BİR BİLENE SORDUK

ELEKTRONİK TASFİYE

Hüseyin Cahit SOYSAL

Yönetim Kurulu Üyesi

7316 sayılı “Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılmasına Dair Kanun” 22 Nisan 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Bir “Torba Kanun” mahiyetindeki kanun daha çok COVID-19 salgınından olumsuz yönde etkilenen çiftçilerin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan tarımsal kredi borçlarının yapılandırılması, yiyecek ve içecek hizmeti sektöründe faaliyet gösteren işyerlerinde çalışanların Nisan ve Mayıs aylarına ilişkin SGK primlerinin İşsizlik Fonundan karşılanması ve bunlardan aylıksız izne ayrılanlara 1.500 TL ödeme yapılması gibi hükümler içeriyor.

Biz bu yazıda 6183 sayılı Kanunda yapılan değişikliklere değineceğiz.

6183 sayılı Kanunun 85 inci maddesine yapılan ilave ibare ile ihalelerin elektronik ortamda da yapılabileceği belirtilmiştir. Ayrıca, bozulma, çürüme ve benzeri sebeplerle korunması mümkün olmayan malların pazarlıkla veya ilgili borsasında satımına ilişkin hükme “muhafazası tehlikeli veya masraflı olan mallar” da ilave edilmiştir.

Aynı maddeye eklenen yeni fıkrada; “Artırmaya iştirak edeceklerden menkul mala biçilen değerin %5’i nispetinde para teminat olarak alınır. Alacaklı amme idareleri, menkul malın türü veya değeri ile satış şeklini esas alarak teminat alınmayacak halleri belirlemeye, para yerine teminat mektubu alınmasına karar vermeye yetkilidir” denilmektedir. Böylece artırma ihalesinin gereksiz meşgul edilmesi önlendiği gibi, bu teminatın banka teminat mektubu şeklinde de verilmesi sağlamıştır. Şüphesiz ki teminat istenmesinin temelinde, elektronik ihalelere katılabilecek kişi veya işletme sayısının çok fazla artması olasılığı da yatmaktadır.

Kanunun “müşterinin malı almaktan vazgeçmesi” başlıklı 86 ncı maddesi şu şekilde yeniden düzenlenmiştir:

“Müşteri malı almaktan vazgeçer veya verilen mühlet içinde bedelin tamamını vermezse mal ikinci defa artırmaya çıkarılır ve en çok artırana ihale olunur. Mal birinci defa kendisine ihale olunan kimseden, iki ihale arasındaki fark ve diğer zararlar ile fark üzerinden hesaplanacak tecil faizi oranında faiz veya ikinci artırmada talip çıkmaması sebebiyle ihale yapılamadığı takdirde birinci ihale bedeli ve diğer zararlar ile birinci ihale bedeli üzerinden hesaplanacak tecil faizi oranında faiz, ayrıca bir hüküm alınmasına hacet kalmaksızın teminattan mahsubu yapıldıktan sonra bakiyesi bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir ve o mal için idarece yapılan her nevi masraf alınmak suretiyle mal kendisine terk olunur.

Birinci artırmada talip çıkmaması sebebiyle ihalenin yapılamaması veya birinci artırmada mal kendisine ihale olunan kimsenin malı almaktan vazgeçmesi ya da verilen mühlet içinde bedelin tamamını vermemesi üzerine yapılan ikinci artırmada mal kendisine ihale olunan kimsenin malı almaktan vazgeçmesi veya verilen mühlet içinde bedelin tamamını vermemesi halinde, bu kimseden ikinci ihale bedeli ve diğer zararlar ile ikinci ihale bedeli üzerinden hesaplanacak tecil faizi oranında faiz, ayrıca bir hüküm alınmasına hacet kalmaksızın teminattan mahsubu yapıldıktan sonra bakiyesi bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir ve o mal için idarece yapılan her nevi masraf alınmak suretiyle mal kendisine terk olunur.

Mal bedeli ihale yapılan şahıstan tahsil edilemediği müddetçe asıl borçlunun borçlu sıfatı devam eder.”

