BİR BİLENE SORDUK

KOTA YÖNETİM SİSTEMİ

Durkan COŞKUN

Gümrük Müşaviri

Tarih boyunca ticaret, insanlığın en önemli etkinliklerinden birisi olmuştur. Varlığını sürdürmenin ticaretin var olması ile mümkün olabileceğini gören devletler de bu etkinliği desteklemiştir. Devletler bununla da yetinmemiş, ticarete yön verme gayreti içinde de olmuştur. Küresel ekonominin hâkim olduğu günümüz dünyasında, ülkelerin ticari anlamda birbirlerine bağımlı oldukları aşikardır. Dünya ticareti, birbirine bağımlı bir ilişkiler zinciri olarak varlığını sürdürmektedir. Her devlet bir taraftan küresel ekonomi zincirinin bir halkası olmayı kabul ederken, bir taraftan da iç pazarı ve üreticilerini koruma kaygısını taşımaktadır. Bu kaygıların bir sonucu olarak, “kota” gibi birtakım koruma önlemleri ile devletler kendi ekonomilerini küresel rüzgarlardan korumaya gayret etmektedir.

Kota, uluslararası ticarette ithaline izin verilecek mal miktarının belli bir dönem itibarıyla hükümet tarafından miktar veya değer olarak sınırlandırılmasıdır. Ülkelerin kota uygulamalarında farklılıklar görülmektedir. İlk kota türü “global kota” denilen kotalardır. Global kota uygulamasında ürünler üzerinde miktar ve değer olarak sınırlamalar getirilmekte birlikte kota uygulamalarının kullanıcıları hakkında herhangi bir sınırlama olmamaktadır. Bu sistemde ürünler üzerindeki kotalar ilan edildikten sonra erken davranan ithalatçılar kota sisteminde büyük pay sahibi olurken, geç müracaat edenlerin payı küçük olabilmektedir. İkinci kota sistemi “tahsisli kota” sistemidir. Bu sistemde kotadan pay almak isteyen firmalar, üretim, istihdam ve kapasite gibi kriterlere göre değerlendirilmekte ve dağıtım buna göre belirlenmektedir. Üçüncü kota sistemi “gümrük tarife kotaları” sistemidir. Bu sistemde, ürünler üzerine belli bir dönemde miktar ve değer olarak kota konulmaktadır. Tarife kotasının dolmasının ardından ürünün ithalatı tamamen durdurulmaktadır.

Devlet, izlediği madde politikası gereği yerli üreticileri korumak ve istihdam olanaklarını geliştirmeyi hedeflemektedir. Bazı ürün kalemlerinin ithalatı yerli üreticileri zor durumda bırakabilmektedir. Örneğin, mobilya ithalatların aşırı artması durumunda aynı kalitede üretim yapan yerli firmalar zor durumda kalabilmektedir. Bu gibi durumlarda, devlet bir tarife dışı engel olarak “kota” uygulamasına başvurabilmektedir.

Devlet kota önlemlerini re’sen uygulamaya alabildiği gibi yerli üreticilerin yaptıkları başvuruları da değerlendirerek bazı ürünler için kota uygulayabilmektedir.  

2010/339 sayılı “İthalatta Kota ve Tarife Kontenjanı İdaresi Hakkında Karar” uyarınca, kota ve tarife kontenjanlarının başvuru, dağıtım ve kullanım usul ve esaslarını belirlemeye, ilgili mevzuat çerçevesinde görüşmeler yapmaya ve uzlaşma metinleri hazırlamaya, usulüne uygun olarak yürürlüğe konulan bur metinleri uygulamaya, gerektiğinde kota ve tarife kontenjanları dağıtımını askıya almaya, ithal mallarla ve yapılan beyanın doğruluğuyla ilgili incelemeleri yapmaya veya yaptırmaya, uygulamaya ilişkin ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyon sağlamaya ve talimat vermeye, bu konuda tebliğler çıkarmaya Ticaret Bakanlığı yetkili kılınmıştır. 2010/339 sayılı kararda, “kota belli bir dönem itibarıyla yapılmasına izin verine ithalatın miktar ve/veya değerini ifade eder” tanımına yer verilmiştir. Aynı kararda “tarife kontenjanı (tarife kotası), belirli bir dönem itibarıyla gümrük vergisinde ve/veya diğer mali yüklerde indirim yapılan ya da muafiyet sağlanan ithalatın miktar veya değerini ifade eder” tanımı da yer almaktadır. Dünya Ticaret Örgütü, GATT Anlaşması çerçevesinde üye ülkelerin birbirlerine karşı uyguladıkları tarife dışı engellerin belli bir süre içinde tamamen kaldırılması yönünde ülkeleri uyarmaktadır. Bu bağlamda, Türkiye de bu uluslararası örgüt üzerinden herhangi bir notaya muhatap olmamak için doğrudan miktar kotalarına yönelmemekte ve daha hafif bir tarife dışı engel kabul edilen “tarife kontenjanı” uygulamalarını devreye sokmaktadır. Böylece Türkiye tarafından uygulanan son miktar kotası 11.06.2009 tarihli 27255 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2009/5 sayılı “İthalinde Tek Taraflı Kontrol Sistemi Kapsamında Kota Uygulanan Tekstil Ürünlerine Ait Kotaların İkinci Bölümünün Dağıtımı ve Yönetimine İlişkin Tebliğ” ile yürürlüğe girmiştir.Fiili durum böyle olmakla birlikte, bir yerli üreticinin kendisinin ancak miktar kotası ile korunabileceği yönünde Ticaret Bakanlığı’na başvuruda bulunması mümkün bulunmaktadır. Bu gibi durumlarda, müracaat İthalat Genel Müdürlüğü’nde değerlendirilmekte ve Bakanlık Makamı konu hakkında bilgilendirilmektedir. Bu konuda siyasi iradenin de oluşması halinde, herhangi bir ürünün ithalatına miktar kotası uygulanması mümkün bulunmaktadır.

