bunların kombinesi gibi ayrı nitelendirmelere haizdir. Çünkü bazıları desteklenmektedir ve kolaylaştırmalara ihtiyaç vardır.
Taşımacılıkla alakalı genel konulardan yaptığımız bildirimler genel haklarınızı bildirmek amaclıydı. Şimdi ise daha spesifik olarak şekillere göre anlatıma geçeceğiz.
Başlangıç konumuz ; "Deniz Taşımacılığı"
Ülke hukukumuz geri kalmıştır diye düşünmemeniz için Türk Ticaret Kanunumuzun Avrupa Birliği uyumu çerçevesinde Alman Ticaret Kanunu ile uyarlandığını, 2012'de devreye girdiğini belirtmiştik. Son derece yeterli ve düşünülerek hazırlanmış Avrupai bir Ticaret Kanunumuz var.
Ulaştırma Bakanlığımız da, bu yeni Ticaret Kanunu'na göre düzenlemelerini yaparak 5 mart 2012 tarihinde 28224 sayılı Resmi Gazete ile GEMİ ACENTALARI HAKKINDA YÖNETMELİK yayınlamıştır. Bu yönetmelik öncesinde de yine aynı acentaların taşıyıcıyı temsil ederken, temsil ettikleri gemi, gemi kaptanı, donatan, kiralayan, deniz taşıt ve araçlarının sahibi gibi taşıyandan almaları gereken ÜCRETLER ile bu hizmetlerini tanımlamış ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından ITG; 2008/1 sayılı Tebliğ ile 10 mart 2008 /26812 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanmıştır. Bunlar çok açık belirleyici belgelerdir.
İlgili Yönetmelik ve Tebliğ ile "TAŞIYAN"dan almaları gereken ücretleri, bazı acentalar, sizlerden de almaktadır. Alım şekilleri de Haksız Rekabet fiillerine dayanan zorlamalar ve itirazların engellenmesi ile olmaktadır.
MHKK olarak bizim düşüncemiz, önce hukuk yolunda sonuçları alıp ondan sonra ilgili Bakanlık Genel Müdürlükleri'nde uygulama istemekti. Çünkü bazı acentalar başka yollar ve isimler yaratarak bu ücretleri sizden almaya devam edecek çareler bulacaklardı. Bildiğiniz gibi, acenteler isim değiştirip kanunlarda bulunmayan bir tabir olan "biz organizatörüz" demek için Ulaştırma Bakanlığı'nda ayrı bir yönetmelik çıkartma peşindeler. Çünkü acenta olarak bu ücretleri sizlerden alamayacaklarını erken farkettiler (zaten biliyorlardı). Şimdi isimlerini değiştirip "organizatör" yapıp bu paraları almaya devam etme çabasındalar.
Bu nedenle, artık biz de taktik değiştirme kararı aldık. Artık hukuksal davalar devam ederken bir de konuları ilgili Bakanlık ve makamlara şikayet etmek gerektiğini ve tüketici olarak Bakanlığın sizin derdinizi anlayabilmesini sağlamanız gereklidir. Çünkü Bakanlık şimdiye kadar hep onları dinledi sizleri dinlemeyip "duyumlara göre rahatsızlık varmış" dedi. Bu rahatsızlığı firmaların ismini değiştirirsek çözeriz diye düşündü ya da "fiyatlarına bir tarife getirelim de rahatsızlık olmasın" dedi. Ama bunlar kanunlara göre alıcılar veya göndericiler tarafından hiç alınmaması gereken ücretler diye düşünmedi. Çünkü zorla alındığına inanmadılar. olamaz dediler . sizler hakkınızı aramazsanız mutlu ve memnunsunuz demektir. ama sızlanıyorsanız da hafif bir makyaj ile düzeltilir diye düşünülür tabii olarak...
Sizlerden alınan bu ekstra ücretler ülke ekonomisine girmiyor, yine görünmeyen muameleler kısmından yurt dışına transfer ediliyor. Taşıyana acentalık ve hizmet faturası da düzenleyen bazı acentalar çifte faturalama yapıyor. Hem sizden alıyor, hem taşıyandan alıyor. Aslında iki mağdur taraf var; hem alan gönderen olarak sizler, hem de taşıyan nakliyeciler ki onlara da Türkiye'deki kanunlara göre bu ücretler alınmak zorunda deniyor. Onlar da zaten navlunu oluşturan maliyetlerinde varış acentası maliyetini ekleyerek navlun belirliyor. Navlununuz zaten yüksek, bunu ayrıca bir de lokal acentaya ayrıca üstünüze hiç düşmeyen masraflar ödeyerek iki katına mal ediyorsunuz.
Ülke kanunları böyle diyenler, şimdiye kadar hayali lafları gerçek göstermeye çalışmaktan başka bir kanun maddesi gösteremedi zaten. Çünkü olar da biliyorlar kanunsuz hareket ettiklerini ve kendilerine Ulaştırma Bakanlığı 'mızda bir hayali zemin oluşturmaya çalışıyorlar.
Yukarıda bahsi geçen Resmi Gazeteleri okuyun, eğer deniz yolu ile gelen mallarınızda size çıkartılan acenta faturasını haksız ve yanlış olarak görüyorsanız ve bu haksızlık Yönetmeliğin 11.md.'sinde yazan yasaklar ise Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü'nün ilgi alanına girmektedir. Şikayetinizi oraya bildirebilirsiniz.
Haksızlığa 12 .md.'de yazan yasaklar sebebi ile uğramış iseniz de, Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdürlüğü'nün ilgi alanına girmektedir, oraya bildirebilirsiniz. Çünkü yönetmelikte bu şekilde açıklanmış.
Ekte bazı mükelleflerin uğradığı haksızlık karşısında bizim KEP ile Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü'ne gönderdiğimiz dilekçeyi görebilirsiniz. Örnekleri okuyup kendi işlemlerinize göre de düzenleyebilirsiniz, biz biraz genel yazmak durumundaydık.