86 ncı madde hükümlerini okuyunca insan ister istemez kendine soruyor: “Devlet bu malı elinden çıkarmak mı istiyor, iyi niyetle malı satın alma girişiminde bulunan kişileri dövmek mi istiyor belli değil” diye. Ticari dünyanın yüz bin çeşit durumu var. Salt tahsil dairesinin ihalesine girdi, ancak üstlendiği malın bedelini ödeme yükümlülüğünü yerine getirmedi diye neden ihaleye girenden “iki ihale arasındaki fark ve diğer zararlar ile fark üzerinden hesaplanacak tecil faizi oranında faiz” alınır? Amaç üzüm mü yemek bağcıyı mı dövmek? Bunu yapmak yerine, “verilen teminattan ihale bedelinin yüzde 1’i tahsil edilir” gibi daha az korkutucu bir hüküm kaleme alınamaz mıydı diye düşünmeden edemiyor insan.

Kanunun, “Gayrimenkuller, satış komisyonlarınca açık artırma ile satılır. Satış komisyonu, il ve ilçelerde en büyük mal memurunun veya tevkil edeceği zatın reisliği altında belediye meclisi tarafından kendi azası arasından seçilmiş bir zat ile alacaklı amme idaresinin selahiyetli bir memurundan ve gayrimenkulün bulunduğu yer tapu sicil muhafızı veya tevkil edeceği zattan teşekkül eder” hükmünü içeren ve güncel idari yapılanmaya uygun olmayan, 90 ıncı maddesi “Gayrimenkuller, satış komisyonlarınca fiziki veya elektronik ortamda açık artırma ile satılır. Satış komisyonunun oluşumu alacaklı amme idarelerince belirlenir. Komisyonun çalışma usul ve esaslarını belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir” şeklinde yeniden düzenlenmiştir. Böylece, elektronik ortamda açık artırma komisyonlarının kurulabilmesi için yasal altyapı da oluşturulmuş bulunuyor.

Kanunun “gayrimenkul satış bedelinin tahsili” başlıklı 97 nci maddesinin birinci fıkrası değişmemiş olup, şu hükümleri içermektedir: “Gayrimenkul kendisine ihale olunan kimse derhal veya verilen mühlet içinde parayı vermezse ihale kararı feshedilir ve gayrimenkul, satış komisyonunca hemen 7 gün müddetle artırmaya çıkarılır. Bu artırmayı alakadarlara tebliğe hacet olmayıp yalnız ilanla iktifa olunur ve en çok artırana ihale edilir.”

Aynı maddenin ikinci fıkrası ise şu hükümleri içermekteydi: “Birinci defa kendisine ihale yapılan kimse iki ihale arasındaki farktan ve diğer zararlardan mesuldür. İhale farkı ve geçen günlerin faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın teminattan mahsubu yapıldıktan sonra bakiyesi tahsil dairesince tahsil olunur. Faiz % 5'ten hesap olunur. Aradaki farkın amme alacağını aşan miktarını bundan mesul olan şahıstan tahsil edebilmek üzere malı satılan amme borçlusuna dairece bir vesika verilir.”

Yapılan değişiklikle fıkra ve yeni ilave edilen üçüncü fıkra şu şekilde düzenlenmiştir: “İhale bedelinin tamamını ödememek suretiyle ihalenin feshine sebep olan kimse teklif ettiği bedel ile bir sonraki ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve fark üzerinden hesaplanacak tecil faizi oranında faizden sorumludur. Bu tutar ayrıca hükme hacet kalmaksızın teminattan mahsubu yapıldıktan sonra bakiyesi tahsil dairesince tahsil olunur. Aradaki farkın amme alacağını aşan miktarını bundan mesul olan şahıstan tahsil edebilmek üzere malı satılan amme borçlusuna dairece bir vesika verilir.

Bu madde ile 86 ncı madde kapsamında mesuliyeti bulunan kişilerden alınan teminattan gerekli mahsup yapıldıktan sonra bakiye teminat tutarı irat kaydedilir.”