Kaynakça:

 

  • 2010/333 sayılı İthalatta Kota ve Tarife Kontenjanı İdaresi Hakkında Karar (02.06.2010 tarihli 27599 sayılı Resmi Gazete)
  • 2009/5 sayılı “İthalinde Tek Taraflı Kontrol Sistemi Kapsamında Kota Uygulanan Tekstil Ürünlerine Ait Kotaların İkinci Bölümünün Dağıtımı ve Yönetimine İlişkin Tebliğ” (11.06.2009 tarihli 27255 sayılı Resmi Gazete)
  • “Uluslararası Ticarette Tarife Dışı Önlemlerin Rolü: Türkiye Tekstil Sektörü Üzerine Bir Araştırma” Bilge Leyli Elitaş, Ayberk Şeker, Muhasebe ve Finansman Dergisi Nisan/2017
  • ticaret.gov.tr (Ticaret Bakanlığı Web Portali)
  • wto.org (Dünya Ticaret Örgütü Web Portali)

 

SORU VE CEVAPLAR 

Soru 1.  “Kota” ile “Tarife Kontenjanı/Tarife Kotası” arasındaki fark nedir?

Cevap: Kota bir ülkede belli bir dönem itibarıyla yapılmasına izin verine ithalatın miktar ve/veya değerini ifade etmektedir. Tarife kontenjanı (tarife kotası), bir ülkede belirli bir dönem itibarıyla gümrük vergisinde ve/veya diğer mali yüklerde indirim yapılan ya da muafiyet sağlanan ithalatın miktar veya değerini ifade etmektedir.

Soru 2. Dış ticarete kota koymaya hangi kuruluş yetkilidir?

Cevap: 2010/339 sayılı “İthalatta Kota ve Tarife Kontenjanı İdaresi Hakkında Karar”a göre kota uygulama yetkisi Ticaret Bakanlığı’na verilmiştir.

Soru 3. Kota uygulaması araştırmasında hangi veriler dikkate alınmaktadır?

Cevap: İthalatın seyri ve gerçekleşme koşulları ile bu ithalat sonucunda yerli üreticilerin ciddi zarar görüp görmediği veya görme tehdidinin bulunup bulunmadığı hakkında yapılacak incelemede, özellikle aşağıdaki faktörler dikkate alınır:a) İthalatın/ihracatın hacmi, ithalatta mutlak rakamlar itibariyle ya da yerli üretime veya tüketime göre nispi olarak bir artış olup olmadığı,b) İthalat/ihracat fiyatları, yerli üreticiler tarafından üretilen benzer veya doğrudan rakip malın fiyatına oranla belirgin bir fiyat düşüklüğü olup olmadığı,c) Üretim, verimlilik, kapasite kullanımı, satışlar, pazar payı, kar/zarar ve istihdam gibi belli bazı ekonomik göstergelerdeki gelişmelerin benzer veya doğrudan rakip mallar üreten yerli üreticiler üzerindeki etkisi.

Soru 4. Dünya Ticaret Örgütü “kota” uygulamalarına nasıl yaklaşmaktadır?

Cevap: Dünya Ticaret Örgütü, GATT Anlaşması çerçevesinde üye ülkelerin birbirlerine karşı uyguladıkları tarife dışı engellerin belli bir süre içinde tamamen kaldırılması yönünde ülkeleri uyarmaktadır. Bu kapsamda, Örgüt ülkelerin birbirlerine kota uygulamalarına da karşı çıkmaktadır.

Soru 5. Türkiye’de halen yürürlükte olan bir “kota uygulaması” var mıdır?

Cevap: Hayır yoktur. Türkiye Dünya Ticaret Örgütü üzerinden herhangi bir notaya muhatap olmamak için doğrudan miktar kotalarına yönelmemekte ve daha hafif bir tarife dışı engel kabul edilen “tarife kontenjanı” uygulamalarını devreye sokmaktadır. Böylece Türkiye tarafından uygulanan son miktar kotası 2009 yılında uygulanan tekstil kotası olmuştur.