BİR BİLENE SORDUK

İNCOTERMS KULLANIMINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Ömer Haluk TURANLI

UGM Eğitim Danışmanı

Sigorta Konusu ve Sıklıkla Yapılan Hatalar

Uluslararası Teslim Şekilleri ile ilgili ikinci yazımda, teslim şekillerinin kullanımında karşılaşılan ve sıklıkla yapılan hatalara değinmek istiyorum. Bunlar aslında çok basit hatalar olmakla birlikte, küçüklüklerine ters orantılı olarak büyük yaptırımlar doğurabilmekte, cezai işlemlere sebep olabilmekte. Dolayısıyla ihracatçı ve ithalatçılara maliyet artırıcı ve zaman kaybettirici etkileri olabilmektedir.

Yanlış kullanıma çeşitli örnekler verilebilir;

Hatalı Teslim Şekli Kullanımı

İlk olarak yanlış teslim şekli beyanına örnek verelim;

İhracatçı için en basit teslim şekli olan EXW’ü (fabrikadan teslim) ele alalım. Bu teslim şeklinde ihracatçı, malları paketlemek zorunda dahi değildir. Tarafların anlaşmaları doğrultusunda ambalajlamayı da ithalatçı yapabilir. Durum böyleyken, ihracatçının ihracat beyannamesini açması ve gümrük çıkış işlemlerini yapması veya malları kendi sahasından nakliyeciye teslim etmek için bir yere taşıması bir yana dursun, kendi tesislerine gelen araca yükleme yapması gibi basit işlemler dahi teslim şeklini EXW olmaktan çıkarır. Dolayısıyla eşya için ihracatçı herhangi bir operasyon gerçekleştiriyorsa bu teslim şekli en iyi ihtimalle FCA olarak belirtilmelidir.

İthalatçılar için bu durumun şöyle bir riski vardır, ithalat aşamasında vergilerin hesaplanabilmesi için fob bedele eklenmesi gereken ithalat öncesi maliyet kalemleri vardır. EXW teslim şeklinde normalde böyle bir maliyet yoktur, sadece mal bedeli söz konusudur ama yanlışlıkla EXW olarak beyan edilmiş bir işlemde aslında böyle maliyetler söz konusudur ve gümrüğe beyan edilmemiş olunur dolayısıyla olası bir kontrol veya teftişte bu hatanın fark edilmesi geriye dönük cezai yaptırım uygulanmasına sebep olacaktır.

Taşıma Moduna Uygun Olmayan Teslim Şekli Kullanılması

Yanlış kullanıma bir başka örnek teslim şekli ile taşıma modu uyumsuzluğudur. Incoterms 2020’de 11 adet teslim şekli yer almakta olup bunlardan dördü (FAS,FOB,CFR,CIF) sadece deniz ve iç su yolu taşımacılığında kullanılabilir, kalan yedi teslim şekli ise (EXW,FCA,CPT,CIP,DAP,DPU,DDP) tüm taşıma modlarında (karayolu, havayolu, demiryolu, deniz ve iç su yolu) kullanılabilir.

Bu durumda kara yolu ile yapılan bir taşımada teslim şekli, örneğin FOB olamaz.

Teslim Şeklinin Teslim Yeri Olmadan ya da Hatalı Teslim Yeri ile Belirtilmesi

Yanlış kullanım olarak daha nadir bir örnek de şudur; herhangi bir evrakta teslim şekli belirtirken sadece teslim şeklini yazmak, örneğin sadece FOB yazmak yeterli değildir. Teslim şeklinin yanına ilgili teslim şekli uyarınca, teslim nerede gerçekleşmiş sayılıyorsa o yerin adı da yazılmalıdır. Örneğin FOB teslimde ihracatçı ülkenin limanında teslim gerçekleşeceğinden teslim şekli FOB ANY PORT IN TURKEY ya da FOB AMBARLI PORT, İSTANBUL şeklinde, doğru teslim yerini belirtir halde yazılmalıdır. Böyle bir ihracat işleminde malını, örneğin İstanbul’da bir limanda teslim etmekle mükellef ihracatçı teslim şeklini FOB ANY PORT IN GERMANY olarak belirtemez.