Böylece, “devlete elini veren kolunu kaptırır” özdeyişi Kanunda daha güçlü bir şekilde vücut buluyor!

“97/A maddesinin ilavesiyle, Kanunda yapılan en önemli değişiklik gerçekleştirilmiştir” dersek yanlış bir şey söylemiş olmayız. “Menkul ve gayrimenkul malların elektronik ortamda satışı” başlıklı madde şöyle düzenlenmiş:

“Menkul ve gayrimenkul mallar bu Kanun hükümlerine göre elektronik ortamda açık artırma ile satılabilir.

Açık artırma, ilanda belirtilen gün ve saat aralığında teklif verme yoluyla yapılır. Elektronik ortamda satışı yapılacak menkul mallar için her halükarda satış ilanı yapılır. Satışa ilişkin farklı mecralarda yapılan ilan ile elektronik ortamda yapılan ilan metinleri arasında farklılık bulunması halinde elektronik ortamda yapılan ilan esas alınır. Elektronik ortamda satışa sunulan mala ilişkin artırma sonucu, izleyen ilk iş günü elektronik ortamda ilan edilir. Elektronik ortamda satılamayan menkul mallar bu Kanun hükümlerine göre pazarlık usulüyle fiziki veya elektronik ortamda satılabilir.

Artırma tarihinden önce teklif almaya, tekliflerde asgari artırım bedelini, teklif verme sürelerini, alınacak teminat türünü, artırma sonucunu belirten ilanda yer alacak hususlar ile elektronik ortamda yapılacak satışa ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.”

Böylece, gümrüklerde tasfiyelik hale gelen eşyanın da elektronik ihale ile satılabilmesine olanak yaratılmıştır. Kanunun 3 üncü maddesinde “alacaklı amme idaresi terimi, devleti, vilayet hususi idarelerini ve belediyeleri,… Tahsil dairesi terimi, alacaklı amme idaresinin bu kanunu tatbik etmekle vazifeli dairesini, servisini, memur veya memurlarını … ifade eder” denildiğinden, TASİŞ’in de (Ticaret Bakanlığı Risk Yönetimi, Tasfiye ve Döner Sermaye Genel Müdürlüğü’nün de) elektronik ihale ile gümrüklerde tasfiyeye tabi tutulan eşyayı satması için yasal altyapı oluşturulmuş bulunuyor.

Her ne kadar, 97/A maddesi ile elektronik ortamda yapılacak satışa ilişkin usul ve esasları belirleme konusunda yetki Hazine ve Maliye Bakanlığına verilmişse de, bu Bakanlığın diğer bakanlıkların görev alanlarına müdahale edecek bir düzenleme yapmayacağı yönündeki inancımızı da kaybetmek istemiyoruz. Çünkü bir komisyonda ne kadar ayrı bakanlık temsilcisi bulunursa, o komisyon daha da hantal hale gelmekte ve iş akışı yavaşlamaktadır.

COVID-19 belki bir süre sonra ölümcül olmayan ve insanlarla barışık yaşayan bir virüse evrilecek. Ancak, bu pandemik virüs nedeniyle iş yaşamında oluşan yeni süreçler artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını gösteriyor. Toplantı gibi, açık oturum gibi, alış-veriş gibi birçok etkinliğin elektronik ortamda daha az masraf ve daha etkin bir kayıt sistemi ile gerçekleştirebildiğini gören devlet de bu değişime ayak uydurmaya başladı.

6183 sayılı Kanunda yapılan değişiklikler de bunun bir göstergesi. Üstelik, gümrüklerde tasfiyelik hale gelmiş bir eşyayı satın alabilmek için Türkiye düzeyindeki 3 -5 ihale salonuna gitmek veya ekip göndermek zorunda kalan işletmeler, pekâlâ masa başından kalkmayan çalışanları aracılığı ile de bu ihalelere girebilecek ve teklif verebilecekler. Bu kolaylık, ister istemez ihalelerin daha şeffaf, daha katılımcı ve daha rekabetçi bir ortamda gerçekleştirilebilmesine de olanak sağlayacak.