Benzer şekilde eşyanın tesliminin ve risk devrinin ithalatçının limanında gerçekleştiği CIF teslim şekli için de aynı ihracatçı CIF ANY PORT IN GERMANY şeklinde bir ibare kullanmalıdır. CIF ANY PORT IN TURKEY ibaresi hatalı olacaktır.

D’li Teslim Şekilleri ve Sigorta, Nakliyatçının Sigortası

Son olarak oldukça önemli olan sigorta konusuna değinmek isterim. Teslim şekillerinin içeriği ya da nakliyecinin taşımalarının çeşitli konvansiyon kuralları uyarınca sigorta edilmiş olduğu gibi yanılsamalar tarafları sıkıntıya sokabilir.

Incoterms 2020 (ve daha önceki Incoterms versiyonları) D’li teslim şekillerinde (Incoterms 2020 için DAP, DPU, DDP) teslim ve risk devrinin DAP ve DPU’da ithalatçı ülkesinin terminali / gümrüklü sahasında ithalatçının belirtmiş olduğu herhangi bir yerde, DDP teslim şeklinde ise ithalatçının ülkesinde, ithalat işlemleri de tamamlanmış olarak, ithalatçının istediği herhangi bir yere, büyük çoğunlukla da ithalatçının tesislerinde gerçekleştiği hükmüne amirdir ve teslim gerçekleşinceye kadarki tüm masraf ve riskleri ithalatçıya yükler. Bu durum, doğal olarak, D’li teslim şekillerinde, satıcının malları alıcı lehine sigortalattığı yanılgısına yol açmaktadır. Oysa ki 11 teslim şekli içinde satıcının alıcı lehine sigorta yaptırmasını şart koşan sadece iki adet teslim şekli vardır. Bunlar CIF ve CIP olup bu iki teslim şekli dışında satıcının sigorta yapmasını şart koşan hiçbir teslim şekli yoktur. Buradan hareketle, D’li teslim şekillerinde ithalatçının, hem malının zayi olma riskine karşı önlem almak hem de gümrüklerde vergilendirme sürecinde sorun yaşamamak adına öncelikle eşya sigorta ettirildiyse bununla ilgili belgeyi (sigorta poliçesi, fatura üzerine sigorta yapıldığına ve ücretinin kendisinden alındığına dair bir ibare, v.b.) temin etmesi eğer mallar sigorta ettirilmediyse söz konusu sigortayı kendisinin yaptırması ya da bu riski üstlenmeyi tercih ediyorsa dahi ithalat aşamasında gümrüğe sigorta yaptırılmadığına dair bilgi vererek verginin doğru hesaplanmasını sağlaması gerekmektedir.

Sigorta ile ilgili düşülen diğer hata, nakliyeci firmaların kendi taşıma sigortalarının taşınan malı da kapsadığı ve koruduğu yönündeki hatalı bilgidir. Nakliyecilerin tabii oldukları uluslararası anlaşmalar uyarınca belirli bir sigorta sistemine dahil oldukları ve yaptıkları taşımaların belirli oranlarda sigorta güvencesi altında olduğu doğrudur ama bu güvence taşınmakta olan mal bedelinin tamamını karşılamamakta, sadece ilgili mevzuatların şart koştuğu cüz’i miktarlar karşılanmaktadır. Örneğin Havayolu taşımacılığı için Varşova Konvansiyonu ve Türk Sivil Havacılık Kanunu kapsamında bu tutar yaklaşık olarak kilo başına 135,00₺, Montreal Sözleşmesi kapsamında ise kabaca kilo başına 150,00₺’dir. Karayolu taşımacılığında ise bu bedel CMR Konvansiyonuna dahil bir nakliye firması için kilo başına yaklaşık olarak 65,00₺’dir.

Bu bilgiler ışığında gerek ihracat gerekse ithalat aşamalarında ticarete konu eşyanın sigortalanmasını tavsiye ederim.